Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son günlerde sürekli sosyal konut müjdesi veriyor. Oysa 20 yıldır iktidarda. 20 yıl önce işçilerin yüzde 60’ı ev sahibi idi, şimdi işçilerin ancak yüzde 45’i ev sahibi.
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 27 milyon hanenin 15 milyonu kendi sahip olduğu evde oturuyor. 9 milyon hane yaşadığı konut için kira ödüyor, 3 milyon hane ise konut sahibi değil, ama kira ödemiyor.
Hanelerin en az yüzde 30’u gecekondu koşullarında yaşıyor. Yani konutları, sokakları, yeşil alanları, ortak yaşam alanları projelendirilmemiş durumda.
Kiracı sayısı her yıl ev sahibinden daha hızlı artıyor
AKP’nin iktidarda olduğu son 20 yılda oturduğu ev için kira ödeyen hanelerin oranı yüzde 18'den yüzde 33’e yükseldi. İnsanlar, paraya ihtiyaç duydukları için sahibi oldukları, oturdukları konutları satarak kiracı haline geliyorlar. Bu durum, enflasyon ve pahalılığın halka nasıl yansıdığını gösteriyor.
Konut sorununda önemli bir neden de, son yıllarda inşaat maliyetlerindeki korkunç artış nedeni ile konut üretiminin düşmüş olması. 2007-2017 yılları arasında yılda ortalama 1 milyon konut üretiliyordu. 2018-2021 yıllarında bu sayı ortalama 550-600 bine düştü. Türkiye'nin yıllık konut ihtiyacı ise yaklaşık 800 bin.
Konut yatırım aracı oldu
Üst ve orta gelir gruplarındaki kişiler konut alımını bir süredir yatırıma dönüştürmüş durumda. Bu kişiler ihtiyaçları olduğu için değil, yatırım yapmak amacıyla konut alıyorlar.
Konut üretimindeki düşmeye rağmen yine de sayısal olarak Türkiye’de yeterli konut var. 27 milyon haneye karşılık 38 milyon konut var. Bu konutların bir kısmı yazlık ev, köyde veya başka kentte ikinci ev. Ama önemli bir kısmı da üst ve orta gelirliler tarafından yatırım amacı ile alınmış, kiraya verilmeyen, ya da çok yüksek fiyatlar istendiği için kiralanamayan evler.
Bu nedenle milyonlarca konut boş kalabiliyor, ama ihtiyaç sahiplerine kiraya verilmiyor. Bu şekilde yaklaşık 2 milyon konut halen boş, kimse oturmuyor.
Enflasyon ve pahalılık nedeniyle ev almak imkânsız
Türkiye’deki konut sorunu asıl olarak gelir dağılımındaki adaletsizlik sorunudur. Bu sorun her zaman vardı, ama AKP-MHP iktidarının ekonomiyi enkaza çevirmeleri sonucu konut sorunu bugün Türkiye emekçi sınıflarının, gençlerin, öğrencilerin en temel sorunu haline geldi.
Enflasyon; işçilerin, emekçilerin yoksulların gelirlerini giderek küçültüyor. Dar gelirlilerin ev alması artık bir hayal oldu. Hatta pek çok yoksul, paraya ihtiyacı olduğu için sahibi olduğu evi satmak zorunda kaldı.
Kiracı olmak da çok zorlaştı
İşçiler, emekçiler, yoksullar için artık kiracı olmak da çok zorlaştı. Pek çok ilde ev kiraları enflasyondan daha hızlı artıyor. Fiyatlar 3 kat artarken, kiralar 4 kat artıyor. Buna karşın ortalama gelirler en fazla 2 kat artıyor, bazı özel sektör işyerlerinde doğru dürüst bir ücret artışı bile yapılmıyor.
Bu koşullarda daha önce ortalama gelirlerin yüzde 25-30’u kadar olan kiralar artık ortalama gelir seviyesine yükseldi. Bu nedenle pek çok işçi, ortak ev tutmaya, kira masrafını paylaşmaya çalışıyor.
Sorun nasıl çözülür
Barınma hakkı bir insan hakkıdır. Bunun yasalarla güvence altına alınması gerekir.
TOKİ haneleri mülk sahibi yapmaya odaklı çalışıyor. Oysa kamu eliyle kiracılık sisteminin geliştirilmesine öncelik verilmelidir.
Konuta erişmekte zorlanan toplum kesimlerine kira yardımı yapılmalıdır.
Bir kamu hizmeti olması gereken konut; eğitim ve sağlık hizmetlerinde olduğu gibi sosyal devlet yaklaşımıyla yurttaşlara sunulmalıdır.
Konut ihtiyacının karşılanmasında asıl görevi devlet üstlenmelidir, öğrencilere, göçmenlere, yoksullara, ihtiyaç sahiplerine ucuz ve yaşanabilir konut temin etmelidir.
(Sosyalist İşçi)