Türk Tabipleri Birliği (TTB) COVID-19 pandemisine ilişkin 5. ay değerlendirmesini online basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu.
Toplantıda Türkiye’de COVID-19 pandemisinde güncel durum ele alındı ve hükümetçe benimsenen salgın stratejisinin başarılı olmadığı belirtildi. Salgınla mücadelede vatandaşın odağa alınmasının sorunlu bir yaklaşım olduğuna dikkat çekilen basın toplantısında, giderek daha çok sayıda sağlık çalışanının enfekte olduğu, sağlık çalışanlarının tükenmekte olduğu vurgulandı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman toplantının açılışında yaptığı konuşmada, 11 Mayıs tarihinde AVM’lerle başlayan, 1 Haziran’da hızlanan yeniden açılma sürecinin 3 ayının dolduğunu belirtti. Basında takvim olarak “birinci aşama 11 Mayıs, ikinci aşama 27 Mayıs-31 Ağustos, üçüncü aşama 1 Eylül-31 Aralık, dördüncü aşama –aşının bulunmasının beklendiği- 1 Ocak ve sonrası” şeklinde alan sürecin 2. aşamasının içinde bulunulduğunu anlattı. Bu süreçte 27’si hekim 53 sağlık çalışanının COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirtti.
Aktif hasta sayısı açıklananın 10 katı
Hükümet’in salgının etkisini azaltma stratejisinin karşılık bulmadığını belirten TTB COVID-19 İzleme Kurulu üyesi Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, 623.766 kişi karantina altına alındığını, 11 Ağustos 2020 itibarıyla Sağlık Bakanlığı verilerine göre hesaplanan aktif hasta sayısının 11.152 olduğunu söyledi. Tanık, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, toplumda Covid-19 testi pozitif çıkanların 10 katı kadar aktif vaka bulunduğunu kaydetti.
Kişilerden beklenen iradeyi merkezi otorite göstermiyor
Pandemi ile mücadele stratejisinin yanlış olduğunu belirten Tanık, merkezi otoritenin kendi sorumluluğunu “uyarma” ve “tedavi” ile sınırladığının görüldüğünü ancak pandemi ile mücadelenin bireylerin önlemlerine bırakılabilecek bir mesele olmadığını kaydetti. Tanık, anma toplantıları, bayramlaşmalar, milyonların girdiği sınavlar, Ayasofya’nın açılması gibi etkinliklerin kişilerden beklenen iradeyi merkezi otoritenin göstermediğini ortaya koyduğuna dikkat çekerek, bulaşıcılık hızının azaltılamamasında vatandaşın suçlu olarak işaret edilmesinin sorunlu olduğunu söyledi.
Sağlık çalışanları tükeniyor
Salgınlarda gerçeklerin gizlenmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Tanık, sağlık emekçilerinden ve yerelden yükselen çığlıklara kulak verilmesi gerektiğini kaydetti. Sağlık çalışanlarının tükenmekte olduğuna dikkat çeken Feride Aksu Tanık, sağlık çalışanlarının özlük haklarının geliştirilmesi ve COVID-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının geride kalan yakınlarının yaşamlarının güvence altına alınması gerektiğini kaydetti.
65 yaş üzeri yurttaşlarımızın tekrar eve kapatılmasını doğru bulmuyoruz
65 yaş üzeri sokağa çıkma sınırlamasına ilişkin bir soru üzerine Prof. Dr. Kayıhan Pala, 65 yaş üzeri yurttaşların bir kez daha eve kapatılmasının hem beden hem ruh sağlıkları açısından yeni sorunlar yaratma potansiyeli olduğuna dikkat çekti. Pala, “Dünyada görülmemiş bir süre içerisinde 65 yaş üzeri yurttaşları eve kapatmanın ne tür sonuçlar verdiğini/vereceğini bilmiyoruz. Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunmuş ve bunun açıklanmasını istemiştik ama bugüne kadar bir yanıt gelmedi. Eşit yurttaş olma bağlarını zedeleyecek yaklaşımlardan kaçınmak gerekir. 65 yaş üzerini eve kapatmaktansa çalışanlar dahil olmak üzere bütün yurttaşların kapanmasını düşünmek gerekebilir, ama biz yeniden sadece 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın eve kapatılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyoruz” diye konuştu.
Sonbaharda grip aşılaması için hazırlık yapılmalı
Bir başka soru üzerine Prof. Dr. Özlem Azap, Eylül ayından itibaren influenza aşısı için geniş kapsamlı aşılama çalışmalarının başlatılması gerektiğini ve bunun geçtiğimiz dönemlerde “riskli grup” diye tanımlanan gruplardan daha geniş bir aşılama faaliyeti olması, bunun için de aşının stoklanmış olması gerektiğini söyledi. ABD ve İngiltere’de bununla ilgili kamuyou bilgilendirmelerinin yapıldığını belirten Azap, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın henüz böyle bir açıklaması olmadığını belirtti. Azap ayrıca, aşılama çalışmalarının sadece hastanelerde ve ASM’lerde değil, daha farklı yöntemlerle ve daha geniş çerçevede yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.