Nerede serimizde kamuoyunda tartışma konusu olan çeşitli meblağların ve olayların izini süreceğiz. İlk bölüm meşhur 128 milyar dolar hakkında.
Hepimizin bildiği gibi, Türkiye’de bir 128 Milyar dolar kayıp. Bulunamıyor. Sorun sadece bulunamamasında değil, kayıp konusunda kesin bir kafa karışıklığı da yaşanmasında. İktidarın çeşitli sözcüleri, 128 Milyar dolar konusunda çeşitli açıklamalar yaptı.
Canikli nerede olduğunu söyledi?
En ilginci, tüm vatandaşların hızla ceplerini araştırıp 'sahiden ceplerimizde mi paralar' diye sormasına neden olan AKP önde gelenlerinden Nurettin Canikli’nin açıklamasıydı. Canikli’nin bu açıklaması, hepimizi evlerimizde yatsık altlarına bakmak zorunda bıraktı, ne olur ne olmaz diye! “Bu rezerv kesinlikle peşkeş çekilmedi, buharlaşmadı. 75 milyar dolar bankada 36 milyar dolar hane halkının cebinde" dedi ve devam etti: “128 milyar doların 36 milyar doları ile altın ithal edilmiştir ve bu altınlar Cumhuriyet Altını, bilezik ve benzeri yatırım aracı olarak Türk halkının evindedir. 75 milyar doları Türkiye'deki bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durmaktadır. Özel sektör 43 milyar dolarlık yurt dışına olan döviz borcunu ödemiş. Yabancı portföy yatırımcı 12 milyar dolar satın alarak yurtdışına çıkarmıştır.”
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ise bir önceki Bakan Albayrak’ı bıyık altından eleştirerek “Döviz satışı ile oluşan TL, açık piyasa işlemleri ve swap üzerinden bankalara kullandırıldı. Kasım'dan bu yana böyle bir döviz alım satım işlemini gerçekleştirmedik” dedi ve ekledi: “Yöntemi eleştirebilirsiniz.”
Başdanışmanlar nerede olduğunu söyledi?
Bir süre sonra görüldü ki Şubat ayından itibaren 128 milyara ne olduğu konusunda sürekli konuşan ama birbiriyle çelişen bir iktidar var karşımızda. Örneğin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut “Böyle bir satış olmadı.” derken, bir diğer Başdanışman Cemil Ertem ise "128 milyar doların var olması gibi bir şey söz konusu değil. Esasında, bu çok kötü niyetli bir kara propaganda. 128 milyar dolar hesabını nasıl yaptıklarını bilmiyorum ve bu hesaba ulaşamıyorum. Merkez Bankamız pandemi döneminde piyasaya müdahale yapmıştır. Merkez Bankası rezervlerinin bu şekilde tartışılmasını doğru bulmuyorum" dedi.
“128 milyar kasada”
Bir başka AKP’li Hamza Dağ “128 milyar dolar kasada. Yani havaya mı uçtu? Gerçekten anlamakta zorlanıyor insan. 128 milyar doları havaya uçursanız nerede saklarsınız? Böyle bir soru olabilir mi?” diye soruyu soranları suçlarken, partidaşlarının verdiği yanıtları bilmezden geldi.
Bu sırada AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal da devreye girdi ve hiç ilgisi olmayan bir şekilde “Biz bize yeteriz” kampanyasında halktan toplanan paraların da dahil edildiği pandemiyle alakalı giderleri içeren tabloları paylaştı ve şunları yazabildi: "Her zaman 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' şiarıyla hareket ettik, etmeye de devam edeceğiz." Konunun 128 milyar dolarla hiç alakası olmaması nedeniyle 128 milyar dolarlı bölümü attığı twitlerden silen Ünal konudan ne kadar uzak olduğunu ve sahiden de 128 milya doların başına bir şeyler gelmiş olduğunu kanıtlamış oldu.
“Ya oradadır ya burada”
Erdoğan’ın açıklamaları ise kafaları daha da karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramadı. Şubat ayında AKP İzmir Kongresi’nde, "Şu anda 95 milyar dolar döviz rezervimiz var" dedi. İki gün sonra ise "Salgın bahanesiyle yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere, elimizdeki tüm araçları kullanarak fırsat vermedik. Kılıçdaroğlu'nun sürekli sorduğu dövizlerin önemli bir bölümü işte bu mücadelede kullanılmıştır" açıklamasını yaptı.
CHP’ye laf yetiştirme telaşıyla rezervler 'dolu' demişken, hemen arkasından 'rezervler boş demiş' oldu. İki ay sonra ise “(…) 30 milyar dolar cari açığın finansmanı için kullanılmıştır (…) Yabancı sermaye çıkışı için kullanılan rakam 31 milyar doları bulmuştur (…) eel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak için talep ettiği kaynak da 50 milyar dolara ulaşmıştır. Vatandaşlarımız da 54 milyar dolar karşılığı döviz ve altın alarak tasarruf tercihlerinde değişikliğe gitmiştir. Gördüğünüz gibi, sadece 4 kalemde 165 milyar dolarlık bir rakam ortaya çıktı” diyerek 128 milyar dolarlık kaybın gerçekte 165 milyar dolar olduğunu itiraf etti.
Ama 128 milyar dolara ne olduğu sorusuna verilen yanıtlar bu kadarla da kalmadı.
“128 yok ama 100 var”
Erdoğan, Mart ayının başında "Tutturmuşlar şu kadar para nerede? Bu para Merkez Bankası'nda. Kaybolan bir şey yok. Kayıp varsa bunlar sizdedir…” diye konuştu. Bu çok ilginçti, nihayet iktidarın 128 milyar doları ne yaptığı sorusu, sorumluluğun iktidar tarafından muhalefet yıkılmasıyla son buluyordu!
Bu sırada başka bir gelişme oldu. AKP, CHP hakkında ‘Yalan üretim merkezi başlıklı’ bir video hazırlayarak 128 milyar dolar tartışmasına sözüm ona yanıt vermeye çalıştı. Ama bu video kelimenin tam anlamıyla ters tepti. Video o kadar kötüydü ki - defalarca 128 milyar dolar nerede sorusunun sordurulması - muhalefetin ve halkın bütün sorgulamalarını haklı çıkartıyordu. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Tanıtım-Medya Başkanı Hamza Dağ, “maksat hasıl oldu” diyerek ertesi gün videoyu kaldırdıklarını duyurdu.
128 milyar doların nerede olduğu sorusunun bir kampanya halini almasından bunalan AKP liderliğinin bu kampanyaya yanıt vermek için ürettiği animasyon video, bir gün içinde paraların nerede olduğunu soranların elini güçlendirdiği için AKP tarafından silinmiş oldu.
Haziran ayında ise Erdoğan "Merkez Bankası rezervlerimiz 100 milyar dolar seviyesine ulaştı" şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamanın gerçekle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını ise TCMB’nin kendi verileri ortaya seriyordu.
Parti devlet gibi davranınca
Ekonomist Mahfi Eğilmez, "28 Mayıs 2021 itibarıyla TCMB'nin brüt rezervleri 93,7 milyar dolar, net rezervleri 13,6 milyar dolar, swap hariç net rezervleri eksi 56 milyar dolardır" diye yazdı.
Ekonomist Uğur Gürses, “128 milyar dolara ne oldu?” başlıklı yazısında şunları anlatıyordu: “Mart 2019’da başlayan satışlar, İstanbul’daki seçimin yenilendiği Haziran 2019 sonuna kadar 22 milyar doları bulmuştu. Buna ek olarak, kamu bankalarının da kendi bilançolarında, kendi döviz varlıklarını yaklaşık 3 milyar dolar erittikleri gözleniyor. Böylece 2019 yerel seçim sürecinde siyasi direktifle kamunun 25 milyar dolar döviz rezervi erittiği kayda giriyor. Bu durum, Türkiye tarihinde bir ilktir. Zorluklarla biriktirilen döviz rezervlerinin kayda değer bir bölümü iç siyasi hedefler için satılmıştı. 2019 Kasım’ında satılan dövizlerin bir kısmı yerine kondu. Böylece satılan kısım 12 milyar dolara geriledi. Kamu bankaları cephesinde de 3 milyar dolarlık açık kapatılmışken, Aralık 2019’da yeniden 4 milyar dolar satılıyordu.”
Kısacası bir parti, seçim kampanyası sırasında ekonominin toparladığı mesajını vermek için arka kapı yöntemiyle Merkez Bankası rezervlerini Hazine’nin kullanımına açıyor. Üstelik bu 2017 yılında imzalanan gizli bir protokolle yapılıyor . Böyle bir uygulamanın bir başka örneği yok.
Burada önemli soru şu: Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak döneminde doları sabit tutmak için Merkez Bankası'nın 128 milyar veya daha fazla miktarda doları kime, ne zaman, kaç lira üzerinden satıldı, alınan TL’ler ne yapıldı? Bu sorular hala cevaplanmış değil. AKP yöneticilerinin açıklamalarında bu soruların cevapları yok. Bildiğimiz tek şey, AKP liderliği skandal bir ekonomi kararıyla "kara gün parası" denilen Merkez Bankası rezervlerini eksi 56 milyar dolara düşürmüştür.