Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının ardından başlayan protestolar sürüyor.
Bugün öğlen saatlerinde Güney Kampüsü’nde bir araya gelen akademisyenler tekrar sırtlarını rektörlük binasına dönerek eylem düzenledi. Üniversite öğrencileri de bu eyleme destek verdi. Geçtiğimiz Salı sabahı özel harekat polisleri tarafından kapıları ve duvarları kırılarak gözaltına alınan öğrenciler ise Çağlayan Adliyesi’ne getirildi. Arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını isteyen bir grup öğrenci de adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Savcılık ifadelerinin tamamlanmasının ardından iki öğrenci tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilirken, 22 kişi adli kontrol şartıyla bir kişi da doğrudan serbest bırakıldı. Daha sonra iki öğrenci de serbest bırakıldı.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle dayanışma eylemleri ise sürüyor. Bugün Eskişehir’de ve Çukurova Üniversitesi’nde bir araya gelen öğrenciler kayyum rektörü protesto ederek, üniversitelerde demokrasi talep etti. Yine KESK pek çok şehirde basın açıklamaları düzenleyerek DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından yayınlanan bildiriyi meydanlarda okudu. İzmir’den belediye işçileri de direnen öğrencilerin yanında olduklarını ifade ettiler.
Sendikaların ortak açıklaması şu şekilde:
Üniversitelilerin demokrasi mücadelesinin yanındayız!
Bu ülkenin halkı demokrasi istiyor. Bu ülkenin yurttaşları demokrasinin en asgari kriteri olan seçme ve seçilme hakkı için mücadele ediyor. İşçiler sendikasını, üniversitenin asli unsurları rektörünü, halk yerel yöneticilerini ve vekillerini özgürce seçmek istiyor. Atanmışlarla, kayyumlarla ve dayatmalarla bu halkın kaderini belirlemeye çalışmak artık kabul görmüyor.
Son olarak Boğaziçi Üniversitesine atanan bir rektöre karşı öğrenciler ve öğretim üyeleri demokratik yollarla tepkilerini dile getirdiler. Daha önce ihraç edilen akademisyenlerin cüppelerini çiğneyenler, bu kez de üniversitenin kapısına kelepçe vurarak tarihe geçtiler.
Demokrasi talebini üniversiteden yükselten öğrencilere yönelik toplumsal desteği kırabilmek için kapıları-duvarları kırarak ev baskınlarına girişenler, bu görüntüleri ajanslarla servis edenler bilmelidirler ki, demokrasi mücadelesi bu tür hukuksuz güç gösterileriyle engellenemez
Meselenin esası bellidir: Tepeden inme bir rektör atamasıyla bir üniversitenin kurumsal değerleri, ihtiyaçları ve tüm bileşenlerinin iradesi yok sayılmıştır. 12 Eylül darbesinin ürünü antidemokratik yasalar ve bu darbe hukukunu pekiştirerek getirilen tek kişinin karar verdiği atama yöntemi üniversitelerde kabul görmemektedir. Akademik özgürlüğün ve kurumsal özerkliğin ortadan kaldırılması üniversitelerimizi her geçen gün bilimsel üretimden daha da uzaklaştırmaktadır.
Öğretim üyelerinin özgürlüğüne şerh koyan, araştırma görevlilerinin ve çalışanların iş güvencesinin yok edildiği, öğrencisinden akademisyenine herkesin polis ve özel güvenlik baskısı altında olduğu bir üniversite değil; demokratik süreçlerin sağlıklı biçimde işlediği üniversiteler istiyoruz.
Nitelikli bilimsel üretim için üniversiteler siyasi otoritenin aracı olmaktan çıkarılmalı, üniversitelerin yönetim organları tüm bileşenlerinin dahil edildiği katılımcı süreçlerle ve seçimle oluşturmalıdır.
Bu toprakların tarihinde her zaman demokratik üniversite mücadelesi, demokratik Türkiye mücadelesinin güçlü bir parçası olmuştur. Bu nedenle üniversitelerine sahip çıkan, demokrasi mücadelesini yükselten Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin, öğrencilerinin ve mezunlarının haklı mücadelesinin yanındayız.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
Türk Tabipleri Birliği