Son günlerin güncel tartışması, Merkez Bankası kasasından 2019-2020 yıllarında 128 milyar dolar veya daha fazla dövizin satılması. Bu satışların kimlere, hangi döviz kuru üzerinden yapıldığı konunun en önemli noktaları.
AKP temsilcisi Nurettin Canikli’nin dün yaptığı açıklamaya göre, 128 milyar doların 36 milyar doları altın, 75 milyar doları döviz olarak vatandaşta. 43 milyar doları ithalat için harcandı, 12 milyar dolarını ise yabancılar aldı ve yurt dışına çıkardı. Toplandığında 166 milyar doları bulan bu hesaba göre, 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervi bu harcamaların bir kısmı için kullanıldı. Canikli, döviz satılan kişilerin kimlik kayıtlarının ve dövizi kaçtan satın aldıkları bilgisinin devlette olduğunu söyledi, ama bunlarla ilgili bir açıklama yapmadı.
128 milyar dolar son 2 yılda Merkez Bankası’nın döviz rezervlerindeki eksilmenin toplamı olarak ifade ediliyor. Aslında rakam belki de daha farklı, ama bu sayı simgesel olarak yerleşti.
İlk olarak 2019 yılının Mart ayında yerel seçimler öncesinde “döviz kurları artmıyor” görüntüsü vermek için Merkez Bankası’nın döviz rezervleri “arka kapı” yöntemleriyle kamu bankalarına aktarıldı, oradan da piyasaya örtülü biçimde satıldı. Daha öncesindeki örneğin Rahip Brunson krizinde böyle bir yöntem uygulanmamıştı. 2019 yılında yapılan satışlar 25 milyar doları buldu. Pandeminin başladığı 2020 yılında ise yaklaşık 90 milyar dolar daha satıldı. İhracattan gelen 25 milyar dolar civarında bir dövizin de Merkez Bankası tarafından satıldığı tablolar incelendiğinde anlaşılıyor. Bütün bu rakamları, ekonomistler Merkez Bankası bilançolarından çıkarabiliyorlar.
Burada önemli soru şu: Maliye Bakanı Berat Albayrak döneminde doları sabit tutmak için Merkez Bankasının 128 milyar veya daha fazla miktarda doları kime, ne zaman, kaç lira üzerinden satıldı, alınan TL’ler ne yapıldı. Bu sorular hala cevaplanmış değil. Nurettin Canikli’nin açıklamasında da bu soruların cevapları yok.
Hükümet yanıt vermek yerine soruyu yasaklıyor. Polis her gün “128 milyar dolar nerede” pankartlarını topluyor. Savcılar pankartları asanlar hakkında soruşturma açıyor. Oysa sorulan sorunun hakaret içeren bir tarafı yok. Merkez Bankası veya Maliye Bakanlığı yöneticilerinin kolayca, kayıtları göstererek cevaplayabilecekleri bir soru. Çünkü Merkez Bankasının tüm işlemleri Canikli’nin de dediği gibi kayıt altına alınıyor.
Hükümet, halkın vergileri ile biriken Merkez Bankası parasının ne olduğu sorularını yanıtlamalı. Onun yerine soruları yasaklamaya çalışıyor. Soruların duyulmamasını sağlamaya çalışıyor. Bunun çözüm olduğunu sanıyor ve yanılıyor. Çünkü bu sorular yasaklandıkça yayılıyor.