Bugün Milli Eğitim Bakanı bir açıklama yaparak önümüzdeki eğitim yılında uzaktan eğitimin nasıl olacağının detaylarını anlattı.
Ancak verdiği bilgiler 21 Eylül’de açılacak okulların, yüzyüze eğitimin nasıl olacağına, okullardaki hijyenin, sosyal mesafenin nasıl olacağına ilişkin değil, uzaktan eğitim için kaç video çektikleriyle ilgiliydi. Bakan, Eğitim Sen’in bu hafta okul okul verdiği Korona virüs raporuna ilişkin ve eğitim emekçilerinin devlete yük olduğuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Eğitim Sen yaptığı bir basın açıklamasıyla Bakan Ziya Selçuk’a eğitime ayrılan bütçenin yetersiz olduğunu da belirterek cevap verdi. Milli Eğitim bakanlığının şeffaf olmaması ve kamu çalışanlarını karşı karşıya getirdiğini belirten basın açıklamasının tamamını aşağıda görebilirsiniz.
Bakan Selçuk’un basın açıklamasında eğitim emekçilerine ayrılan bütçe ilgili şunları söyledi: "Millî Eğitim Bakanlığının bütçesine bakarsanız yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz. Neye göre, personel maaşına göre. Bu tüm okullar için böyledir. Yani asıl yük kira varsa kirada ve öğretmen maaşındadır. Geri kalan yük vergi yüküdür ve elektrik, su parasıdır. Vergi yükü devam ederse, eğer maaş devam ederse büyük ihtimalle bizim masraflarımızda Millî Eğitim Bakanlığı’nın, büyük bir azalma olmaz ama başka yerlerde daha fazla bütçeye ihtiyacımız olur ki öyle oluyor zaten."
Basın açıklamasında Eğitim Sen’in okullarda koronavirüs'le ilgili araştırmasının sorulması üzerine Selçuk,"Biz dedikodunun ötesinde veriye dayalı olarak elbette isim isim saptamalara sahibiz. Yani 957 bin öğretmenimiz içerisinde hangilerinin kronik rahatsızlığı vardır? Hangileri rapor almış ve korona riski söz konusudur? Hangileri 60 yaş ve üzerindedir? Bütün bunları isim isim biliyoruz ve risk grubunda olan bu öğretmenlerimizin okula gelmemesiyle ilgili zaten ilanımızı yapmıştık. Kamuda 4.5 milyon civarında çalışan personel var. Hepsi işinin başında mı? Başında. Siz şöyle haber duydunuz mu? 'Bankalarda ya da karayollarında çalışan personel arasında koronaya yakalanan oldu.' Bunun bu şekilde söylenmesi ilginç. Daha zekice açıklamalara ihtiyacımız var. Öğretmenler de bu işin sahibiler. Öğretmenin kimliği ve öğretmenlik algısı konusunda biz okulumuzdayız ve işimizin başındayız. 1 milyona yakın sağlık personeli var mı? Polisler var mı? Hepsi işinin başında. Belirli vakalar üzerinden zorlama yorumlar yaparak bir istismar zemini hazırlamak çok doğru değil kanaatindeyim." dedi.
Milli Eğitim Bakanı’nın kamu çalışanlarını karşı karşıya getiren ifadeleri üzerine Eğitim-Sen’in yaptığı açıklama aşağıda:
Sağlığımızla İlgili Önlem, Sorularımıza Yanıt Bekliyoruz
Milli Eğitim Bakanı bugün düzenlediği basın toplantısında yine bildik şekilde her soruna çözümleri olduğu ve işlerin ne kadar iyi gittiğine inanmamız için hazırladığı sunuları paylaştı. Sayın Bakan MEB olarak gerçek sorunlarımıza ürettikleri geçerli çözümlere; salgına karşı alınacak önlemler konusunda somut olarak yaptıklarına ve yapacaklarına değinmedi. Oysa eğitim emekçilerini, öğrencileri ve aileleri şu an kaygılandıran en önemli konu salgının geldiği aşamada okulların güvenle açılması ve herhangi bir sağlık sorunu yaşanmadan yüz yüze eğitimin bir an önce başlaması. Bunun gerçekleşebilmesinin de sadece tweet atarak, basın toplantısı yaparak ve maske takılmasını tavsiye ederek, alınacak önlemlerin sorumluluğunu bireylere yükleyerek mümkün olmadığı açık. Somut, geçerli ve yeterli önlemler kurumsal olarak alınmalı ki okullar güvenle açılsın.
Eğitim Sen’in okulların bir an önce açılması ve yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğine dair düşünceleri kamuoyu tarafından bilinmektedir. Sendikamız bu konuda yaşanan eksikliklere dikkat çekmekte, önlem alınmadığında salgının okullarda hızla yayılacağı gerçeğini ve kaygısını sorumlulara sıklıkla hatırlatmakta, kamuoyunu uyarmakta ve alınması gereken önlemlerle ilgili çağrıda bulunmaktadır. Eğitim Sen’i ve temsil ettiği eğitim emekçilerinin mücadele geleneğini bu topraklarda farklı kılan da yöneticilerin ve siyasi iktidarların hoşuna gitmese de, duymak istemeseler de Eğitim Sen’in gerçekleri olduğu gibi, yalın ve anlaşılır şekilde ifade etmesidir. Sayın Bakan’a ısrarla gerçekleri söylemeye devam edeceğimizi bir kez daha hatırlatalım.
Sayın Bakan diğer kamu kurumlarında çalışanlarla öğretmenleri karşılaştırarak, diğer kurumlardan vaka haberleri gelmediğini söylemektedir. İstediği aslında MEB’den de vaka ve sorun bilgisi gelmemesidir. Sayın Bakan bu açıklamaların “istismar zemini” oluşturduğu gibi bir ifade kullanmakta, ayrıca daha “zekice” bunların ifade edilebileceği gibi ne anlatmak istediği bizce belli olan ifadeler kullanmakta, MEB’in “dedikodu” ile değil gerçeklerle çalıştığını belirtmektedir. Sayın Bakan’ın bu talihsiz açıklamalarını kabul etmemiz ve anlaşılabilir bulmamız mümkün değildir.
Sayın Bakan, siz MEB’e bağlı tüm çalışanların bakanısınız. Göreviniz tüm çalışanların ve eğitim hizmetinden yararlanan öğrencilerin sağlığı ile haklarını korumaktır. Bu da ancak şeffaf bilgi ve bilimsel çalışma ile mümkündür. Size ulaşan gerçek bilgileri açıklamak yerine bunların açıklanmamasını istemek sorumlu bir kamu yöneticiliği yaklaşımı olamaz. Olması gereken, diğer kamu kurumlarının da bilgileri şeffaf olarak paylaşmasıdır. Yaptığınız açıklamadan MEB’e bağlı kurumlarda vaka görülmesinin normal ve kabul edilebilir bulunmasını istediğiniz anlaşılmaktadır. Salgının kurumlarda görülmesini anlaşılabilir bulmayacağız, normal bir durum olarak kabul etmeyeceğiz. Size her gün, önlem almanız gerektiğini duymak istemeseniz de hatırlatacağız, alınmayan önlemleri kayıt altına alıp kamuoyu ile paylaşacağız, önerilerimizi ve taleplerimizi ifade edeceğiz.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk;
Öğretmenlerle diğer kamu çalışanlarını karşılaştırmanızı kabul etmemiz mümkün değildir. Bu karşılaştırma her türlü fedakârlığı yaparak görevini yerine getiren öğretmenlere dönük tartışmaları artırmaktadır. Yaptığınız aynı zamanda, öğretmenleri “Çalışmadan para kazanmak istiyorlar.” diyerek suçlayan bir özel okul sahibinin sözünü güçlendirmek anlamına gelmektedir. Ayrıca bu karalama ve iftiraya dönük tek cümlenizin olmadığını da hatırlatmak isteriz. Sorulan soruya verdiğiniz yanıtlar diğer kamu emekçileri ile öğretmenleri karşı karşıya getirmekte, öğretmenlerin üzerindeki baskıyı artırmaktadır.
Sayın Bakan; bu vesileyle bir şeyi daha size anımsatmayı bir görev biliyoruz. MEB’in görevi özel okulların temsilcisi gibi davranmak, özel okulların aldığı ücretleri savunmak, haksız yere velilerden alınan ücretlerin düşürülmesini ve iadesini özel okul sahiplerinin insafına bırakmak değildir. MEB’in ve sizin göreviniz; bu topraklarda parasız, kamusal, bilimsel, laik ve herkesin kendi anadilinde bir eğitimi hayata geçirmektir.
*Sayın Bakan; yaptığınız açıklama ile yıllardır söylediğimiz MEB bütçesinin yeterli olmadığı ve yatırımlara ayrılan payın da eğitimin ve eğitim emekçilerinin ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğunu da ifade etmiş oldunuz.
Sayın Bakan, yapılan açıklamalarda belirtilen okul isimleri dedikodu değil gerçektir. Eğer içlerinden bir tanesi bile gerçek olmasaydı açıklamanızda bunu mutlaka belirtirdiniz. Açık ve şeffaf olun; MEB’e ulaşan bilgileri paylaşın ve yapılan açıklamaların dedikodu mu gerçek mi olduğuna kamuoyu karar versin. Eğitim Sen, kendisine ulaşan bilgileri çeşitli mekanizmaları kullanarak doğrulattıktan sonra kamuoyu ile paylaşacak ve halkımıza karşı olan sorumluluğunu yerine getirmeye devam edecektir.
Sayın Bakan, biz gerçeği olduğu gibi ifade etmeyi ilke olarak benimsemiş bir sendikayız; kimileri gibi “zekice” yaklaşımlarla gerçeği manipüle etmeyiz. Ayrıca Eğitim Sen’in neyi ve nasıl ifade etmesi gerektiğini iyi bilen bir sendika olduğunu ve bu konuda “zekice” önerilere ihtiyacı olmadığını ifade etmek isteriz. Size de önerimiz “zekice” ifadelerle duymak istediklerinizi söyleyenleri değil olanca yalınlığı ile gerçeği ifade edenleri dikkate almanızdır.
Gerçek sizi rahatsız edebilir; duymak istemediklerinizi işitmek sizi huzursuz edebilir. Ancak gerçek anlamda sorunların çözümü gerçekle yüzleşmekle mümkündür.
Sayın Bakan, size çağrımız bugün yaptığınız açıklamalarda kullandığınız ifadeleri düzeltmeniz ve süreci şeffaf bir şekilde her kesimle işbirliği yaparak sürdürmenizdir.