Yunanistan’a kaçmaya çalışırken tutuklanıp Türkiye’ye geri gönderildikten sonra bir jandarma komutanının göçmenleri zorla Meriç Nehri’ne attığı iddia edildi.
Serbestiyet haber sitesine konuşan, Sad El Delli yaşadıklarını anlattı:
İlk önce neler yaşandı, nasıl yaşandı? Bunu anlatır mısınız?
Pazartesiyi Salıya bağlayan gece saat 1 gibi, Türkiye sınırından Yunanistan’a geçtik. Saat 3 gibi Yunanistan sınır güvenlik ekipleri tarafından tutuklandık. Orada saat 11’e kadar hapiste kaldık. Saat 11’de Yunanistan sınır güvenlik ekipleri bizi Türkiye toprağına geri gönderdi.
Bu grup kaç kişiydi?
Orada farklı farklı birden çok grup vardı. Benim bulunduğum grup 55 kişiden oluşuyordu.
Peki Türkiye’ye geri teslim edildiniz, sonra neler yaşandı?
Salı günü saat 11 civarında Yunanistan sınır güvenlik ekipleri bizi tekrar geri gönderdikten sonra orada, sınır gözlem noktasında bir komutan vardı. Bu komutan bizim grubumuzu aldı, erkekleri bir yana, kadınları bir yana ayırdı. Kadınları serbest bıraktı, “Siz serbest kalın, isterseniz İstanbul’a dönün” dedi. Sonra askerlere emir vererek biz erkekleri beşerli gruplar halinde nehre attırdı.
Oradaki askerler komutana yalvardılar. Dediler ki, “Bunları suya attırma, bunlar sonunda canlar, insanlar…” Oradaki komutan buna rağmen “Atın” dedi ve ekledi, “Bunları nehre atmazsanız, herhangi bir asker benim kararıma karşı çıkarsa o askerin kafasına mermi sıkacağım.”
Bizi beşerli şekilde nehre atmaya başladılar. Bir asker geldi ve dedi ki, “Komutanım, bu attığımız kişiler arasından üç kişi hayatını kaybetti.” Komutan şöyle söyledi, “Ölsünler. Bizim askerlerimiz nasılsa Suriye sınırında ölüyor, bunlar da burada ölsünler.” Bizi nehre atarken komutan bizi videoya çekiyor ve “güle güle” diyor ve gülüyordu.
Dün (27 Ağustos), haberlerde şöyle bir ayrıntı vardı: İlk önce Türkiye’ye döndüklerinde iyi karşılanıyor ve askerler tarafından ihtiyaçları karşılanıyordu. Sanırım bir komutan değişimi, görev değişimi gerçekleşiyor ve gelen komutan bunu yapıyor. Bu kısmı biraz açabilir miyiz?
Ben ve arkadaşlarım bundan önce iki defa Yunanistan’a geçmeye çalıştık. Birinci defada tutuklandık. Türk komutan ve askerler bize yardım ettiler, bize yemek getirdiler, bize sigara getirdiler, psikolojimiz düşük diye şarkı söyleyip bizimle halay çektiler. Bize araç ayarlayıp İstanbul’a gönderdiler. Bu olaya biz de şaşırdık kaldık. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştık.
Nehre atıldıktan sonra neler yaşadınız?
Nehre beşer beşer atıldık. Benim gördüğüm kadarıyla 3 kişi hayatını kaybetti, bunlardan biri Afgan diğer ikisi ise Suriyeliydi. Yüzmeyi bilenler, becerenler bir şekilde hayatını kurtardı. Kimisi diğer kişilerin yardımları ile nehirden çıktı. Ben boğulma noktasına geldim. Beni oradaki bir Filistinli ve iki Afgan mülteci kurtardı.
Yunanistan sınırına ulaştıktan sonra tekrar geri gönderildiniz. Türkiye sınırına dönünce ne yaptınız?
Nehirden çıktıktan sonra zaten yorgun, aç ve susuzduk. O yüzden grup olarak oradaki Yunanistan sınır güvenlik noktasına teslim olduk. Orada 4-5 saat kaldık. Daha sonra oradaki Yunanistan güvenlik güçleri bizi Türkiye’ye geri gönderdi. Türkiye’ye geri gönderilen arkadaşlarımız ile birlikte şöyle bir karar aldık; ölsek bile biz kendimizi tekrar Türk jandarmasına teslim etmeyeceğiz. Gerekirse Birleşmiş Milletler noktalarına teslim olacaktık ya da bir şekilde Türk jandarmasına teslim olmadan sınırı geçecektik. Gece saat 10’da bizi bıraktılar. Yürüye yürüye, bir köye geldik sınırda. Orada bir taksi, bir araç ayarlayarak İstanbul’a geldik.
Bu olay yaşandıktan sonra dün basına yansıdı. Peki sizin bu olayla ilgili adli makamlara herhangi bir başvurunuz oldu mu?
Sabahtan biz iki görüşme yaptık. Birisi ÖZGÜR-DER Başkanı Rıdvan Kaya ile diğeri ise Özgür Hukukçular Derneği ileydi. Özgür Hukukçular Derneği Pazartesi günü bu konu ile ilgili bir suç duyurusunda bulunabilir.
Peki Sad Bey, son olarak eklemek istediğiniz, bu konuyla ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bizim şu an talebimiz, oradaki komutanın cezalandırılması. Çünkü bu kişi bizi gerçekten ölüme gönderdi. O komutan en yakın zamanda soruşturulmalı ve cezalandırılmalı. Bu bizim için çok önemli.