Erdoğan yönetimi Rojava Kürt bölgesine hava harekatının ardından karadan girmek istiyor. Suriye'de hakim iki güç olan ABD ve Rusya ise buna karşı çıkıyor.
Geçtiğimiz Temmuz ayından itibaren Suriye'ye yeni askeri müdahale AKP-MHP ittifakı tarafından masaya konulmuştu.
O günlerde ABD ile Rusya ve İran'dan destek bulamayan iktidar, Taksim saldırısının ardından Kuzey Suriye'ye gözlerini yeniden dikti. "İntikam" saikiyle Kobane ve çeşitli YPG karargahları vurulduktan bir gün sonra Karkamış ilçesine düşen 10 roket ve iki sivil can kaybıyla birlikte Rojava'ya saldırı isteği arttı.
Gazetecilerin 'bir kara harekatı yapılacak mı' sorusuna Erdoğan 'evet' yanıtını verdi ve TSK'nın bu hazırlıkları yapacağını belirtti.
ABD ve Rusya'nın tutumu
Bu açıklamaya tepki, 24 saat geçmeden iki emperyalist devletten geldi.
Ortadoğu'da en önemli müttefiki YPG olan ABD'nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, IŞİD'e karşı savaşla oluşan dengelere dikkat çekti ve "Irak'ın egemenliğini ihlal eden ve eşgüdüm içinde yapılmayan her tür askeri faaliyete karşı çıkmaya devam edeceğini" vurguladı.
TSK'nin Rojava'ya yaptığı hava saldırısı konusunda önceden bilgilendirilen ve onay veren ABD gibi Rusya'da kara harekatına karşı çıktı. Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentyev, " Türk ortaklarımızı Suriye topraklarında aşırı güç kullanmaktan kaçınmaya ikna etmeyi umuyoruz" dedi.
Moskova, Kamışlı başta olmak üzere Rojava bölgesini askeri olarak kontrol eden temel güç. Başından beri rakibi ABD'nin müttefiki olan Suriye Kürt hareketini, karşısına almak yerine üstünlüğünü kullanarak Suriye rejimine bağlamanın derdinde.
Daha önce Ankara'nın Suriye'ye askeri müdahalelerine izin veren, Kuzey ve Doğu bölgelerine yerleşmesini sağlayan emperyalist devletler, hava saldırılarına yeşil ışık yakarken, karadan savaş istemiyor.
İktidar ve milliyetçi muhalefet birleşti
"Bir gece ansızın gelebiliriz" milliyetçi sloganıyla özetlenen Ankara'nın Suriye politikası, bir kez daha emperyalist devletlerin onay sorunu ile karşı karşıya.
İçeride ise siyasi manzara, iktidarın milliyetçi muhaliflerinin de katıldığı "saldıralım, girelim" diyenlerin sesleriyle kaplanıyor.
AKP karşıtı olan çoğu muhalif, ateşli şovenistlere dönüşmüş durumda ve 'savaşa hayır' demenin ne denli yanlış olduğunu anlatıyor.
Akşener'in İYİP'in iktidara tam destek verirken, babacan'ın DEVA'sı ve Davutoğlu'nun Gelecek Partisi de aynı çizgide. CHP, daha düşük tonda gibi gözükse de hava harekatına tam destek verdiğini duyurdu. Demek ki kendileri iktidar oldukları taktirde, askeri çevrelerce belirlenen bu politikayı devam ettirecekler.
Türkiye'nin Irak ve Suriye'ye yaptığı dışardan müdahaleler, gerek çatışmaların ve saldırıların durması gerekse sınır güvenliği ve beka sorununu gidermesi yolunda bugüne kadar bir çözüm sağlayamamıştır. Aynı yöntemin tekrar tekrar denenmesi, can kayıplarının sürmesi ve devasa kaynakların savaşa harcanması ile birlikte emekçilerin sırtına ağır bir yük bindirmekten başka bir sonuç doğurmaz.