Doktor Fatma Örgel yazdı.
Mülteciler için pandeminin en zor dönemi, Türkiye’nin AB ile anlaşmazlığı nedeniyle mültecilerin geçişi için Türkiye-Yunanistan sınırını açma kararı ve üzerine Covid pandemisinin başladığı 2020 yılı Şubat-Mart ayları oldu. Türkiye’de ve dünyada büyük basın-yayın, sosyal medya Covid pandemisine odaklanmış durumda iken, sınırda, soğuk hava şartlarında çok zor günler, haftalar geçirdiler. Sınırı geçebilenler Yunanistan tarafında şiddete, soygunlara maruz kaldılar. Sınırın bu tarafında da çok küçük yardım grupları dışında bir destek göremediler. Sağlık sistemi içinde biz de tamamen pandemiye odaklanmış, yoğun hazırlık içindeydik.
Kendi çalıştığım Suriyeli göçmenlerin yoğun olduğu bölgede benim gözlemlerim şöyle: Pandeminin ilk döneminde onlar da ciddi bir korku ve endişe ile evlerine kapandılar. Sağlık merkezlerinden uzak kalmaya çalıştılar. Türkiye vatandaşlarına göre daha koruyucu daha tedbirli davranış modelleri sergilediler. Relief International’ın beş şehirde yaptırdığı bir araştırmaya göre, Suriyeli sığınmacıların pandeminin ilk döneminde sağlık hizmetlerini kullanım oranları yüzde 87’den yüzde 25’e düşmüş. O yüzden Covid pozitif olan Suriyeli hasta sayımız oldukça az oldu.
Türkiye genelinde veya bölgesel olarak mültecilere dair Covid istatistikleri maalesef yok. Büyükşehirlerde yüksek ev kiraları nedeniyle birkaç aile, kalabalık nüfus olarak evleri paylaşıyorlar. Genellikle bodrum ve havalandırması iyi olmayan şartlardaki yaşamlarından dolayı Covid enfeksiyonundan korunmaları oldukça zor.
Önceden varolan ekonomik sıkıntılarına pandemi faktörünün de eklenmesiyle birlikte göçmenlerin yaşadığı ekonomik krizi arttı. Yoksulluk nedeniyle temel besinleri alımlarının yeterli ve sağlıklı düzeyde olmadığını düşünürsek, enfeksiyonlara karşı direnç sistemlerinin de çok iyi olmadığını söyleyebiliriz.
İlk dönemde sağlık merkezimizin duvarlarına Covid ile ilgili Arapça bilgilendirme broşürleri astık, gelen hastalarımıza koruyucu ekipman kullanımları konusunda sözel bilgilendirmelerde bulunduk. Yine aktif gönüllüsü olduğum AID (Uluslararası Doktorlar Birliği) Covid ile ilgili bilgilendirme videoları hazırlayıp sosyal medyada paylaştı. Suriyeli sığınmacıların sağlıkla ilgili bilgiye erişim konusunda hala ciddi sorunları var, özellikle dil bariyeri açısından. Ancak kendi aralarında sosyal medya üzerinden çok iyi bir paylaşım ağları var. Yani bir Arapça bilgilendirme broşürü ya da videosuyla bu alana ulaşabilirseniz, epey geniş bir kesime ulaşmış oluyorsunuz.
Mülteci Destek Merkezi'nin (Mudem) bir araştırmasına göre sığınmacıların yüzde 52’sinin pandeminin başlangıcında, sağlık hizmetlerindeki pandemi ile ilgili işleyişten bilgisi olmamış.
Türkiye’de 3,6 milyon Suriyeli sığınmacı, 1 milyona yakın da diğer ülkelerden olan göçmenler bulunuyor. Suriyeli göçmenlerin büyük kısmı geçici koruma statüsünde oldukları için sağlık hizmetlerinden, Covid ile ilgili tanı ve tedavilerden yararlanabildiler. Ancak “geçici koruma statüsü” olmayan Afgan, Iraklı, Somalili göçmenler için durum hep kötüydü, pandemi döneminde maalesef daha da kötü oldu.
Mültecilerin sağlık hizmetlerine bilgi eksikliği ve dil bariyeri yüzünden zor olan erişimleri, pandemi nedeniyle daha da katlandı. Randevu almakta zorlanıyorlar.
Özellikle artık 8-10 yıldır Türkiye’de yaşayanlar, çocukları olanlar için vatandaşlık olmalıdır. Yeni gelenler, geçici göç yolu olarak görenler, gerek Suriyeliler gerekse diğer göçmenler için de temel insani haklarından, sağlık hizmetlerinden yararlanacak şekilde bir statü düzenlenmelidir. Mültecilik statüsü için Cenevre Sözleşmesine eklenen coğrafi çekincenin kaldırılması gerekiyor.