Antikapitalist LGBTİ+lar: “Sokakların ve kampüslerin gücü birleştiricidir”

07.02.2021 - 12:23
Haberi paylaş

Antikapitalist LGBTİ+lar, Boğaziçi'nde öğrencilerin hedef gösterilmesine tepki gösteren bir açıklama yayımladı:

"Boğaziçi Üniversitesi’nde 2021 yılının Ocak ayında, Melih Bulu’nun üniversiteye kayyum rektör olarak atanmasından sonra başlayan öğrenci hareketi kısa sürede diğer üniversitelere de yayıldı. Hâlihazırda kendi üniversitelerine de rektör atanmış, birbirinden farklı arka plana sahip öğrenciler, AKP-MHP hükümetinin bu vurdumduymaz tavrına karşı bir araya geldi. Şubat ayının başında 159 öğrencinin gözaltına alınması büyük tepkiye yol açtı. Binlerce kişi sokağa döküldü ve akşam dokuzda pencereden tencere tava çalan çok sayıda insan öğrencilere destek verdi. Dayanışma sayesinde uzun bir gecenin ardından gözaltındaki öğrenciler serbest bırakıldı.

Tüm bu süreçte hükümetin öğrencilerin demokratik hareketine karşı kullandığı argümanlar yine kimseyi şaşırtmadı: Öğrenciler, Gezi’de de kullanılmış olan klişeleşmiş bir listede yer alan örgütlere üye olmakla, kısacası terörist olmakla suçlandılar. Hükümetin kullandığı bir başka bahaneyse “yerlere serilen Kâbe resmi” oldu; iddialara göre Kâbe kasti olarak aşağılanmış, onunla dalga geçilmişti. Böylece gözler, biz LGBTİ+’ların çok alışkın olduğu üzere, yine LGBTİ+’lara çevrildi. Bu sözde hakaretin sorumlusu olduğu iddia edilen iki LGBTİ+ öğrenci tutuklandı. BÜLGBTİ+ gibi biz LGBTİ+’lar için çok önemli olan öğrenci kulübü kapatıldı. Kapatılma kararı bizzat Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun tarafından duyuruldu, kayyum Melih Bulu ise kapının kilidini değiştirdiğine ve anahtarı sakladığına dair skandal bir paylaşımda bulundu.

Kendine muhalefet sıfatını yakıştıran partilerden biri olan CHP de konuya ilişkin bir açıklama yaptı. Tabii yapmaz olaydı çok daha iyiydi; çünkü CHP sözcüsü Faik Öztrak suçlama konusu olan görseli “insanlığın mukaddes değerlerine yönelik bir saldırı” olarak nitelendirdi ve sorumluların ortaya çıkarılması talebinde bulunarak hükümetin gölgesinde kendine yer edindi. Saadet Partisi’nin gençlik kolu AGD de direnişe karşı bir nefret eylemi örgütledi. Hükümete karşı muhalefet olduğunu iddia eden cenahtan bizlere karşı böyle nefret söylemlerinde bulunulması, bunlarla “demokratik blok” gibi oluşumlarda bir araya gelmenin imkânsızlığını hatırlattı.

Biz LGBTİ+’lar sokakta, okulda, iş yerinde, pazarda, her yerdeyiz. Konunun dönüp dolaşıp bize gelmesinden; nefret söylemlerine hedef olmaktan sıkıldık. Arkadaşlarımızın yakılarak sokakta öldürülmesinden, hak ve özgürlüklerimizi kullanamamaktan, nefret kampanyalarının hedefi ve fobik cinayetlerin kurbanı olmaktan bıktık. Muhalefetin de bizlere uygulanan bu madiliklere, baskılara karşı çıkmak yerine destek çıkması bize bir kere daha onlardan medet ummamak gerektiğini hatırlattı. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencilerin direnişi, LGBTİ+ öğrencilerin ve Müslüman öğrencilerin bir arada hareket edebildiğini gösterdi. Demek ki onların nefretine karşı birlik olunabiliyormuş.

Biz Antikapitalist LGBTİ+’lar seçim ittifaklarına değil, sokakların ve kampüslerin birleştirici gücüne inanıyoruz. Biz göçmenlerle dayanışan, doğanın tahrip edilmesine karşı çıkan, cinsiyetçilikle mücadele eden, sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz, homofobi ve transfobininmevcut olmadığı bir dünya tahayyül eden ve bütün bunlar için mücadele etmek isteyenlerle yan yana gelmek istiyoruz. Biz hemen şimdi özgürlük istiyoruz!

LGBTİ+ hakları insan haklarıdır!

Antikapitalist LGBTİ+lar"

Bültene kayıt ol