Çocukların hayatı ve 75 milyon lira

04.01.2021 - 15:34
Haberi paylaş

Yeni yıl, Demirören Holding'e satılan Milli Piyango'nun satılmamış biletlerine vuran büyük ikramiyenin nereye harcanacağı tartışmasıyla başladı.

100 milyon liralık ikramiye, çeyrek bilete isabet etti. Satılmayan biletlere vuran 75 milyon liralık ikramiye ise Varlık Fonu'na aktarıldı.

Cumhurbaşkanlığı'na bağlı olan Varlık Fonu bünyesinde, Türkiye'nin en fazla gelir getiren kamu şirketleri yer alıyor. Buna rağmen özelleştirilmiş şans oyunlarından kalan gelir, yine Varlık Fonu'na aktarılıyor.

Bu adaletsizliğe tepki gösteren çok sayıda sosyal medya kullanıcısından biri olan sanatçı İlkay Akkaya, 75 milyon liranın SMA hastası çocukların tedavisi için harcanmasını talep etti. Çok sayıda sanatçı bu talebi paylaştı ve Sağlık Bakanlığı'na çağrı yaptı.

Çocuklarını korumak isteyen aileler zaten aylardır eylemler yapıyor. Aldıkları maaşlarla asla karşılayamayacakları bir tedavi için bağış kampanyaları düzenliyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise uzun bir açıklama yayınlayarak talepleri "kirli kampanya" olarak niteledi. Bağış kampanyaları ve eylemler yapan aileleri, çocuklarını kobay olarak kullandırtmakla suçlayan Bakan Koca, sanatçılar ve aileleri "ilaç şirketlerinin çıkarlarına" hizmet etmekle itham etti. 

Bakan'a göre 75 milyon liranın SMA ilaçları için harcanmasını talep edenlerin en büyük suçu "devleti acz içinde göstermek." Oysa Hazine'nin kasasının bir dizi holding ve bankayı kurtarmak için boşaltıldığı günlerde, dünyadaki tüm yatırımcılar Türkiye kapitalizminin gerçeklerine vakıf. Devlete yöneltilmiş sosyal bir talebi, dış mihraklarla bağlantılı "devlet karşıtlığı" olarak göstermek ise baskıcı aşırı sağın sağlık alanına, hele hele çocukların sağlık sorunlarına taşınması. Kriminalize edilmesi.

Gerçekler

SMA hastalığı yakın zamana kadar çaresiz olarak görülüyordu. Fakat yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlarla birlikte bu durum değişti. Özel şirketlerin tekelindeki SMA ilaçları çok pahalı. 

Sağlık Bakanlığı'nın Bilim Kurulu tarafından alınan kararlar gereği Türkiye'de uygulanan ve SGK tarafından karşılanan tek ilacın bir dozu 100 bin dolar. Uzun süren ve acı verici bir tedavi süreci. 

Sosyal Güvenlik Kurumu, bu ilacın kullanımı/geri ödemesi konusunda katı kriterler koymuş durumda. Bu kriterler sebebiyle çok sayıda hasta çocuk bu ilaca erişemiyor

Çocuklarını ölümle sonuçlanabilecek bir sondan ve acılı bir tedavi sürecinden kurtarmak isteyen aileler "gen terapisi" denilen yeni tekniğin ve ilacın SGK tarafından karşılanmasını istiyor. Bu tedavide kullanılan ilaç ise dünyanın en pahalı ilacı. Bir kişilik dozu 2 milyon dolara satılıyor. Bu hastalığa dair varolan 3 ilaçtan farkı, tek seferde uygulanması, ancak mucize bir laç da değil çeşitli yan etkilerinin olduğu da söyleniyor. Tedavinin içeriği ilaçla sınırlı değil beslenme ve fizik terapi de tedavinin bir parçası.

Çocuğunun sağlıklı yaşamasını isteyen herkes bunun için elinden gelen her şeyi yapmaz mı? Herkesten vergi ve sigorta primi alan devletin  yeni tedavi yöntemlerini (elbette çocuk ve halk sağlığını gözeterek) karşılaması meşru bir hak değil midir?

Ailelerin talepleri kabul edilsin

SMA hastası çocukların ailelerine göre ilaç kriterleri kaldırılmalı, her çocuk ilaçlara erişebilmeli. 75 milyon lirayı bu ilaca değil, Varlık Fonu'na aktarmayı tercih eden bir iktidarın Sağlık Bakanı, bu ilacın getirilmesini isteyen aileleri, çocuklarını kobay olarak kullandırmak ve sanatçıları uluslararası şirketlerin çıkarlarına hizmet etmekle suçlayabildi.  

Covid-19 konusunda gerçek hasta sayısını aylar boyunca gizleyen Sağlık Bakanı, "ulusal çıkarları" gerekçe göstermişti.

Bakan Koca'ya göre Türkiye'de SMA hastalığıyla mücadelede her şey yeterli. Ailelerin talep ettiği ilacın yeni ve yeterince araştırılmamış olmasına dayanan Bakan Koca, bunun bir tür sahtekârlık olduğunu ima ediyor.

ABD ve Avrupa'da uygulanan bu ilacın kullanımı konusundaki hazırlıkları, iki yıl önce bizzat kendisi duyuran Fahrettin Koca, bugün SMA'lı aileleri suçluyor.

Madem kaynak sorunu yok, SMA ilaçları derhal getirilsin ve her çocuk buna ulaşabilsin. 

Yaygın testle hastalıklar erkenden tespit edilsin ve çocukların hayatları kurtarılsın.

İnsan sağlığını kâr aracı olarak gören ilaç şirketlerini durdurmanın yolu kamulaştırmadır. Bu, dünya işçilerinin vereceği mücadele ve kararlara bağlı. Vergi ödeyen emekçilerin devletten ilaç ve tedavi talebi ise ertelenemez.

Volkan Akyıldırım

Bültene kayıt ol