Kamu görevlilerinin yargılandığı Hrant Dink Cinayeti Davası’nda sona doğru yaklaşılıyor.
6 Eylül Çarşamba günü yapılan duruşmada mahkeme heyeti Dink Ailesi avukatlarının soruşturmanın genişlemesine dair taleplerini kabul etmedi. Dosya esas hakkındaki mütalaanın yazılması için savcılığa gönderildi. Duruşma 24-25-26 Kasım'a ertelendi. Avukat Hakan Bakırcıoğlu “Cinayeti tüm yönleri ile yargılamaya konu etmeyeceğini ortaya koyan mahkemenin oluşturacağı kararın müdahil taraf olarak bizim için de, davaya duyarlı olan toplum kesimleri için de, ikna edici olmayacağını bugünden beyan etmekteyiz” dedi.
Son olarak 9 Temmuz’da yapılan oturumda mahkeme Hrant Dink ile 2004 yılında İstanbul Valiliği'nde görüşen iki MİT mensubu ile dönemin MİT Bölge Başkanı’nın tanık olarak dinlenmesine gerek görmemişti. Mahkeme cinayet günü görevde olan MİT İstanbul Bölge Müdürü Ahmet Köksoy'un ise MİT'in izin vermesi halinde tanık olarak dinlenmesine karar vermişti.
16 Eylül’deki duruşmada Köksoy’un tanıklığına dair MİT ile yapılan yazışmaların sonucunun netleşmesi bekleniyordu.
MİT ikinci talebe de cevap vermedi
14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Ahmet Köksoy’un tanıklığına dair MİT’ten mahkemeye herhangi bir yanıt gelmediği ortaya çıktı. Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, 2004’de Hrant Dink ile İstanbul Valiliği’nde görüşen MİT mensuplarının dinlenmesine gerek olmadığı şeklindeki geçen duruşma alınan kararın geri alınması ve bu şahısların dinlenilmesi talebini tekrarladı.
Bakırcıoğlu ayrıca MİT’ten Hrant Dink ile MİT mensuplarının 2004’de yaptığı görüşme konusundaki belge ve bilgilerin istenmesini de talep etti.
Mahkeme heyeti sanık avukatlarının taleplerini de aldıktan sonra karar için duruşmaya ara verdi.
Köksoy kararından da geri dönüldü
Ara sonrası geri dönen mahkeme heyetinin başkanı Akın Gürlek “Tüm kararlar oy birliğiyle alındı” diyerek sözlerine başladı. Mahkeme heyeti MİT mensubu Ahmet Köksoy’un dinlenmesi kararından da geri dönülmesine, müdahil tarafın tüm taleplerinin de reddine karar verdi.
Heyet dosyanın esas hakkında mütalaa için savcılığa gönderilmesine karar verdi. Tutuklu sanıkların tahliye talepleri reddedildi. Davanın gelecek duruşması 24, 25 ve 26 Kasım 2020’de yapılacak.
Duruşma bundan sonraki aşamada tarafların savcılık mütalaası karşısındaki mütalaalarıyla devam edecek. Davada herhangi bir değişiklik olmazsa bu kararla kamu görevlilerinin yargılandığı davanın sonuna yaklaşılmış oluyor.
Kamu görevlilerinin yargılandığı 76 sanıklı dava Mayıs 2016’da başladı. Davada Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Muharrem Demirkale ve Ercan Gün tutuklu olarak yargılanıyor.
“Mahkemenin kararı ikna edici olmayacak"
Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu Agos’a yaptığı değerlendirmede “Mahkeme, bu kararı ile delil toplamayacağını ve yargılamayı sonlandırmaya karar vermiş olduğunu ortaya koydu” dedi. Bakırcıoğlu’nun açıklaması şöyle:
“İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 16 Eylül 2020 tarihli duruşmasında, müdahil avukatlar olarak, 24 Şubat 2004 tarihinde İstanbul Valiliğinde Hrant Dink ile görüşülmesini karara bağlayan MİT görevlisi ile görüşmeye bizzat katılan 2 MİT görevlisinin bu görüşme ve bu görüşme sonrası yaşananlar konusunda ‘tanık’ sıfatı ile bilgilerine başvurulmasını talep ettik. İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi esasında 14 Mart 2019 tarihinde bu kişilerin tanık olarak dinlenmelerine yönelik karar oluşturmuş fakat 7 Temmuz 2020 tarihli duruşmada bu kişilerin bilgilerine başvurulmasına dair kararından vazgeçmişti. Mahkeme, bu kişilerin dinlenmesine yönelik karar oluşturmadı. Mahkeme cinayetin işlendiği tarihte MİT İstanbul Bölge Başkanı olan kişinin tanık sıfatı ile bilgisine başvurulmasına yönelik karar oluşturmuş, bu amaçla MİT Müsteşarlığından ‘izin’ talep etmiş, MİT Müsteşarlığı bu yazıya yanıt vermemişti. Mahkeme, bu duruşma, bu kişinin tanık olarak dinlenmesine yönelik kararından da rücu etti.
Sabiha Gökçen’in Ermeni yetimlerinden bir olduğuna yönelik habere dair Genelkurmay Başkanlığı 22 Şubat 2004 tarihinde Hrant Dink’e yönelik ağır ifadeler içeren bir basın açıklaması yayımlamıştı. Hrant Dink ile görüşmeye katılan MİT görevlisi, 24 Şubat 2004 tarihinde İstanbul Valiliği’nde Hrant Dink ile gerçekleşen görüşmenin de Genelkurmay Başkanlığı’nın isteği ile gerçekleştiğini beyan etmişti. Bu duruşmada Genelkurmay Başkanlığı’na yazı yazılarak, basın açıklamasının neden ve nasıl karara bağlandığının, basın açıklaması ve Hrant Dink ile görüşme yapılması ile ne amaçlandığının sorulmasını talep ettik. Bu talebimiz de reddedildi.
Bu taleplerimizi reddeden 14.Ağır Ceza Mahkemesi dava dosyasını Cumhuriyet Savcısına tevdi ederek dava hakkında esas hakkında mütalaasını sunması için süre verdi. Mahkeme, bu kararı ile delil toplamayacağını ve yargılamayı sonlandırmaya karar vermiş olduğunu ortaya koydu.
Hrant Dink cinayetine giden süreçte yaşananlar ile Hrant Dink cinayeti arasında bir süreklilik olduğu, kopmaz bir bağ olduğu tartışma götürmez bir gerçek. İstanbul C.umhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmada cinayet öncesi Hrant Dink’e yönelik saldırılar soruşturulmamıştı. İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi de cinayet öncesi yaşanan olayları tartışmaya açmayacağını, bu konuları yargılama faaliyetinin dışında tutacağını bu duruşmada oluşturduğu kararlar ile ortaya koydu.
14.Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Mahkemenin, bu süreçleri yargılama faaliyeti dışında tutması durumunda, yargılama ile cinayetin tüm yönleri ile açığa çıkartılmasının amaçlanmadığı sonucuna varılacağını ve bu tutumu müdahil taraf olarak bizim de bu şekilde değerlendireceğimizi beyan ettik.
Mahkeme, bu duruşmada Hrant Dink cinayeti yargılamasının sınırlarını, kapsamını belirlemeye yönelik bir tutum aldı ve cinayeti bir bütün olarak, tüm yönleri ile tartışmayacağını ve yargılamaya konu etmeyeceğini ortaya koydu. Davanın kapsamını ve sınırlarını belirlemeye çalışılan, cinayeti tüm yönleri ile yargılamaya konu etmeyeceğini ortaya koyan Mahkemenin oluşturacağı kararın müdahil taraf olarak bizim için de, davaya duyarlı olan toplum kesimleri için de, ikna edici olmayacağını bugünden beyan etmekteyiz.”
Bülent Aydın-Yetvart Danzikyan
(AGOS)