Peker videolarının yarattığı krizin başından beri, en çok merak edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne diyeceğiydi. Çünkü yaşanan sıradan bir kriz değildi ve giderek kabine içi bir krize dönüşmekteydi.
Hem bu krizin yapısı hem de Erdoğan’ın konuşmasının sahip olduğu içerik, bir kez daha AKP’nin büyük bir anlatısı, davası, hikayesi kalmadığını gösteriyor.
Geminin batmakta olduğunu fark edenler, siyasetle değil talanla ilgilenmeye başlamış. Şimdi, "götürenler" birbirlerinin ayağına basıyor.
Önümüzdeki dönemde buna benzeyen, toplumsal ve siyasal yaşamımızı sarsacak kötü kokulara hazırlıklı olmak lazım. Daha derin krizler, AKP’lilerin kendi iç anlaşmazlıkları nedeniyle yaşanabilir.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra kurulan, AKP’nin ulusalcıların bir kanadı, MHP ve devletle ittifak iktidarı, Peker’in itiraflarıyla ayrıntıları kamuoyunun üzerine boca edilen gelişmelere gebeydi zaten. Öyle bir yapıdan başka bir şey çıkması mümkün değildi.
Tayyip Erdoğan mecliste yaptığı konuşmada, öncelikle motivasyon artırmayı amaçladı. Son krizin AKP kadroları, devletin bazı kadroları, iktidar ittifakının kadroları üzerinde yarattığı yıkıcı politik havayı dağıtmaya çalıştı. Kolay değil, daha iki sene önce sizin partiniz için, mevcut iktidar ittifakı için mitingler yapan birisi, Mumcu cinayetinden, Kıbrıs’ta işlenen cinayetlere ve uyuşturucu işlerine kadar sayısız olayı gündeme getiriyor. Bunun iktidar ittifakı içinde moral çöküntü yaratmaması imkansızdı.
Bu kriz yaşanırken en ilginç olaylardan birisi Tayyip Erdoğan’ın bütünlüklü bir açıklama yapmamış olmasıydı.
Erdoğan, bir ay sonra yaptığı konuşmayla Peker’in iddialarını toptan reddetti.
Konuşmasının bir başka önemli yanı ise, Süleyman Soylu’ya kesin bir dille sahip çıkması.
Politik olarak önemli bir nokta ise, gelişmelerin darbecilerin kargaşa çıkartma arzusunun ürünü olduğunu söylemesiydi. Amiraller bildirisinden Meral Akşener’in Rize’de saldırıya uğramasına kadar olayları arka arkaya dizerek, toplum mühendislerinin yeniden devrede olduğunu söyledi. Erdoğan’a göre bu mühendisler, aynı zamanda uluslararası bir bağlantıya da sahip . Bu iddialar, önümüzdeki dönemde, Peker’in videoalarında yer alan, birileri için yeni ama bir çoğumuz için oldukça eski bilgileri kullanan, bunun siyaset-mafya ilişkilerinin teşhiri için ele alacaklara verilen bir gözdağı olarak görülmelidir.
Fakat Erdoğan’ın konuşmasındaki, siyasal faaliyet, demokratik parti faaliyetleri açısından en tehlikeli bölüm, Rize’de Meral Akşener’e yönelik saldırıyı meşrulaştırması, hatta desteklemesiydi. Artık, iktidar ittifakının açığa çıkan tüm kirli ilişkilerin üzerini “Bunlar kargaşa çıkartmak isteyen toplum mühendislerinin, terör örgütlerinin girişimidir” teziyle püskürtmeye çalışmasının ilk örneği oldu Akşener’in Rize gezisi.
Çarpıcı olan, kurulan rejimin halktan kopukluğu, siyasilerin toplumun derinlerindeki gerginlikleri kavramakta yetersizliği, AKP grubunda Erdoğan'ın konuşması ve gösterilen garip videoların krizin üzerini örteceğini düşünmeleri. Rejimin en tepelerindeki birkaç on bin kişi, gelişmeleri Erdoğan’ın konuşmasında olduğu gibi ele alabilir. Ama, gelişmelere halkın bakışının, bu ele alışla hiçbir ilgisi yok.
Bu, her halükârda AKP’nin ve içinde bulunduğu krizin derinleşerek süreceğini gösterir. Bu kriz, Sedat Peker gibi başkalarının da öne çıkmasına yol açacaktır. Başkanlık sistemi mantıksal sonucuna giderken, Erdoğan ne diyeceğini bilemeden bir aya yakın bekledi ve en sonunda mecburen (Perinçek, Bahçeli gibi isimlerden günler, hatta haftalar sonra), kendi kemikleşmiş seçmen kitlesini sağlamlaştırmak, bu ağır siyasal krizden en az hasarla çıkmak için bugünkü konuşmayı yaptı.
Fakat bu krizin ağırlığı, Erdoğan’ın krize yaklaşımıyla hafifletilemez. Bu yaklaşım, krizi derinleştirecek, toplumdaki gerilimi tırmandıracak bir içeriğe sahip. Tüm sorunların sorumluluğu, CHP ve geri kalan muhalefet partilerinin üzerine yıkılmaya çalışılırken, kadın bir siyasetçiye söylenmemesi gerekenler şeyler söylenirken, emin olmalılar ki herkesin aklından, aynı şey geçiyor: Peker’in konuştuğu mitingler CHP ya da başka muhalefet partilerinin değil, iktidar ittifakının mitingleriydi.