DİSK-AR’ın Türkiye’nin salgınla mücadeleye ne kadar kaynak aktardığını gösteren araştırması sendikaların salgının başından beri yükselttikleri taleplerin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Aylar önce, pandeminin başlangıç günlerinde herkes iktidardan bir açıklama bekliyordu. İktidar cephesinde ise hayat olağan akışı içinde seyrediyormuş gibi bir tutum hakimdi. Hatta, gazeteci Şirin Payzın 26 Şubat’ta şöyle bir tweet atmıştı: “İst. Havaalanı’nda Corona salgınına dair hiç bir önlem yok. İtalya’dan geliyorum. Salgında 3. ülke. Ne kontrol yapıldı ne görevliler maskeli. Ekranda saçma sapan konuşanları dinleyip kelle paça yiyoruz bize bişey olmaz mı diyor yönetenler?”
Peki kim haklı çıktı Fahrettin bey?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtı ise şuydu: “Şirin Hanım, termal kamera taramasından geçişinizi gösteren görüntüleri izin verirseniz buradan paylaşabilirim. Sizi iyi görünce zahmet vermedik :)”
O günden bugüne salgın hepimizin hayatının üzerinden silindir gibi geçti. Sorunun büyüklüğünü espriler yaparak geçiştirmeye çalışan bakanlar, siyasi iktidar temsilcileri değil hızla tedbirler alınmasını isteyenlerin haklı olduğu görüldü.
Rıfat’ın neşesi
Bir süre sonra, salgının Türkiye’de büyük bir hasar yarattığının gizlenemez hale gelmesiyle, iktidar bir toplantı yaptı ve toplantı sonuçlarının açıklandığı basın toplantısına Erdoğan, “Meşen yerinde” diyerek Rıfat Hisarcıklıoğlu’na espri yaparak başladı.Hisarcıklıoğlu hepimizin bildiği gibi TOBB başkanı, odalar ve borsalar birliğinin başkanı. Bu adamın neşesinin yerinde olmasının tek bir yolu olduğunu biliyoruz: iktidarın aldığı kararlar patronları, sermayeyi koruyor ve işçilere zırnık koklatılmıyorsa Rıfat’ın neşesi yerine geliyor.
İşte DİSK-AR’ın en son yaptığı araştırma Covid-19 günlerinde neden patronların neşesinin yerinde olduğunu belgelemiş.
Salgınla mücadeleye kaynak aktarılmamış!
DİSK-AR raporu durumu şöyle özetliyor:
⦁ Türkiye, Covid-19 ile mücadeleye dünyada en az nakit desteği ayıran iki ülkeden biri!
⦁ Türkiye, Covid-19 ile mücadeleye (sağlık harcamaları dahil) milli gelirinin sadece yüzde 1,1’i düzeyinde nakit desteği ayırıyor!
⦁ Türkiye’nin dünyada yapılan toplam nakit harcama ve destekler içindeki payı binde bir!
⦁ Toplam ekonomik destekler içinde vatandaşa dönük harcama ve desteklerin en düşük olduğu ülke Türkiye
⦁ Covid-19 harcamalarında zengin ve yoksul ülkeler arasında devasa eşitsizlik var!
Raporun altını çizdiği noktalardan biri şu: Covid-19 döneminde nakit harcamaların ve gelir desteklerinin GSYH içindeki payı, salgına dönük nakit harcamaların ve vatandaşlara yönelik nakit gelir desteklerinin milli gelirin ne kadarını oluşturduğunu göstermektedir. Ocak 2021 itibariyle doğrudan gelir artırmaya dönük nakdi mali destekler küresel olarak toplam 7,9 trilyon ABD doları ve gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 7,4’ü olarak hesaplanmaktadır.
Yoksullara kaynak yok, tüm kaynaklar patronlara aktarılmış!
Raporun gösterdiği bir gerçek de şu: Zengin ülkeler vatandaşlarına gayri safi yurt içi hasılalarının yüzde 12,7’si düzeyinde nakit harcama ve gelir desteğinde bulunurken, orta gelirli ülkelerde bu oran yüzde 3,6, yoksul ülkelerde yüzde 1,6’dir. Türkiye’de ise yüzde 1,1’dir.
Türkiye’nin, tüm dünyada yapılan toplam nakit destek harcamaları içindeki payı sadece binde bir! Covid-19 döneminde hükümetlerce yapılan nakit harcama ve gelir desteklerinin GSYH içindeki payının en az olduğu üç ülke ise Meksika, Türkiye ve Arnavutluk oldu. Meksika’da nakit harcamaların ve gelir desteklerinin GSYH içindeki payı yüzde 0,7’dir. Türkiye ve Arnavutluk’un Covid-19 döneminde nakit harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 1,1 düzeyindedir.
Türkiye listede Meksika’yla birlikte sonunculuğu paylaşıyor.
Covid-19 döneminde yapılan nakit destek harcamalarının tüm desteklere oranı kaynakların vatandaşlara ve çalışanlara mı yoksa sermayeye mi daha çok aktarıldığını görebilmek açısından önemlidir. Covid-19 döneminde yapılan nakit harcamaların toplam desteklere oranı ülkelere göre farklılık göstermektedir. Covid-19 döneminde yapılan nakit harcamaların toplam ekonomik ve parasal desteklere oranına bakıldığında yüzde 90 ile Avustralya, yüzde 88 ile Yeni Zelanda ve yüzde 87ile ABD ilk sıralarda yer alırken, Türkiye, Covid-19 döneminde yapılan nakit harcamaların toplam ekonomik ve mali desteklere oranı yüzde 11 ile son sırada yer almıştır. Türkiye’deki toplam ekonomik desteklerin yüzde 89’u işletmelere, şirketlere ve bankalara (sermayeye) sağlanan kolaylıklar ve desteklerdir.
İşçilere aktarılan kaynak yine işçilerin parasından!
Covid-19 döneminde (2020) Türkiye tarafından yapılan sağlık hariç nakit harcama destekleri 6 milyar dolar olarak tahmin ediliyor (yaklaşık 45 milyar TL). Bakanlık verilerine göre Türkiye’de Covid-19 kapsamında 2020 yılında yapılan toplam nakit desteği 42,8 milyar TL’dir. 6,4milyon haneye Sosyal Koruma Kalkanı kapsamında 1000 TL nakdi destek yapılırken, 2 milyon aileye “Biz Bize Yeteriz” kampanyasından yine 1000 TL destek sağlandı. Böylece Mart-Aralık 2020 döneminden 8,4 milyon haneye bir defaya mahsus olmak üzere 1000 TL (toplam 8.4 Milyar TL) yardım yapıldı. İşsizlik Sigortası Fonundan ise 2,2milyonu aşkın işçiye ayda 1.168 TL nakdi ücret desteği (ücretsiz izin ödeneği), 3,6 milyon işçiye kısa çalışma ödeneği ve 913 bin işsize ise işsizlik ödeneği olmak üzere toplamda 6,7 milyon işçiye Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında sınırlı nakit destek sağlandı. İşsizlik sigortası tarafından 6,7 milyon işçiye sağlanan toplam destek tutarı yaklaşık 35 milyar TL oldu.
İktidar, tam anlamıyla işçilerin parasıyla işçilere hava atıyor!
DİSK-AR raporu bu durumu şöyle gözker önüne seriyor: “Görüldüğü gibi Türkiye tarafından yapılan nakit destek ve harcamalar hem oransal hem de miktar olarak diğer ülkeler ile karşılaştırılamayacak kadar düşüktür. Öte yandan Türkiye’de yapılan toplam 42,8 milyar TL’lik nakit transferin 35 milyar TL’si işsizlik sigortası fonundan, yaklaşık 6,4 milyarı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan ve 2 milyar TL’si ise bağış kampanyasından sağlanmıştır. Böylece Türkiye tarafından yapılan nakit desteklerde bütçeden doğrudan ayrılan kaynak söz konusu değildir.”
Bu rapor, iktidar açısından utanç verici bir sonuçtur!
Rıfat’ın neşesini yerine getirmeye devam eden iktidar, işçilere, yoksullara, sendikalara hiçbir kaynak aktarmamaktadır. Sermayenin yükleri, işsizlik sigortası fonu gibi kuruluşların kasasında biriken paralarla, yani işçilerden kesilen paralarla toplumun yoksul emekçi çoğunluğunun sırtına yüklenmektedir.
Bu utanmazlığın altında imzası olan herkes hemen istifa etmeli, salgınla mücadelede işçiler ve emekçiler gözetilmeli, TÜSİAD, MÜSİAD gibi örgütlerde bir araya gelen sermaye grupları, dolar milyarderleri salgınla mücadele kapsamında vergilendirilmelidir. Vergi affı “hakkı” kazanan patronlar, bu aftan faydalandırılmamalıdır.