26 yıl önce Gazi Mahallesi'nde başlayan silahlı saldırılar, yakın tarihin en büyük katliamlarından birinin başlangıcıydı.
12-15 Mart 1995 tarihleri arasında İstanbul'da Alevilerin gittiği kahvehanelerin taranması ile başlayan olaylarda 22 kişi hayatını kaybetmiş, 653 kişi yaralanmıştı.
Her yıl olduğu gibi katliamın 26. yıldönümünde Gazi Mahallesi'nde anma yapıldı. Gazi Cemevi’nden çıkan kitle yürüyüşe geçti. "Gazi'den Ümraniye'ye adalet istiyoruz” pankartı taşıyan kitle, katliamda yaşamını yitirenlerin isimlerini söyleyerek 'Yaşıyor” sloganı attı. Anma, polis ablukası altında gerçekleşti.
Ne olmuştu?
12 Mart 1995: Gazi Mahallesi'nde Öntaş, Yavuz ve Dostlar kahvehaneleri ile Sarıoğlu Pastanesi silahla tarandı. 76 yaşındaki Halil Kaya yaşamını yitirdi. 5'i ağır 25 kişinin yaralandığı saldırıyı düzenleyen katiller, bindikleri taksinin şoförünü de öldürdü. Saldırıyı protesto eden yurttaşların üzerine polis ateş açtı. Mehmet Gündüz, polis kurşunuyla hayatını kaybetti.
13 Mart: Cenaze töreni için cemevi önünde toplanan binlerce kişiye silahlarla ateş açıldı. 12 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı. İstanbul Valiliği Gazi, Zübeyde Hanım ile Esentepe mahallelerinde sokağa çıkma yasağı ilan etti.
14 Mart: Protestolar İstanbul'un geneline ve Ankara gibi illere yayıldı. Sokağa çıkma yasağına rağmen halkın sokaktan ayrılmaması üzerine askeri birlikler Gazi Mahallesi'ne sevk edildi. Ankara Kızılay Meydanı'ndan yapılan katliam protestosuna polislerin şiddetle yanıt vermesi sonucu en az 36 gösterici yaralandı.
15 Mart: Protestolar Ümraniye'ye sıçradı. 1 Mayıs mahallesindeki gösterilere polisin ateş açması sonucu 5 kişi yaşamını yitirdi. Burada da sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
16 Mart: Dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, sokağa çıkma yasaklarının sona erdiğini duyurdu. Gazi Mahallesi'nde 17 kişi, Ümraniye'de 5 kişi, toplamda 22 kişi "faili meçhul" kurşunlar ya da polisin ateş açması sonucu hayatını kaybetmişti.
21 Mart: Gazi Mahallesi'nde katliamı protesto eden göstericilerden biri olan Hasan Ocak kaybedildi. Ailesi ve kamuoyunun ısrarlı mücadelesiyle cansız bedeni bulundu.
Dönemin siyasi aktörleri
İstanbul'da Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere yapılan silahlı saldırıların failleri hiçbir zaman tam olarak ortaya çıkmadı.
Dönemin yöneticileri 3 gün boyunca kan ve vahşete seyirci kalıp, baskı ve şiddeti körüklediler. İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Başbakan Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel; devletin sağduyulu davrandığını iddia ederek, katledilenleri suçladılar.
Katliam sonrası açılan davada sadece 20 polis yargılandı. Dava, iki polisin 4 yıl 32 ay hapis cezası almasıyla sonuçlandı. Kahveleri tarayıp, göstericilerin üzerine ateş açarak olayları başlatanlar yakalanmadı ve yargılanmadı.