Türk Tabipleri Birliği, çalışma koşullarının iyileştirilmesi toplum sağlığının korunması ve insanca yaşayacak düzenli bir gelir talebiyle eylemlere başlayacak.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) , çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve insanca yaşayacak bir ücret için basın açıklaması gerçekleştirdi. “Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz” başlıklı basın açıklaması, İstanbul Tabip Odası binasında yapıldı.
Hekimler adına açıklamayı okuyan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, hekimlerin sorunlarının bu zamana kadar yetkililerce görmezden gelindiğini, TTB yönetimine geldiklerinden beri Sağlık Bakanlığından randevu isteklerinin karşılıksız kaldığını aktardı. Fincancı Sağlık Bakanlığına 10 gün süre verdi, eğer görüşme talepleri yine sonuçsuz kalırsa, hakları için eylemliklerin başlayacağını duyurdu.
Türk Tabipleri Birliği’nin öncelikli ve acil talepleri şöyle:
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı: Halkın sağlık hakkı elinden alınıyor
Fincancı, Türkiye’de uygulanan özelleştirmeci ve piyasacı sağlık politikaları sebebiyle halkın sağlık hakkının önemli ölçüde ellerinden alındığını ifade etti. Birçok devlet hastanesi kapatılırken kamu sağlık hizmetlerinin şirketleştirilmiş şehir hastanelerine bırakıldığının altını çizdi.
Fincancı, “Yok sayılan birinci basamak sağlık hizmetlerinin topluma nasıl olumsuz yansıdığı pandemi sürecinde gözler önüne serilmiştir. Sözün özü iktidar 20 yılda sağlık politikasını iflas ettirmiştir” diye konuştu.
Bu sağlık politikaları ile halk sağlığı yok sayılırken, sağlık çalışanlarının haklarının giderek geriletildiğini belirtti.
Fincancı, hekimlerin ekonomik ve özlük hak kayıplarının, sağlık emekçilerinin omuzlarına yüklenen Covid-19 pandemisi ile mücadele sürecinde de devam ettiğini söyledi.
Hekimlerin her yönüyle bu süreçte fedakârca çalışmış; etik ilkelerden yana hekimlik değerleri ile toplum sağlığı için insanüstü gayret göstermiş olduğunu kaydetti.
Pandemide en çok sağlık çalışanları öldü
Fincancı, “Toplumda en fazla hastalanan ve hayatını kaybeden meslek grubu sağlık çalışanları olmuştur. Eksik, yanlış, tutarsız uygulamaların; salgını değil algıyı yönetmeye çalışan başarısız politikaların bedelini ne yazık ki sağlıkçılar hayatlarıyla ödemiş, ödemeye devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
Öte yandan gelir dağılımındaki eşitsizlikle geçinemeyenlerin oranının arttığına dikkat çeken Fincancı, hekimlerinde bu yoksullaşmadan etkilendiğini belirtti.
Pandemi döneminde de pandemi öncesinde de yapılan ek ödemelerin tamamen keyfi biçimde yapılmakta olduğunu söyledi.
Fincancı “Pandemide yaşanan ek ödeme rezilliği bu ücretlendirme modelinin tüm sorunlarım ayyuka çıkarmıştır. Bu denli riskli ve yoğun çalışmayla ortaya koyduğumuz emeğimiz hiçbir anlamda yönetenler tarafından dikkate alınmamış ve karşılık bulmamıştır” dedi.
Sağlık çalışanlarının iş yükü çok fazla
Uzun saatler kesintisiz fazla çalışma, sık nöbet tutma, yoğun iş yükü ve şiddete maruz kalmanın sağlık ortamlarında olağan hallerine dönüştüğünü söyleyen Fincancı, 36 saat hastanelerden çıkamayan genç hekimlerin, mesai saati kavramı nedir bilmeyen uzmanların bulunduğunu belirtti.
Kamunun yanı sıra özel hastanelerde de yoğun emek harcayan hekimlerin meslek onuruna yakışmayan uygulamalarla karşılaştığını söyledi.
Aile hekimlerine karşı keyfi uygulamalar yapılıyor
Fincancı, “Sorunlarımız yalnızca çalışma saatleri, çalışma alanları, ödemeler ile sınırlı kalmamaktadır. Mesleğimiz, güvencesizliğin en yaygın olduğu iş kollarından biri haline getirilmiştir. Bu değişim baskının, mobbingin, ayrımcılığın, eşitsizliğin ve kayırmacılığın alabildiğine yaygın hale gelmesine neden olmuştur. Bu baskıyı tıp fakültelerine müdahalelerde, sağlık kurumlarında idarecilerin tavırlarında, son olarak karşımıza getirilen 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nda disiplin süreçlerine ilişkin hiçbir hüküm yokken “ihtar puanı” adı altında, keyfi bir şekilde uygulanan Demokles’in kılıcı gibi yeni yeni yönetmeliklerde görüyoruz” dedi.
Uzun zamandır hekimlerin sorunlarına yetkililerin kayıtsız kalması; emeklilik, istifa, hekim göçü, tükenmişlik, hastalık, intihar ve hekime yönelik şiddetle sonuçlandığını kaydetti. Yalnızca 2020 yılında, 12 bine yakın sağlıkta şiddet olayı yaşandığını belirtti.
18 ayda 8 bin doktor kamudan istifa etti, binlercesi yurt dışına gidiyor
Sağlık Bakanı Doktor Fahrettin Koca, 2020 yılının ilk 6 aylık süresi zarfında 2 bin 412 doktorun istifa ettiğini, 522 doktorun özel hastanelere geçiş yaptığını açıklasa da resmi olmayan bilgilere göre, Pandeminin başladığı tarihten bu yana 18 ayda 8 binin üzerinde hekimin istifa ettiği bilgisinin TTB’ye ulaştığını söyledi.
Fincancı, “Yurtdışında çalışmak için birliğimizden talep edilen iyi hal belgesi yılda 900’lere 1000’lere ulaşmıştır. Ayda yaklaşık 80 hekim, evet 80 hekim bu ülkede hekimlik yapmak yerine yurtdışında göçmen doktor olmayı tercih etmektedir” ifadelerini kullandı.
Hekimlerin yarısının geliri yetersiz, büyük çoğunluğu şiddete uğradı
Açıklamanın devamında Fincancı, TTB olarak 81 ilden 6178 hekim ile yaptıkları anketin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Yapılan ankete göre; hekimlerin yüzde 45’inin aylık geliri ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor, pandemide ek ödeme almayanların oranı yüzde 76 iken, hekimlerin yüzde 90’ı performansa dayalı ek ödeme sisteminin adaletsiz olduğunu düşünüyor.
Ankete katılan hekimlerin yüzde 68’i çalışma şartlarının yoğunluğu nedeniyle hastalarıyla yeterli ve uygun şekilde ilgilenemediğini düşünürken, anketin en acı sonuçlarından birisi ise hekimlerin yüzde 84’ünün daha önce hasta veya yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığı gerçeği.
Ankete ilişkin son veriye göre, hekimlerin yüzde 72’si çalışma ortamının pandemi koşullarına uygun olmadığını düşünüyor.
Koronavirüs salgını, yalnızca hekimlere değil topluma da mevcut sağlık otoritesinin, toplum sağlığını korumaya çalışmadığını gösterdiğini ifade eden Fincancı, toplumun sağlığının ancak sağlık emekçilerinin sağlıklı olmasıyla mümkün olacağını ifade etti.
5 dakikalık randevu zorunluluğu, halkın sağlık hakkına saldırıdır
Son olarak hekimlere ve topluma dayatılan 5 dakikada randevu zorunluluğunu, hekimlerin özerkliklerine, haklarına, halk sağlığına yapılmış bir saldırı olarak değerlendirdi.
Fincancı, “Hekimler artık duyulmayan taleplerini duyurana kadar durmayacaktır. Emeğimiz üzerinde söz sahibi olduğumuz, sağlık hakkı mücadelesini yükselteceğimiz bir döneme giriyoruz” diye konuştu.
Hekimlerin talepleri karşılanmazsa eylemler başlayacak
Fincancı açıklamasını hekimlerin taleplerini sıralayarak sonlandırdı. Bu taleplerin 175 bin hekimin talepleri olduğunu ve Sağlık Bakanı ile görüşmek istediklerini belirten Fincancı, “Taleplerimizin karşılık bulmaması halinde ülkemizin dört bir yanındaki hekimlerle birlikte mücadelemizin büyüyeceğinden ve sonuç alıncaya kadar devam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Sağlık Bakanı’nın talebimize yanıt vermemesi halinde illerden odalarımızla beraber taleplerimizi dile getireceğimiz bir yürüyüşle Ankara’da bir araya geleceğiz. İktidar bu vurdumduymaz ve sağlık emekçilerine düşman tutumunda ısrar ederse “GöREV”in de kaçınılmaz olduğunu bilmelidir” dedi.
Fincancı’nın ardından birçok ilden basın açıklamasına online olarak katılan tabip odası başkan ve yöneticileri konuştu. Yaşadıkları sorunların giderek derinleştirdiği konusunda hemfikir olan hekimler; Sağlık Bakanlığı tarafından sorunlarının dinlenilmediğini, görmezden gelindiklerini anlattılar. Birçok hekim TTB Merkez Konseyi’nin almış olduğu eylem kararına ve mücadele vurgusuna destek verdi.