Azerbaycan’la Ermenistan arasında ne zaman pürüz, çelişki ya da çatışma veya savaş çıksa Türkiye’den aynı koro hemen devreye giriyor. 13 Eylül’de başlayan son çatışmada, Ermenistan’ın iki gün içerisinde 105, Azerbaycan'ın ise 50 askeri ölmesine rağmen, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Türkiye her zaman Can Azerbaycan’ın yanında olacaktır” dedi. 2020 yılının Eylül ayında ise daha geniş çaplı askeri çatışma sırasında CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Uluslararası hukukun oluşturduğu büyük kuruluşlar var. O kuruluşların da hep birlikte bu gidişe dur demeleri lazım. Azerbaycan’a destek vermeleri gerekiyor. Evet yapıyor. Türkiye üzerine düşen görevi yapıyor” açıklamasını yapmıştı. Son çatışmada ise “Azerbaycan’dan gelen şehit haberleri yüreğimizi dağladı... Dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın acısını paylaşıyor; Azerbaycan halkına başsağlığı ve sabır diliyorum. Acınız, acımızdır” diyordu.
Meral Akşener ise “Ermenistan’ın can Azerbaycan’ımıza yönelik saldırılarında yitirdiğimiz kardeşlerimize Yüce Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Şehitlerimizin ruhu şad, mekânları cennet olsun. Başımız sağ olsun” mesajını yayınladı.
Bu mesajların, 105 yurt binası açılışında konuyu Azebaycan-Ermenistan çatışmasına getirmeyi başaran Erdoğan’ın şu yaklaşımından hiçbir farkı yok: “Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın zaferiyle neticelenen savaşın ardından varılan anlaşmanın ihlali sonucu yaşanan bu durumu kabul edilemez buluyoruz. Her zaman olduğu gibi bu gelişme karşısında da Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olduğumuzu tüm dünya bilmelidir.”
Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalarda, taraflardan birisine “can” diyerek diğerini düşmanlaştırarak yaklaşamaz.
Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalarda, çatışmaları derinleştirecek, taraflardan birisini askeri olarak teşvik edecek bir üslup kullanamaz.
Türkiye, Azerbaycan’a da Ermenistan’a da dost ve kardeş iki ülke olarak bakmak zorundadır.
Bir gazetecinin yazdığı gibi, “Türkiye sağında (ve elbette epey bir miktar solunda) Ermenistan’da insan yaşamıyor, onların ölümünün hiçbir önemi, değeri yok. Savaşta bile, düşmana bile, böyle bir kayıtsızlık yoktur, herhalde...”
Türkiye’nin savunması gereken tek politika, derhal ateşkes ilan edilmesi olmalıdır. Bu, saldıran tarafın durmasını talep etmekle el ele gitmesi gereken bir çağrı olmalıdır elbette. Fakat ister iktidar isterse muhalefet olsun, Ermenistan Türkiye’ye saldırmış gibi tutum alanlar hem savaşa körükle gitmiş hem de Türkiye’de milliyetçiliği körüklemiş olmaktalar.
Bu dış politikaya derhal son verilmeli ve Ermenistan ve Azerbaycan’ı eşit, iki dost ülke olarak görmeye başlanmalıdır.
(Sosyalist İşçi)