İranlı mülteciler: Geri Gönderme Merkezleri'nde şiddet normal bir şey

19.02.2022 - 09:44
Haberi paylaş

Sınır dışı kararı verilen İranlı mülteciler geri gönderme merkezlerindeki (GGM) koşulları anlattılar, 'şiddet normal bir şey' dediler.

20 Mart 2021'de Denizli Çınar Meydanı'nda düzenlenen İstanbul Sözleşmesi eylemine katılan Esmaeil Fattahi, Leili Faraji ve Zeinab Sahafi, 5 Nisan'da gözaltına alındı. Mohammad Pourakbari Kermani adlı dördüncü bir kişi ise gösteriye katılmamasına rağmen bu gruba dahil edildi.

Bir ay boyunca Aydın Geri Gönderme Merkezi'nde bekletilen ve ardından Denizli İdare Mahkemesi tarafından sınır dışı itirazları reddedilen mülteciler, haklarının ihlal edildiğini söylüyor; geri gönderme merkezinde yaşadıklarını anlatıyor.

Hakaret ve şiddet normal bir şey

Esmaeil ve Leili, Aydın Merkezi'nde kaldıkları süre boyunca psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldıklarını ve görevliler tarafından ülkelerine gönüllü geri dönüş belgesi imzalamaya zorlandıklarını belirttiler.

2015'ten beri Türkiye'de yaşayan ve şartlı mülteci başvurusunu kazanarak uluslararası koruma altına alınan Esmaeil, Aydın Geri Gönderme Merkezi'nde "hakaret ve şiddetin normal bir şey" olduğunu ve kaldığı süre boyunca can güvenliğinden endişe ettiğini söyledi:

"Öyle ağır psikolojik baskı var ki... Bana sürekli Türkiye'ye ihanet ettiğimi, yasalara aykırı davrandığımı ve İran'a geri gönderileceğimi söylediler. Ben İran'da baskı ve şiddet gördüm. Merkez'de kaldığımda sürekli İran'a geri gönderilirsem başıma neler gelebileceğini düşündüm."

Esmaeil, geri gönderme merkezinde kalanlara baskı altında gönüllü geri gönderme belgesi imzalatıldığını, bu belgeyi imzalayanların ise ülkeden ayrılmak zorunda olduğunu belirtti.

Katilmişim gibi davrandılar

Leili, geri gönderme merkezine vardığında hasta olmasına rağmen uzun süre hastaneye götürülmediğini ve ilaçlarının verilmediğini paylaştı.

Hastaneye en sonunda götürüldüğünde ise kendisine tokat atıldığını söyleyen Leili, elleri ve ayaklarının bağlandığını, daha hızlı yürümesi için ittirildiğini ve yere düştüğünü anlattı:

"Bana katilmişim gibi davrandılar. Ellerimi yüzüme kapattım ki yüzüme değil ellerime vursunlar."

Aydın Geri Gönderme Merkezi'nde güvenlik görevlilerinin devamlı kaldıkları hücrelere gelip kendisini ve diğerlerini copla tehdit ettiğini de paylaşan Leili, orada kaldığı dönem boyunca birçok kez panik atak geçirdiğini söyledi.

Mülteciler, geri gönderme merkezinde geçirdikleri bir aylık süreden sonra kamuoyu desteğiyle serbest bırakıldı, ancak Denizli'den de ayrılmak zorunda kadı.

Esmaeil, "Bizi farklı şehirlere sürgün ettiler. Beni Afyonkarahisar'a, Leili'yi Sivas'a, Zeinab'ı Samsun'a gönderdiler" diye anlattı ve devam etti:

"Çalışma iznimiz yok, çalışamıyoruz. Çalışırsak kaçak işçi olarak polis bizi gözaltına alıp İran'a geri gönderebilir.”

Standartlaşmış bir uygulama yok

Mülteci hakları üzerinde çalışmalar yürüten Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Damla Uğantaş, güvenlik görevlileri, göç idaresi ve geri gönderme merkezi görevlilerinin mültecilerin uluslararası sığınmaya erişimlerinde kilit önemde olduklarını belirtti.

Ancak Uğantaş, bu kurumlarda standartlaşmış bir uygulamanın olmamasının çok büyük bir sorun olduğunu ifade etti.

Uğantaş, "Geri gönderme merkezlerine alınan mülteciler çoğu zaman kime ulaşacaklarını ve nasıl bir yol izleneceğini bilmiyor. Mültecilerin bilgilendirilmeleri konusunda sıklıkla eksiklikler ve sorunlar yaşandığını biliyoruz. Geri gönderme merkezlerinde tutulan kişilerin bir hak ihlaline uğramaları halinde uygulanacak koruyucu tedbirler ve aktif soruşturma konusunda da yetersizlik söz konusu."

Siyasi bir karar

Aylardır Denizli dışında yaşamak zorunda kalan, çalışamayan ve her an sınır dışı edilecekleri korkusuyla hayatlarını sürdüren mültecilerin tek çaresi Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmak.

Sınır dışı kararının "hukuka aykırı" olduğunu söyleyen mültecilerin avukatı Buse Bergamalı, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda toplantı ve gösteriye katılma hakkı herkese tanınmış bir hak ve yabancılar için getirilmiş herhangi bir kısıtlama mevcut değil. Maalesef İdari Mahkeme siyasi bir karar verdi ama bundan sonra Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda adaletin sağlanacağına inanıyorum" ifadesini kullandı.

Bültene kayıt ol