Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin düzenlediği “Pandemide Okul Sağlığı” konulu basın toplantısı, TTB COVID-19 İzleme Kurulu üyelerinin ve alanın uzmanlarının katılımıyla online olarak gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Sibel Sakarya tarafından okunan basın açıklamasında, COVID-19 vaka sayılarının kontrolsüz şekilde arttığı bugünlerde okulların açılmasının 21 Eylül’e ertelenmesinin doğru olduğu, bununla birlikte yüz yüze eğitimden vazgeçilmesi gibi bir durum söz konusu olamayacağı için alanın tüm taraflarının ortak çalışması, öznel koşulların göz önünde bulundurularak gerekli tüm önlemlerin alınması ile yüz yüze eğitime güvenli şekilde başlanmasının sağlanması istendi.
Okulların yeniden açılması için;
• Ne zaman yeniden açılmalı?
• Kim için açılmalı?
• Hangi sağlık ve güvenlik önlemleri uygulanmalı?
sorularının yanıtlanması gerektiğinin altı çizildi.
Okulların açılıp açılmama kararının bilimsel ve idari açıdan özenle ele alınması gereken bir karar olduğuna yer verilen açıklamada, en önemli konulardan birinin gerek açılma kararı için, gerekse okullar açıldıktan sonraki süreçte hastalığın toplumdaki ve okullardaki durumuyla ilgili bilgilerin açık biçimde, sürekli olarak, değiştirilmeden, karşılaştırmaya olanak sağlayacak şekilde paylaşılması olduğu vurgulandı. Yöneticilere ve açıklanan verilerin doğruluğuna duyulan güvenin, salgınla mücadelenin her aşamasında, salgının iyi yönetilmesi ve uyumun artması için en önemli gerekliliklerden biri olduğu kaydedildi.
Okulların açılması kararı verilirken koşulların yerel özelliklere, eğitimin düzeyine, mevcut olanaklara ve gereksinimlere göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğine yer verilen açıklamada, yapılması gerekenler şöyle sıralandı:
-İzlenecek strateji, eğitimde varolan eşitsizlikleri artırmamalı, tersine bu eşitsizlikleri pandemi koşullarında bile olsa gidermeyi amaçlamalıdır.
-Okulların açılması, eğitimin sürdürülmesi veya ara verilmesi gibi kararlar, mevcut bilgiler ve bilimsel kanıtlar çerçevesinde ülkemize özgü belirlenmiş ölçütlere dayanarak yapılmalı ve bu ölçütler toplumla paylaşılmalıdır.
-Gerek okul çocukları, gerek öğretmenler gerekse aile bireylerinden risk grubunda bulananlara yönelik alınan koruma önlemleri belirlenmeli ve toplumla paylaşılmalıdır.
- Öğretmen-öğretmen, öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci etkileşimlerinin fiziksel koşulları ile ilgili kuralların ne olması gerektiği ve kurallara uymanın nasıl sağlanabileceği, izlenebileceği, olası toplumsal tepkiler üzerinde de düşünülmelidir.
- Ders saatleri ve ders araları konusunda ayarlamalar yapılmalıdır.
- Pandemi döneminin oluşturduğu gereksinimler göz önüne alınarak birinci basamak sağlık hizmetleri düzeyinde okul sağlığı hizmetleri yeniden yapılandırılmalı ve etkinleştirilmelidir.
-Okullarda psikososyal hizmetlerle ilgili ihtiyaçlara yönelik bir yapılanma ve örgütlenme modeli oluşturulmalıdır.
- Okullarda teması azaltmaya yönelik uygun yöntemlerin bulunması için MEB, ilgili uzmanlık gruplarından ve sivil toplum kuruluşlarından görüş almalı, işibirliği yapılmalıdır.
- Türkiye’nin bu öncelikli ve önemli konuda kısa, orta ve uzun vadeli bir stratejik plana ihtiyacı vardır. Bu plan olmadıkça ve tüm karar süreçlerinde ve uygulamalarda öğretmen ve ailelerin katılımı/katkısı sağlanmadıkça konu içinden çıkılmaz bir hal alabilir.