Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), HDP'ye kapatma davası açılması ve milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesi üzerine mücadele çağrısı yaptı.
Bugün TBMM Genel Kurulu’nda HDP milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliği sosyal medyada yaptığı bir paylaşım nedeniyle düşürüldü ve hemen ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açtı.
Hükümet son haftalarda üzerimize adeta “reform” yağdırıyor. Şubat ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “sivil bir anayasa” çağrısı yapmış, üzerinden bir ay geçmeden de İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklamıştı. MHP ve BBP’nin ortağı olduğu Cumhur İttifakı’nın ülkeyi yönettiği, iktidarın giderek tek bir kişinin etrafında merkezileştiği bir ortamda reformların demokrasiden ve insan haklarından yana bir sonuç ortaya çıkaracağını beklemek mümkün değil.
Yaşananlarda iktidarın en yakın ortağı MHP’nin özel bir rolü var. Mevcudiyeti ırkçılığa dayanan bu partinin temel hedefi demokrasinin en küçük kırıntısını bile yok etmek. O yüzden hukukun azıcık işlediği durumlarda bile mahkemelere kararları tanımama çağrısı yapıyor, yerli-milli koroya katılmayan her kurumu açıkça tehdit ediyor, Kürt halkının iradesi olan HDP’yi yok etmeye çalışıyor, kadınları ve LGBTİ+’ları her fırsatta hedef haline getiriyor. “Türk tipi başkanlığı” ve tek adam iktidarını kurumsallaştırmaya çalışan AKP-MHP bir mecburlar ittifakı oluşturdular ve iktidar ittifakının yıkıcı politikalarının bedelini tüm toplum ödüyor.
Hükümet partisi AKP için her şey bir seçim yatırımı. Seçimde kendisine engel olabileceğini düşündüğü her demokratik kurumu yok etmeye, ortadan kaldırmaya kararlı. Sivil toplum örgütlerinden siyasi partilere kadar her alanı kontrol altına almaya çalışıyor, belediyelere kayyumlar atıyor, binlerce insanı cezaevlerinde tutuyor. Boğaziçi ve 8 Mart eylemlerinde de gördüğümüz gibi kendisine karşı çıkan her sesi gözaltı ve tutuklamalarla bastırmaya çalışıyor.
AKP-MHP ittifakının uygulamaları vesayet dönemi uygulamalarından farksızdır, hükümetin sık sık kullandığı “sivil” sözcüğü bir paravandan ibarettir. Parti kapatmalar ve kayyum atamaları milyonlarca insanın, en başta da Kürt halkının iradesinin yok sayılmasıdır. Bugüne kadar Kürtlerin tüm partileri kapatılmış ancak Kürt halkının sesi her zaman daha güçlü bir şekilde çıkmıştır. Bugün parti kapatmadan medet umanların karşılaşacağı sonuç da farklı değil.
Öte yandan tüm bu uygulamalar bu mecburlar ittifakının kırılganlığını gösteriyor. Giderek artan yoksulluk, pandemi sürecinin keyfi bir biçimde yönetilmesi, işçiler çalışmaya mahkûm edilirken yapılan “evde kal” çağrıları, her tür gösteri yasaklanırken yapılan “lebalep” kongreler, her tür özgürlüğün bastırılma çabası toplumun büyük bir bölümünde bir öfke birikmesine sebep oluyor.
Ömer Faruk Gergerlioğlu, sayısız mücadeleden tanıdığımız bir insan hakları aktivisti; HDP ise 6 milyon insanın iradesidir. Kayyumlar ve parti kapatmalarla insanların oy verme hakkı ve demokratik iradesi yok sayılamaz. Demokrasinin en temel koşulu Kürt halkıyla, onun demokratik örgütleriyle diyalog sürecini devreye sokmaktır.
Barış ve demokrasiden yana olan herkesi HDP’nin kapatılmasına karşı mücadele etmeye çağırıyoruz.
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi