Toplam vaka sayısı kaç?

01.10.2020 - 11:32
Haberi paylaş

Eylül ayını bitirirken, yani salgının dokuzuncu ayında dünya genelinde bir milyonun üzerinde hayat yitirildi, vaka sayısı 34 milyona yaklaştı. Günde 240 bin vaka raporlanıyor.

Her gün beş bin kişi yaşamını yitiriyor. ABD, Brezilya, Rusya, Meksika, İspanya, İngiltere, Almanya, İtalya, Hindistan ve Fransa’daki artış devam ediyor. 

Bu virüsü ne zaman ciddiye almaya başlayacağız?

Sadece son iki haftada yaşanan ölüm sayılarına baktığımızda bile korkunç bir tablo görüyoruz. Hindistan’da 13.125, ABD’de 9.298, Brezilya’da 9.017 kişi. Türkiye’de 880 ama bu sayının doğruluğundan şüpheliyiz artık. Dolayısıyla bizdeki resmi verileri paylaşmaya bile gerek yok.

Aşırı sağcı liderler hepimizi öldürüyor. 

Örneğin İngiltere’de vaka sayıları haftalık bazda iki kat artış göstererek günde 7 binlere ulaştı. Bu şekilde devam ederse Ekim ayı ortalarında günde 50 bin vaka gibi dehşete düşürücü bir seviyeye yükselmesi bekleniyor. Salgının başlarında cahilce fikirleriyle tansiyonu iyice yükselten, işlemeyeceği en başından belli olan saçma sapan stratejiler önerip işin bu boyutlara varmasından sorumlu olan Boris Johnson yine mecburen ek tedbirler almak zorunda kalıp, hatalı bilgiler paylaştığı için özür diledi. Örneğin yeni tedbirler arasında yer alan altı kişi kısıtlamasının açık havada bir araya gelen insanlar için geçerli olmadığını söyledi. Bu açıklaması büyük bir tepki yarattı çünkü gerçekte buna izin verilmiyor. Görülebileceği üzere, kurallardan bile bihaber.

“Fırtına kapıda”

Bizdeyse durum çok daha vahim. 

Türk Tabipleri Birliği, son 9 ayda 702 hekimin yurt dışına göç ettiğini bildirdi. TTB’nin Altıncı Ay Raporu, “Fırtına kapıda” diyor. 

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, salgının başından bu yana yaptıkları uyarıları hatırlattı. Verilerin şeffaf ve güvenilir olması gerekirdi. Sağlık çalışanlarının nitelikli koruyucu ekipman eksikliği yaşamaması beklenirdi. Test sayısının artırılması, salgınla mücadelenin hastanelerde değil merkezden yürütülmesi gerekiyordu. Hiçbiri yapılmadı. 

Dünya genelinde, sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılması gereken bu salgın sadece Almanya, Belçika, Güney Afrika, İtalya, Kanada ve Malezya’da böyle kabul edildi. 

Ölümleri önleyemedik; 41’i hekim olmak üzere, 95 sağlık çalışanını ve binlerce kişiyi salgın yüzünden kaybettik.

Dahası, Sağlık Bakanı’nın açıklaması gereken resmi veriler de aylardır çarpıtılıyormuş. Sayıları düşük göstermeye çalışmak hiçbir işe yaramayacağı gibi, sadece ve sadece daha fazla zarar verir. Test sonucu negatif olan ama tomografide Covid teşhisi konanların zaten bu tabloya dahil edilmediğini en başında anlamış, defalarca dile getirmiştik. Meğer hepsi bundan ibaret değilmiş. Ayrıca testi pozitif olduğu halde semptom göstermeyenleri de eklemiyorlarmış bu tabloya! 

Fahrettin Koca’nın kendini ele veren açıklamaları arasında şu da var; “…belirtisi olmayan virüs taşıyıcıları, bulaştırıcılık yönünden kendilerini, tedavisi hastanede yapılan Covid-19 hastasından farksız görmelidir.” Yani diyor ki; semptom göstermeseniz de yayıyorsunuz. Hatta bilimsel veriler, semptom göstermeyenlerin daha çok yaydığını da söylüyor. Peki hal böyleyken, “Çünkü testi pozitif çıktığı halde hiçbir semptom göstermeyenler var ve” bunları eklemiyoruz, diye açıklama yapmasına, hiç utanç duymadan suçu “…sayısal bir galibiyet arıyorsanız lütfen ruhaniyeti çiğnemeyin, kayıplarımıza saygı gösterin” diye ekleyerek bizlere yöneltmiş olmasına ne demeli?

Bu nasıl bir pişkinlik? Açıklamakla yükümlü oldukları vaka sayılarını saklıyor, üstüne bir de bizi suçluyorlar.

Biz zaten “hasta sayısını” değil “vaka sayısını” soruyoruz. Semptom gösterse de göstermese de, testi pozitif çıksa da tomografide teşhis edilse de, toplamda kaç vaka var? 

Salgının kontrol altında olduğunu söyleyerek normalleşme adımları attılar, sayıları düşük gösterip normalleşme algısını pekiştirdiler, hepimizi kandırdılar, ihtiyaç duyduğumuz önlemlerin hiçbirini almadılar ve Koca’nın sözleriyle “bu şeffaf mücadele karalandı” öyle mi? 

En başından bu yana veriler doğru açıklanmış olsa, belli ki normalleşme planlarını diledikleri gibi yürürlüğe koyamayacaklardı. 

Hâlâ halkı suçlamaya, üstelik bunu, kamyon arkası yazıları gibi cümleler kurarak yapmaya devam ediyor Bakan Koca. Kendisinin hiçbir sorumluluğu yokmuşçasına rahat, vurdumduymaz bir tavırla “Virüse yakalanıp hasta olanların da çoğu şansına güveniyordu, tedbirlere uyun” diyor. 

Öyle ya, bu virüse yayılma fırsatını veren bizzat biziz. En başında onu dinleyip, virüse karşı en büyük kozumuzu kullanmalı; YAKALANMAMAYI başarmalıydık. 

Tuna Emren

Bültene kayıt ol