Enflasyonun en önemli nedenleri: KKM, düşük faiz politikası ve borçlanma

21.10.2022 - 09:30
Haberi paylaş

AKP iktidarı yoksuldan alıp zengine veren bir sistem kurdu. AKP'nin uyguladığı yanlış ekonomik ve siyasi politikalar nedeniyle yoksulluk tarihte olmadığı kadar arttı, gelir dağılımı bozuldu. Türkiye dünyanın en yüksek enflasyonunu yaşayan ülkelerden birisi haline geldi.

2021 yılı Kasım ayından itibaren uygulanmaya başlanan ekonomi politikası, özellikle 2021 Aralık ayında başlayan KKM uygulaması ile bütçeden milyarlarca lira para, bankada parası olan zenginlere aktarıldı, KKM sistemi sayesinde 2022 yılında kapitalistlerin toplam kazancı 300 milyar lirayı bulacak. 

2021 Kasım’ından itibaren faizlerin sürekli düşürülmeye başlaması sayesinde, bankalar devletten ucuza aldıkları paraları en az iki katı faizle kredi olarak verdiler ve kâr patlaması yaşadılar.

Bütçe açığını kapatamayan iktidar, borçlanmaya devam etti, 2021 yılında 180 milyar lira olan faiz ödemeleri, 2022 yılında 640 milyar liraya çıktı.

İktidarın 2022 yılındaki enflasyon hedefi yüzde 9,8 idi, bugün itibarı ile enflasyon TÜİK’e göre yüzde 84, ENAG’a göre ise yüzde 181 olmuş durumda. TÜİK’e göre bile enflasyon en az 10 kat artmış durumda.

2021 yılı Kasım ayında başlayan ve halen uygulanmaya devam eden bu iki uygulaması, KKM ve düşük faiz; yoksulların cebinden zenginlere para aktarmanın en önemli iki yolu oldu.

Kur Korumalı Mevduatın maliyeti 

Kur Korumalı Mevduatın (KKM) maliyeti giderek artıyor. Mart-Eylül 2022 arasını kapsayan 7 ayda KKM maliyeti 84,9 milyar TL oldu. Üstelik bu miktara vergi indirimleri ve liranın değerini korumak için yürütülen diğer politikalar dâhil değil. 

Geçen yıl Kasım ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın duyurduğu yeni ekonomi modeline geçilmesiyle birlikte Türk lirası döviz kurları karşısında ciddi değer kaybetmeye başladı. Amerikan dolar kuru serbest piyasada 18 liraya kadar yükseldi, bunun üzerine Aralık 2021’de Erdoğan Kur korumalı Mevduat uygulamasını devreye aldı.

Ancak KKM ile kurun daha yüksek seviyeleri görmesi engellenemediği gibi, KKM hesaplarının devlete maliyeti de giderek artıyor. Bütçede KKM’nin maliyeti Ocak-Temmuz arasındaki yedi ayda 85 milyar lira oldu. Ekonomide yarattığı diğer tahribatlarla birlikte Kur Korumalı Mevduat uygulamasının ekonomiye maliyeti 200 milyar lirayı aştı, yıl sonuna kadar 300 milyar lirayı bulması bekleniyor. Bu paranın ödenmesini vergilerimizle hep birlikte sağlamış oluyoruz.

Bankalar MB’dan düşük faizle aldıkları parayı en az iki kat yüksek faizle satıyorlar

Merkez Bankası son olarak kendi verdiği kredinin faizini yüzde 10,5’a düşürdü. Ancak MB’nın düşük faizle verdiği bu krediyi bireylerin alması mümkün değil. MB, bu krediyi sadece bankalara veriyor. 

Bankalar ise yüzde 10,5 faiz ile aldıkları kredileri ortalama yüzde 30-40 faiz ile müşterilerine satıyorlar. Ve aradan milyarlarca lira kâr elde ediyorlar. Elbette bu krediler sonuçta ürünlerin maliyetine yansıyor ve en sonunda bütün halk tarafından ödenmiş oluyorlar.

Faiz ödemeleri rekorlara koşuyor

2022 yılında devletin ödediği faiz miktarı 640 milyar liraya ulaşacak. 2021 yılında bu rakam 181 milyar liraydı. 2023 yılında bu rakam en az 1 trilyon lira olacak. 

Nisan ayından itibaren ilk defa faiz ödemeleri, borçların ana para ödemelerini geçti. Yani borçlanma düzeyi epeyce yükselmiş durumda. Faiz ödemelerinin yükü bütçe aracılığı ile vergi veren herkesin sırtına binmiş oluyor.

Bütün bu ödemeler sonuçta enflasyonun yükselmesine ve tüm emekçilerin biraz daha yoksullaşmasına yol açıyor. İktidar ise seçim ekonomisine yönelmiş durumda, bütçe harcamalarını giderek artırıyor, yıl sonu bütçe açığı 460 milyar lirayı bulacak. Bu ise daha fazla enflasyon demek olacak.

Bültene kayıt ol