Salgına rağmen yüz yüze eğitimi başlatan AKP hükümeti, 2 ay sonra okulları yeniden kapatmak zorunda kaldı.
Yüz yüze eğitim 21 Eylül'de başlatılmış, 12 Ekim ve 2 Kasım’da farklı kademelerin dahil edilmesiyle genişletilmişti.
Aynı zamanda özel okullar zinciri sahibi olan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un eğitimin güvenle süreceği vaatlerinin hepsi boş çıkarken, okullar enfeksiyonun yayılma yerlerinden biri haline geldi.
Okullarda yeterli önlem alınmadı
Kapalı dersliklerde 2 aydır süren eğitimin öğretmenleri, öğrencileri ve velilileri nasıl hasta ettiği Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen) raporuyla açığa çıktı.
Sendikanın örgütlü olduğu 221 eğitim kurumunu inceleyen rapor, 5 Ekim - 13 Kasım tarihleri arasını kapsıyor:
- 198 öğretmen, 899 öğrenci ve 55 eğitim personeli korana virüse yakalandı. Bu süre zarfında 237 öğretmen, 2 bin 580 öğrenci ve 55 eğitim personelinin temaslı olduğu tespit edildi.
- 221 eğitim kurumunun 63’ünde sınıf mevcutları 15’in üzerinde tespit edildi, 75 eğitim kurumunda ise öğretmen, öğrenci ve veliye koronavirüs vaka sayılarıyla ilgili hiçbir bilgilendirme yapılmadı.
- Yüz yüze eğitime yüzde 68 oranında katılımın oldu, vaka sayılarının artmasıyla katılım düşüşe geçti.
Eğitim Sen'in açıklamasına göre, okullarda gerekli önlemle alınmadı ve salgın yayıldı.
Uzaktan eğitime dönüş ve talepler
Yüz yüze eğitim sona ererken eğitimde fırsat eşitsizliğinin damgasını vurduğu uzaktan eğitim başladı.
Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu, son kararnameyle eğitimin 31 Aralık'a kadar uzaktan yapılması kararı üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
1. Salgınla mücadele için alınan önlemler kapsamında örgün, yaygın, resmi ve özel tüm eğitim kurumlarının faaliyetleri 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzaktan yapılacak. Bu kararın etkisinin, tamamen kapanma olmadan sınırlı olacağı açık. Ancak MEB, bu kararın yeni mağduriyetler ve sorunlar yaratmaması için hızla etkili önlemler almalıdır. Uzaktan eğitim döneminin en büyük sorunu eğitimde yaşanan eşitsizliklerin uzaktan eğitim döneminde derinleşmesi ve artmasıdır. Bunun temel nedeni de yoksul ve dezavantajlı öğrencilerin uzaktan eğitime erişimde yaşadığı sorunlardır. Öğrencilerin önemli bir bölümünün uzaktan eğitime hiç erişiminin olmadığı veya sadece cep telefonundan eriştiği bir dönemde bunun acilen çözülmesi gereken bir sorun olarak kabul edilmesi gerekmektedir. MEB, gereksinimi olan tüm öğrencilere hızla uzaktan eğitime erişim için gerekli cihazları ve internet bağlantısını temin etmelidir.
2. Uzaktan eğitim döneminde öğrencilerin sınavlara girmek zorunda bırakılması ve sınavlardan alacakları sonuçların gelecekleri üzerinde etki edecek olması yaşadığımız dönemin ruhuna uygun değildir. Salgın koşullarında öncelik öğrencilerin akademik başarısını ölçmek değil, öğrencilerin salgınla baş etmesine katkı sunmak olmalı. Ayrıca, yoksul öğrenciler başta olmak üzere dezavantajlı kesimlerden olan öğrencilerin gerekli ve yeterli olanaklara sahip olmadığı koşullarda onları sınava tabi bırakmak yaşadıkları eşitsizlikleri artırmaktadır. MEB, ifade edilen gerekçelerden dolayı, uzaktan eğitim döneminde yapılacak tüm sınavları iptal etmeli ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.
3. Salgın koşullarında sosyal devletin temel görevi gereksinimi olan tüm toplumsal kesimleri desteklemek ve kaynakları bu bakış açısıyla kullanmaktır. Öğretmenlerin bu dönemde mağduriyet yaşamaması için gelirlerinde herhangi bir eksiklik olmaması gerekmektedir. Ancak, özellikle farklı statüde istihdam edilen öğretmen arkadaşlarımız ilk uzaktan eğitim döneminde çeşitli sorunlar yaşamıştı. Bu sorunların ve sıkıntıların yenilenmemesi için, ücretli öğretmenler ve usta öğreticilerde dâhil olmak üzere, tüm öğretmenlere dönük genel bir idari izin uygulamasına geçilmelidir.
4. Uzaktan eğitim döneminin uzaması öğrencilerin ve öğretmenlerin bilgisayar başında geçirdikleri sürenin uzamasına neden olmaktadır. Bu durum öğrenciler açısından eğitimden uzaklaşma ile birlikte aynı zamanda da hem öğrenciler hem de öğretmenler için çeşitli sağlık sorunlarına neden olmaktadır. MEB bu sorunun çözümü için, öğrencilerin günlük alacağı ders saati sayısını azaltmalı, ders sürelerini kısaltmalı ve kazanımları seyreltmelidir.
5. Eğitimin uzaktan yapılması kamu yöneticilerinde, öğretmenler başta olmak üzere eğitim emekçilerinin çalışmadığına dair bir algı oluşturmaktadır. Bundan dolayı da yerel mülki amirler tarafından eğitim emekçilerinden görev tanımlarına uygun olmayan çeşitli işlerin yapılması istenmektedir. Uzaktan eğitim döneminde eğitim emekçilerinden görev tanımlarına uygun olmayan, sağlıkları için risk oluşturan ve istekleri dışında görevlerin yapılması istenmemelidir. MEB, bu konuda acilen tüm il valiliklerine ayrıntılı bir yazı göndermelidir.
6. Okullar içinde bulundukları ilin, ilçenin, mahallenin, köyün kamusal alanlarıdır. Okullar bulundukları bölgenin halka ait ortak mekânlarıdır. Bu kurumların salgın koşullarında özellikle yoksul ve gereksinimi olan öğrenciler için açık tutulması ve öğrencilerin ihtiyaçlarının bu kurumlarda karşılanması gerekmektedir. Bu dönemde özellikle beslenme, uzaktan eğitime erişim, sanat ve spor etkinlikleri ve öğrencilerin istedikleri diğer faaliyetleri yapmalarına olanak sağlayacak şekilde okullar açık tutulmalıdır.
7. Salgınla mücadele ancak bilimsel çalışma, ortak akıl, toplumsal dayanışma ve bilginin şeffaf olarak paylaşılması ile mümkün. Eğitim Sen, salgının başından bu yana MEB ve YÖK’e bu konuda süreci birlikte devam ettirme çağrısında bulundu ancak olumlu bir yanıt alamadı. Bu dönemde salgınla etkili mücadele etmek ve kimsenin mağdur olmaması için geniş bir iş birliğine ihtiyaç olduğu açıktır. Uzaktan eğitimin devam ettiği dönem boyunca, MEB, süreci alanın tüm özneleriyle birlikte sürdürmelidir