Geçtiğimiz yıl bir trans öğrencinin intihar etmesinin ardından Fransa Eğitim Bakanlığı trans öğrencilere yönelik ayrımcılığa karşı genelge yayınladı.
Fransa'da 2020 Aralık ayında 17 yaşında bir trans kız öğrenci intihar etmişti. İntiharından iki hafta önce, etek giydiği için okul yönetiminin baskısına maruz kalmıştı. Yönetim, giyiminin kimi çevrelerin "hassasiyetlerine" aykırı olduğu gerekçesiyle öğrencinin etek giymesini engellemeye çalışmıştı. İntiharından sonra okul yönetimiyle arasındaki tartışmanın yer aldığı video sosyal medyada yayılmış ve okullardaki transfobiye karşı yoğun tepki oluşmuştu. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra Fransa Eğitim Bakanlığı trans öğrencilerin okullarda zorbalığa uğramaması, haklarının tanınması ve daha iyi şartlarda eğitim görmesi için tüm okullara bir genelge gönderdi.
Öğretmen, müdür, müfettiş ve rektörlere trans öğrencilerin okuldaki haklarının korunması konusunda rehberlik etmeyi amaçlayan genelgede: "Eşitlik üzerine kurulu olan bir kamu hizmeti olarak okul, tüm farklılıklarıyla beraber öğrencileri kabul etmeli ve her birinin entegrasyonunu desteklemeli" deniliyor. Bu amaçla genelge; tercih edilen ismin kullanılması, giyim kuşamda trans öğrencilerle natrans öğrenciler arasında ayrım gözetilmemesi ve yurt, soyunma odası ve tuvaletlerin uygun şekilde kullanılması gibi konuları içeriyor.
Genelge, öğrencinin kabul ettiği isminin okuldaki tüm bileşenler tarafından kullanılması gerektiğini bildiriyor. Aynı zamanda yoklama kâğıdı, kantin kartı, kütüphane kartı gibi belgelerde de öğrencinin kullandığı isminin yer alması gerekiyor. Fakat yine de bazı ulusal diplomalar için girilen sınavlarda öğrencinin nüfusa kayıtlı ismi geçerli olacak. Bununla birlikte reşit olmayan öğrencilerin kullandığı isminin kabul edilmesi, ailesinin onayını gerektirecek.
Kıyafet konusunda cinsiyet kimliğinden bağımsız olarak her öğrencinin giyim tercihlerine saygı duyulması gerektiği ifade ediliyor. Bununla beraber tüm öğrencilerin okul kurallarına uygun giyinmesi gerektiği ekleniyor.
Tuvalet, giyim odası konusunda okuldaki imkanlara bağlı olarak cinsiyetsiz tuvalet ve giyim odalarının olabileceği, olmadığı durumlarda ise trans öğrencilerin kendi cinsiyet kimliklerine göre uygun tuvaleti kullanabilecekleri belirtiliyor.
Fransa'da trans öğrencilerin yaşadığı psikolojik şiddet ancak bir trans öğrencinin intiharının yoğun tepki yaratmasıyla gündeme gelebildi. Kim bilir bugüne kadar kaç trans öğrenci, yönetimin, öğretmenlerinin ve akranlarının baskılarına dayanamayarak, eğitim hayatıyla kimliğini özgür bir şekilde yaşamak arasında bir seçim yapmaya mecbur bırakıldı. Bu mecburiyeti Türkiye'de de açıkça görüyoruz. Trans öğrenciler cinsiyet kimlikleri sebebiyle yurtlardan atılıyor, okulda asıl ismi görmezden geliniyor ve psikolojik şiddete uğruyor. Tüm bu baskıyla mücadele edip diplomasını eline aldığında ise ayrımcılıktan kurtulamıyor. İşe alımda ayrımcılığa maruz kalıyor ve her hareketlerinin "genel ahlaka uygunluğu" sorgulanıyor. İş hayatındaki transfobi, Doktor Larin Kayataş'ın "genel ahlaka aykırı olduğu" gerekçesiyle işinden men edilmesiyle geçen ay bir kez daha gündeme geldi.
Genel ahlak ya da "kimi çevrelerin hassasiyetleri" transların eğitim, barınma, çalışma gibi temel haklarının ihlal edilmesine gerekçe olamaz. Tüm trans+ların asıl ismini kullanmaya, istediği şekilde giyinmeye, ayrımcılığa uğramadan eğitim almaya ve çalışmaya hakkı vardır. Bu haklar görmezden gelindiği sürece eğitimde eşitlik ilkesi hiçe sayılmaya devam edilecektir. Trans öğrencilerin eşit şartlarda eğitim alabilmesi için ebeveynlerin yanı sıra tüm eğitmenler ve yöneticilere sorumluluk düşmektedir. Cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, ırk veya başka bir ayrım gözetilmeksizin, herkesin eşit şartlarda eğitim görmeye hakkı vardır.