Yaşadığımız deprem felaketi, inşaatlarda denetim meselesinin her zamankinden daha büyük bir ciddiyetle ele alınması gerektiğini göstermiştir. Çünkü bu alanda hâlâ bir dizi yapısal sorun söz konusu. Yapı denetimi alanındaki sorunlar çözüme kavuşmuş değil.
1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinden çıkarılan derslerle, 29 Haziran 2001 tarihinde insanların can ve mal güvenliğini sağlamak için Yapı Denetim Yasası çıkarıldı. DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti tarafından çıkarılan bu yasanın amacı Türkiye’de inşaatların kurallara uygun bir şekilde denetlenmesini sağlamaktı.
Düzenlemenin bütün mantığı, inşaat faaliyetinin her aşamasının bu konuda uzman bağımsız denetim şirketlerinde görevli denetçiler tarafından yakından izlenip sıkı bir şekilde kontrol altında tutulmasına dayanıyor. Bu düzenleme uyarınca; inşaatı yapan ekiple, onları gözleyecek olan denetçiler aynı şantiyede bir arada çalışmak durumundalar. Denetime esas projenin ise belediye tarafından onaylanmış olması gerekir.
Yapı hasarlarından denetçi de sorumlu
Yasa hükmü denetleyiciler açısından çok açık. Denetim sırasında projenin dışına çıkıldığı, kullanılan malzeme ve imalatın şartnameye ve standartlara aykırı olduğunu belirledikleri takdirde, durumu belediyeye ve il sanayi/ticaret müdürlüklerine bildirirler. Yetkililer ise bu durumda hemen inşaatı durduruyorlar.
Denetimin yöntemleri de sıkı bir şekilde tarif edilmiş. Denetçilerin zemin, malzeme ve imalata ilişkin deneyleri standartlara uygun bir şekilde laboratuvarlarda yaptırmaları gerekiyor. Yükselmekte olan inşaatın betonu belli aşamalarda laboratuvar testinden geçmek zorunda. Testlerin, bu konuda yetkilendirilmiş laboratuvarlarda yapılması şart.
Denetçiler çok önemli bir sorumluluk üstleniyorlar. Sonuçta ortaya yapı hasarı çıkarsa, denetçiye de süreçteki diğer aktörlerle birlikte sorumluluk yükleniyor.
Yasanın dikkat çekici bir yönü, “yapı denetim kuruluşunun ortaklarının tamamının mimar ve mühendislerden oluşacağının” belirtilmesi. Yasada ayrıca denetçilere “denetim faaliyeti dışında başka ticari faaliyette bulunmama” kuralı getiriliyor.
Denetçi firmanın işi bırakması ya da denetçilerden birinin firma ile ilişkisinin kesilmesi halinde, inşaat faaliyetinin devamına izin verilmiyor. Ancak yeni denetim kuruluşu ya da ayrılan denetçi uzmanın yerine yenisi işe başlatılınca inşaat kaldığı yerden devam edebiliyor. İskân ruhsatının belediyeden alınabilmesi, yani evlerin kapılarının mülk sahiplerine açılabilmesi denetçilerin nihai onayına bağlı.
Bu yasanın uygulanmasına 2001 yılında deprem konusunda riskli olduğu düşünülen 19 ilde başlandı. Gaziantep, Hatay ve Adana bu illerin arasındaydı. Ama Maraş ve Adıyaman dâhil diğer illerde yapı denetimi 2011 yılında başladı.
Uygulamadaki en büyük sorun ancak 2019 yılında çözüldü
Uygulamada en büyük sorun; proje sahiplerinin kendi denetim şirketlerini seçebilmeleriydi. Bu konuda başta TMMOB olmak üzere çeşitli kurumlar yıllarca iktidarı uyardı. İktidar yasanın yürürlüğe girmesinden 18 yıl sonra, 2019 yılında bu kuralı değiştirdi. Artık her yapı için denetim şirketi bakanlık tarafından oluşturulan bir havuzun içinden elektronik ortamda kura yoluyla seçiliyor.
Ancak 2019 yılına kadar sürdürülen hatalı sistem nedeniyle, binlerce yapıda denetimin sağlıklı yapılmadığı rahatlıkla söylenebilir. Yapı üretiminin en az 2-3 yıl sürdüğünü düşündüğümüzde, henüz yeni kurallarla denetlenmiş yapıların ortaya çıkmadığını bile söyleyebiliriz.
Sorunlar hala sürüyor, TMMOB’nin yapı denetim sürecinde etkin olarak yer alması gerekir
Yaşadığımız deprem felaketi, inşaatlarda denetim meselesinin her zamankinden daha büyük bir ciddiyetle ele alınması gerektiğini göstermiştir. Çünkü bu alanda hâlâ bir dizi yapısal sorun söz konusu. Havuz sistemine geçildi diye yapı denetimi alanındaki sorunlar çözüme kavuşmuş değil.
Yapı denetim şirketlerinde çalışan mimar ve mühendislerin yeterliliği konusu önemli bir sorun. Denetçilerin fiilen sahada olmaması, çoğunlukla “imza atan kişiler” olması önemli bir sorun. Denetçilerin sorumluluk alanları çok fazla(makine ve elektrik için 180 bin m2, inşaat ve mimarlar için 360 bin m2). Denetçilere denetim firmalarının verdiği ücret yetersiz. Denetim firmalarına inşaat sahipleri tarafından ödenen ücret yetersiz. Bütün bu ücretlerin mutlaka artırılması gerekir.
Yapı denetim süreci başladığı günden beri tümüyle bakanlığın tekelinde yürütülmektedir, mimar ve mühendislerin örgütü TMMOB süreçten tümüyle dışlanmıştır. İnşaat projelerini denetleme yetkisi ise 2013 yılında TMMOB'den alınmıştır. Oysa TMMOB’nin bağımsız bir kurum olarak inşaat proje ve yapı denetim sürecine yer alması, pek çok hatayı, kayırmacılığı, vurdumduymazlığı önleyecektir.
Bir yapı denetim sistemi kurulmalı, TMMOB ve ilgili odalar mutlaka yapı denetim sistemine dahil edilmelidir. Bütün tasarımcı, imalatçı ve denetçi mimar ve mühendislerin TMMOB’ye bağlı odalar tarafından eğitilmesi ve sertifikalandırılması sağlanmalıdır.
Avrupa Birliği, ABD, Japonya ve İngiltere de uygulanan denetim sistemleri iyice değerlendirilmeli, bize uygun olacak konular mevzuatımıza eklenmelidir.