Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin Dışişleri Bakanı ile görüşmesinde “çak işareti” ile poz verdi. Normal dışı mutluluk işareti içeren bu pozun arkasında, Kanal İstanbul yapım ve finansman işinin Çin’e devredilmesi olabilir. Görüşmeden iki gün sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kanal İstanbul imar planını onayladığını açıkladı.
Kanal İstanbul gibi 200 milyar dolarlık bir projede Çin’in finansman desteği önem kazanıyor. Çin’in, bütün bunların karşılığında ne isteyeceği ve ne alacağı önemli bir soru. Kanal’ın işletmesini alabileceği gibi, kanal çevresindeki arazilerin de belirli süreler için Çin’e devredilmesi söz konusu olabilir.
Çin, "Kuşak ve Yol" projesi çerçevesinde dünyada pek çok ülkede yatırımlar yapıyor, toplamda 21 trilyon doları bulacağı söylenen yatırımlar, Çin’in emperyalist yayılmacılığının önemli bir aracı haline geldi. Çin bu yolla Sri Lanka, Pakistan ve Cibuti’de şimdiden pek çok limanın, yolun veya toprak parçasının kontrolünü ele geçirmiş durumda.
Türkiye ve Çin arasında yapılan görüşmelerde Doğu Türkistan bölgesindeki soykırıma varan uygulamalar ise elbette hiç gündeme getirilmedi. Hatta Doğu Türkistan Meclisinin sürgündeki Başkanı, Çin Başbakanının ziyareti sırasında, Kayseri’de ev hapsinde tutuldu.
Çin’in soykırıma varan uygulamalara Türkiye'den ses çıkmaması, AK Parti'nin ve Erdoğan'ın şimdiye kadar savunduğu pek çok ilkenin ayaklara altına alınması demektir.
Uygurlara yönelik Çin devletinin uyguladığı soykırım konusunda, dünyada pek çok ülke kınama açıklamaları yaparken Türkiye'nin sessiz kalması, Uygurların can güvenliğini bile savunmaması, AKP-MHP ittifakının samimiyetsizliğinin, insan haklarını umursamazlıklarının en bariz örneğidir.
Çin'den İran'a petrol karşılığı 400 milyar dolarlık yatırım anlaşması
İran ve Çin arasında, "Kuşak ve Yol" projesi çerçevesinde 25 yıllık iş birliği anlaşması imzalandı.
Medyaya yansıyan haberlere göre Çin, gelecek 25 yıl içinde bankacılık, telekomünikasyon, limanlar, demiryolları, sağlık hizmetleri ve bilgi teknolojisi de dahil olmak üzere onlarca alanda İran'a 400 milyar dolarlık yatırım yapacak. Buna karşın İran'dan düzenli ve büyük ölçüde indirimli olarak İran petrolü alacak. Anlaşma ortak eğitim ve tatbikatlar, ortak araştırma ve silah geliştirme ile istihbarat paylaşımı da dahil olmak üzere askeri işbirliğinin derinleştirilmesini de öngörüyor.
Müzakerelerin şeffaflıktan yoksun olduğunu belirten bazı İranlı siyasetçiler anlaşmayı, Çin'in Sri Lanka gibi ülkelerle yaptığı tek taraflı anlaşmalara benzetiyor ve İran'ın kaynaklarının satıldığını söylüyorlar.
Çin’in Türkiye ve İran ile yakın ilişkiye girmesi, bölgede emperyalistler arası çıkar çatışmalarının daha da artması, bölgedeki sorunlara yeni bir tanesinin eklenmesinden başka bir şey olmayacak. Dünya çapında sürmekte olan ABD-Çin kutuplaşmasını yakında bölgemizde de hissetmeye başlayacağız.