TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, İzmir'de yaşanan deprem felaketi üzerine bir basın açıklaması yaptı.
Bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini İzmir’de yeniden gördük
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığı’nın açıkladığı verilere göre 30 Ekim 2020 Cuma günü Ege Denizi Seferihisar açıklarında saat 14.51’de 6.6 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Ülkemizin batısında yer alan pek çok yerleşim yerinde hissedilen deprem sonucunda İzmir’in Bayraklı ve Bornova İlçesindeki bazı binalar yıkılmış, çok sayıda yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı, yaralılarımız için acil şifalar sağlık diliyoruz. İzmir halkının acısını paylaşıyoruz.
Deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeğini; yıkıcı sonuçlara yol açan bir deprem ve ardından hayatının kaybeden yurttaşlarımız aracılığı ile yeniden gördük.
Daha önce de defalarca belirttiğimiz üzere can kayıplarına ve yıkıma; deprem gerçeği ve bilimsel, teknik gerekliliklere rağmen geliştirilen politikalar ve buna bağlı uygulamalar neden olmaktadır. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde tüm yapıların depreme dayanıklı bir şekilde inşa edilmesi, var olan yapıların sağlamlaştırılması, gerekli tedbirlerin alınması ve uygunsuz alanlara imar izni verilmemesi gerekmektedir.
Geçmişte yaşadığımız ve büyük yıkıma neden olan depremler, yapı stokumuzun deprem güvenlikli olmadığını ortaya koymuşken, sanki bir daha deprem olmayacakmış gibi imar planları yapılmakta ve rant politikalarına devam edilmektedir. İmar afları ile kaçak yapılaşma teşvik edilmiş, yurttaşlarımız sağlıksız yapılara mahkum edilmiştir. Böylece projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar ruhsatlandırılmıştır. 10 milyonun üzerinde kaçak yapı ruhsatlandırılarak yapı stokumuzun proje uygunluğu ve deprem dayanıklılığının denetlenme ihtimali de ortadan kaldırılmıştır.
Yapı alanındaki tek sorun kaçak ve riskli yapıların ruhsatlandırılması değil, yeni yapıların da gerekli mühendislik hizmeti almadan yapılmasıdır. Kamusal anlayışla yürütülmesi gereken yapı denetimi sistemi tümüyle ticarileştirilmesi ve Odalarımızın mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme ve denetleme gereklilikleri yapı denetim süreçlerinden dışlanması, yeni binaların yapı güvenliği konusunda da riskler doğurmaktadır.
Yaşanan deprem sonrasında, özellikle metropollerdeki deprem toplanma alanlarına olan ihtiyacımızın ne denli büyük olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Oysa yıllardır sistematik biçimde kent merkezlerinde bulunan deprem toplanma alanları yapılaşmaya açılmaktadır. Ülkemizi yönetenler yaşadığımız acı deneylerden ders çıkarmalı ve görevlerini daha fazla gecikmeden yerine getirmelidir. Nitekim sonuçlarının çok daha ağır olması beklenen, İstanbul depremi er yada geç kapımızı çalacaktır. Boşa harcayacak bir günümüz dahi kalmamış durumdadır.
TMMOB olarak İzmir’de yürütülmesi gereken arama-kurtarma ve hasar tespit çalışmalarında İzmir halkı ile dayanışma içerisinde olarak yer almaya hazır olduğumuzu ve üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğimizi ifade ediyoruz. İzmir ve çevresinde bulunan TMMOB İl Koordinasyon Kurullarımız aracılığıyla deprem bölgesinde incelemeler titizlikle devam etmektedir. Konuya ilişkin raporumuz en kısa sürede kamuoyu ile paylaşılacaktır.
Bu vesileyle bir kez daha iktidarı acilen çağrılarımıza kulak vermeye ve gereken önlemleri almaya davet ediyoruz.