Sosyalist Tartışma 2021 İstanbul toplantılarının ikinci gününde Göçmenler ve Irkçılık konusu tartışıldı. Toplantıda Yıldız Önen, Taha El Gazi, Ufuk Uras ve Zakira Hekmat konuştu. Konuşmalar ve katkılar şöyle:
Yıldız Önen: Göçmen düşmanlığı ve ırkçılık artık sık kullandığımız kelimeler. Göçmen düşmanlığı ve ırkçılık birbirini körüklüyor. Hükümet de ırkçı tavırlar alıyor. Belgesiz göçmenleri topluyor, sınır dışı ediyor.
Geldiğimiz noktada siyasilerden şunu talep etmeye başladık: Seçim kampanyanızda göçmenleri dışlayıcı tavırlar almayın. CHP sürekli Suriyelileri göndermekten bahsediyor. Halbuki Suriye ve Afganistan göçmenlerin geri dönmesi için uygun değil.
Türkiye’de ırkçı olmaz denir. Halbuki Ermeni soykırımı, 6-7 Eylül olayları vb pek çok durumda ırkçılık vardır. Irkçılık giderek kendisi dışındaki tüm kesimleri yok etmeye yönelmektedir.
Irkçılık kapitalizm için elverişli bir konudur. İşçileri bölmede kullanır. Egemen ırka mensup işçileri diğer işçilerden ayırır. Irkçılık, göçmen işçilerin ucuz işgücü olarak kullanılmasını sağlar. Irkçı saldırı altındaki göçmen işçiler haklarını aramada çekingen davranırlar. Irkçılıkla, göçmen düşmanlığı ile mücadele etmek önemli.
Taha El Gazi: Fizik bölümü yüksek lisans mezunuyum, Suriye’de üniversitede hocaydım. 2012’de Türkiye’ye sığındım. Başlangıçta hamallık yaptım. Şimdi gönüllü eğiticilik yapıyorum. Göçmenlik kolay değil, bir tatil hiç değil. Bir zorunluluk. Tekrar Suriye’ye dönmemizi isteyen siyasiler var, bu kişiler Suriye’nin durumunu bilmiyorlar.
Her insan kendi köyüne, toprağına dönmek ister. Esad rejimi devrilse de ülkemize dönsek. Ama can ve mal güvenliğimizi sağlamadan dönmemiz mümkün değil. Burada saldırılara maruz kaldıkları için dönenler oldu. Şimdi hepsi Esad hapishanelerinde, bu çok tehlikeli.
Göçmenleri suçlayanlar suçu göçmenlerin kendisine bağlıyorlar. Suç 3,7 milyon Suriyeli sığınmacıda mı, yoksa bunları buraya getiren politikalarda mı? Büyük ülkeler son yıllarda Ortadoğu’da sürekli savaş çıkartıyorlar.
Ayrımcılık, ırkçılık sadece sığınmacı topluma zarar vermiyor. Bugün pek çok sığınmacı evden çıkmaktan bile korkuyor. Şimdi pek çok sığınmacı kıyafetini değiştirmeye başladı, yolda giderken tanınmamak için. Okullarda ayrımcılık, ırkçılık çok arttı.
3,7 milyon Suriyelinin yüzde 20’si genç, 18 yaş altı. Gelen Suriyeliler içinde pek çok doktor, öğretmen var. Ama çoğu fabrikalarda vasıfsız işlerde çalışıyorlar. Göçmenler niteliklerine uygun işlerde çalıştırılmıyor. Oysa bunlar ekonomi için önemli.
Türkiye göçmenler ülkesi, son 100-150 yılda gelen milyonlarca göçmen var. ABD, Fransa, Almanya, İngiltere göçmenler ülkesi, her birinde nüfusun yüzde 30-40’i ya kendisi göçmen ya da anne babası göçmen. Ama buralarda göçmenler ülkelerini kalkındırmadık için çalışıyor.
Türkiye’deki ırkçılık zamanla bölgeler arasında ırkçılığın da artmasına neden olur. Irkçılığa, ayrımcılığa karşı mücadele etmeliyiz. Ayrımcılık sonucu yatırımcılar gelmekten korkuyor. Partilere göçmenleri siyasetin konusu olmaktan çıkarması için bir belge imzalatsak iyi olur.
Zakira Hekmat: 13 yıldır Türkiye’deyim. Kayseri Devlet hastanesinde aile hekimiyim. Afgan mülteciler dayanışma derneği başkanıyım. Göç alanında gönüllü olarak çalışıyorum.
Nefret söylemleri son zamanlarda çok arttı. Türkiye coğrafi ve etnik özellikleri nedeniyle çok sayıda göçe maruz kalıyor. Afganistan’dan 80’li yıllardan beri kitlesel göçler var.
Göçün olumlu ve olumsuz yanları var. Mülteciler geldi ekmeğimizi elimizden aldı, işimizi aldı deniyor. Hâlbuki mültecilerin bazıları tüm varlıklarını getirdiler. Milyarlarca parasını şirketlere yatıran göçmenler var.
Konya denince akla Mevlana gelir. Mevlana Afgan göçmeni. İbni Sina Afgan göçmeni. Dünyada da bu böyle. Almanya’da covid aşısını bulanlar Türkiye göçmeni. Ayrıca pek çok sanatçı, sporcu var göçmen.
Nefret söylemlerinden en çok mülteciler etkileniyor. Kendi ülkesini olumsuzluklar nedeniyle terk eden göçmenler burada ırkçılıkla karşılaşınca çift taraflı kötülük oluyor.
Türkiye Avrupa’dan gelen kişilere mülteci statüsü veriyor, Doğusundan gelenlere mülteci statüsü vermiyor. 2013’ten beri mültecilik, göçmenlik konusunda Türkiye’de bazı yeni olumlu düzenlemeler oldu.
Afganistan’da Taliban ağustos ayında hükümeti ele geçirdi. Kaçakçılar çok zor yollardan mültecileri kaçırıyorlar.
2018’de şu söylenti vardı: Milyonlarca Suriyeliye Afganlar eklenecek. 3,5 milyon Afgan İran’da bekliyor, gelecekler, dendi. Böyle bir şey olmadı. Hatta pandemiden dolayı göç azaldı. Ama önyargı oluşturmak için yalan haberler yayılıyor.
Bir okulda aileler yabancı öğrencileri istemiyoruz dediler. Yöneticiler tüm yabancı öğrencileri tek bir okula topladı. Buna itiraz ettik, çocuk çocuktur, çocuğun mülteci olması onun suçu değil, dedik. Afganistan’da 3 nesil mülteci. Türkiye’de 14 yıldır yaşayan ama herhangi bir statüsü olmayan Afganlar var. Çocukların okuması lazım, yoksa başka alışkanlıklar edinir.
Nefret söylemleri kişilere gereksiz korku yayıyor, dışlıyor, şiddet yüceltiliyor, kışkırtma yapılıyor. Bunların örneğini Altındağ’da ve Torbalı’da gördük. Mültecilerin katkılarını görmek lazım, nasıl fayda sağlayabiliriz hem kendisi hem de toplum için bunları göz önüne almak gerekiyor.
Ufuk Uras: Yurttaşlık haklarını imtiyaz olarak savunmak sosyalistlik değil, konformistliktir. Avrupalılar kendi imtiyazlarını paylaşmak istemiyorlar. İmtiyazlarınızı paylaşmak istemediğinizde sosyalist değil, nasyonal sosyalist olursunuz.
Mazlumu mazluma kırdırmak neoliberalizmin, kapitalizmin projesidir. Bunu reel sosyalizmlerde de gördük. En son Todor Jivkov Bulgaristan’da böyle yapıyordu.
Bir de gri alan var. Türkiye seçime gidiyor. Herkes asgari müştereklerde buluşalım diyor. İnsan hak ve özgürlüklerinde asgari müşterek olur mu? Milyonlarca insan bunu böyle istiyor deniyor. O zaman soruyorum, hangi sayıdan sonra temel hak ve özgürlükler sorgulanabilir. Bunlar bizim için anlamlı değildir.
Mülteci hakları yasasının batı merkezli olması hatalıdır, bunun değiştirilmesi gerekir.
Macaristan’daki ile ABD’deki göçmen karşıtlığı aynı. Yunan güvenlik güçleri sınırda insanları öldürdüğünde aynı, Filistin’de aynı. Bütün dünyada ırkçılık aynı. Ama Türkiye yaptığında bunu kabul etmeyenler var.
Pentagon göçmen hareketlerini güvenlik riski olarak algılıyor. Göçmenlerin insan olduğu görülmüyor. Bir topluluğun hepsinin suçlanması ırkçılıktır.
Niceliğin niteliğe hâkimiyetine teslim olmamalıyız. Ülkede 5-6 milyon kişinin dediğine teslim olmak duvar örmeye kadar gider.
Bugün Esad’ın Suriye’sine dönüşü savunanlar bunu cahilliklerinden değil, Baas zihniyetinin sol olduğunu zannettikleri için yapıyorlar.
Bugün savaş isteyenler çok yaygın. Asıl olması gereken ise savaş karşıtlığıdır, vicdani retçiliktir.
Hepimiz zaten göçmeniz, sivil zeminlerde mülteci örgütleri içinde olmak, bugün nerdeyse proleter hareketinin yerine ikame edilebilecek büyüklükte olan göçmen hareketi içinde olmak, linç girişimlerine, ırkçılığa karşı tutum almak çok önemli.
Ben pek çok Çeçen, Boşnak vb göçmen kamplarını ziyaret ettim. Türkiye’deki siyasi özneler daha burada göçmenlerin nerede yaşadıklarını bile bilmiyor.
Çok kültürlülüğü Naziler gibi piyano çalmak, tiyatro ile ilgilenmek olarak anlamamak lazım.
Çok kültürlülük değişik toplumlardan insanların bir arada yaşayabilmesi demektir.
Katkılar: Yoksulluk, işsizlik gibi sorunlarımız göçmenlerin gönderilmesi ile çözülmeyecek. Bu sadece politika yapmak için kullanılıyor. Sınırda duvarlar örmek, sınır güvenliğini artırmak önemli bir maliyet.
Sermaye sınıfı göçmenlerden memnun, özellikle hiçbir haklarının olmamasından, ucuz işçi olmalarından memnun.
Göçmen ve yerel işçiler birlikte örgütlenmelidir.
Üniversitelerde 74 bin öğrenci var. Geçim sıkıntısı yaşıyorlar. Ama sürekli baskıya uğruyorlar, Esat kimyasal sahibi. Baskıcı bir yönetim. Afganistan’da Taliban iktidar olunca 26 ülke sınırların açılmasını istedi, bu doğru talep. Bu ülkeler şimdi bütün göçmenler için sınırlarını açmalıdırlar.
Afganistan’da kızlar okula gidemiyor, bu çok tehlikeli. Kadın Bakanlığı kapatıldı. Afganistan’da can güvenliği artık yok. Göçmen olarak gelenler kesinlikle geri gönderilmemelidir.
Esad gittiğinde kurulacak olan yeni Suriye ile iyi komşuluk kurmak için şimdi göçmen düşmanlığı yapılmamalıdır.
Suriyeli göçmen düşmanlığı yapanlar bunun bir adım ilerisini düşünmelidir. BM kuralı var, göçmenleri istediğiniz gibi gönderemezsiniz.
Hükümet de hatalı. Hükümet bütün göçmenlere çalışma izni vermeli, böylece düşük ücretli çalışma engellenmiş olur.
Hükümet göçmenler için harcadığı parayı şeffaf olarak ortaya koymalı. Kızılay ayda 130 lira veriyor, onu da AB’den alıyor. Bu konudaki yalanlar açığa çıkarılmalı.
Sosyalistlerin görevi göçmenlerle dayanışmak, işçi sınıfını birleştirmektir.