Milyonlarca kişinin katıldığı Gezi Direnişi mahkum edilemez

11.05.2022 - 11:51
Haberi paylaş

Türkiye tarihinin en büyük protesto hareketi olan Gezi Parkı direnişine İstanbul’da 1 milyon, ülke genelinde toplam 3,5 milyon kişi katılmıştı.

Polis, protestoculara zorbalıkla saldırdı. Tonlarca biber gazı sıkıldı. 7 eylemci genç katledildi. 

Devreye yalanlar da sokuldu.

AVM ve kışla yapılmak istenen küçük bir parkta kalan az sayıda ağacı korumak isteyenlere uygulanan şiddete karşı, iktidarın bir dizi baskıcı uygulamasının yarattığı öfke birikiminin bir sonucu olarak kendiliğinden sokaklara çıkan gençler darbecilikle suçlandı.

Oysa eylemciler, kendilerini özgürlükçü olarak tanımlıyor ve darbelere karşı olduklarını söylüyordu. Keza eylemlere sızmak isteyen kimi ulusalcı-darbeci odaklar, parktaki direnişçilerin kararlı mücadelesiyle uzaklaştırıldı.

Darbecilik suçlamasının nedenleri

Dönemin başbakanı Erdoğan, barışçıl protestocuları, sadece askerlerin yapabileceği bir eylem olan darbecilikle suçladı.

Bunun iki nedeni var:

•  Gezi Parkı protestoları, dünya çapında bir mücadele dalgasının parçasıydı. 2010 yılı sonunda Tunus’ta 24 yıldır iktidarda kalan diktatör Binali, 2011 başında 30 yıldır Mısır’ı demir yumrukla yöneten Mübarek rejimi kendiliğinden kitle hareketleri tarafından yıkılmıştı. Mısır’da iktidara gelmeye hazır olan güç ise AKP’nin eski dostu Müslüman Kardeşler’di. 2013 yılında General Sisi darbeyle seçilmiş Mursi hükümetini devirdi. Erdoğan’ın iktidardan indirilme korkusu bu arka plana sahipti. 

•  Asıl sebep, AKP’ye oy veren işçilerin ve yoksulların, sempatiyle baktıkları bu mücadeleye katılmalarını engellemekti. 28 Şubat darbesine, 2003-2009 yılları arası sayısız darbe girişimine tanık (ve mağdur) olan milyonlarca kişi için darbecilik suçlaması etkili bir propagandaydı.

Dış mihraklar

Kapitalizmin tarihinde gerçekleşen bütün kendiliğinden ayaklanmalar, yönetenler tarafından kökleri dışarıda olmakla itham edilmiştir.

Darbecilik suçlaması halkı böldüyse de bu kadar büyük ve sivil bir harekete giydirilemeyecek darlıkta bir gömlek olduğu için devreye “dış mihraklar” iftirası sokuldu.

AKP iktidarına göre Gezi direnişi “faiz lobisinin” işiydi. Bu lobi kimlerden oluşuyordu? Hiçbir zaman tam olarak açıklanmadı.

İktidar için daha kullanışlı yalan, yıllarca kendisini devirmek isteyenlerin öne sürdüğü Sorosçuluk suçlaması oldu.

Dünyanın en zenginlerinden biri olan, spekülatör George Soros tarafından Gezi Parkı protestoları, mevcut hükümeti devirmek için planlanmıştı! Bu iktidar propagandası tuhaftı. Çünkü Erdoğan da Soros ile dosttu ve onun tarafından desteklenmişti. 

“Sorosçuluk” aşırı sağcılar için kullanışlı bir iftira. Dünyanın bir avuç zengin Yahudi’nin komplosuyla yönetildiğini söylemek çok eski bir antikomünist yalandır. Soros, dışarıda hayali bir düşman ve ona vurması, gelişmelerin uyduruk temellerle ona bağlanması kolaydır.

Türkiye'de milyonlarca kişinin katıldığı, kendiliğinden gelişen bir toplumsal hareketi, bir kişinin komplosuna indirgemek düpedüz saçmalık.

İftiralara karşı Gezi’yi savunmak

Gezi Parkı direnişi, iki büyük kazanımla sonuçlandı.

Gezi Parkı park olarak kaldı. AVM ve kışla projesi engellendi. 

Daha büyük kazanım ise bilinçlerde oldu. Gezi’nin özgürlükçü gençleri bugün işyerlerinde mücadele ediyor. Gezi direnişinin barışçıl demokratik karakteri, kapsayıcı dil ve yöntemleri 2015’ten bu yana birçok işçi mücadelesinde yeşeriyor. Türkiye’nin her yerinde ormanları, dereleri, denizleri, yeşil alanları savunmak için mücadeleler gelişiyor ve bir çoğu kazanımla sonuçlanıyor.

---

Gezi Davası tutsaklarına özgürlük

Gezi Parkı protestoları sonrası açılan dava tüm yargılananların beraati ile sonuçlanmıştı. Yıllar sonra açılan 2. Gezi Davasındaysa aynı kişiler ağır cezalar verildi.

4,5 yıldır hapiste tutulan Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapse; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi de 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bu kararla birlikte aşırı sağcı-faşist ittifakı tarafından yönetilen Türkiye’de adaletin olmadığı, yargının siyasallaşmış olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

İki yıldır ağır ceza hakimliği yapan ve AKP’den aday adayı olan bir avukatın bulunduğu mahkeme heyeti, bir hakimin hukuksuzluğa dair şerhine rağmen bu cezaları verdi. Bu hakime göre dinlemeler yasadışıydı, suçlamalara konu olacak deliller yoktu. Üstelik davanın her aşamasında savcılığın iddianamesi savunma tarafından çürütülmüştü.

Düzmece suçlamalara dayandırılan davada, Gezi’den 9 yıl sonra bu kararlar neden çıkarıldı?

AKP+MHP iktidarından hoşnutsuz ve öfkeli işçilere, emekçilere, yoksullara gözdağı vermek için.

Her türden muhalefeti susturmak, korkutmak ve bastırmak için.

Erdoğan’ın Gezi anlatısını AKP tabanında yer alanların gözünde meşrulaştırmak, önümüzdeki seçimlerde malzeme olarak kullanmak için.

Gezi Parkı davası tutsaklarına özgürlük istiyoruz! Herkes için adalet istiyoruz! 

Aşırı sağcı iktidarı birleşik mücadeleyle yenelim.

Volkan Akyıldırım

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol