Koronavirüs salgını bitmedi ve bilim insanları uyarıyor. Buna rağmen iktidar, çalışanları yüksek risk altına sokarak, önlemleri gevşetmeye karar verdi.
Türkiye, dünyada Covid-19 vakalarının en fazla görüldüğü 8. ülke. Sağlık emekçilerinin büyük seferberliği ve bilim insanlarının uyarıları sayesinde alınan bir dizi önlem, virüsün yayılma hızını kesmiş gözüküyor.
Hızı kesildi fakat salgın devam ediyor. Bilim çevreleri, önlemlerin gevşetilmesinin salgının ikinci dalgasına, yani sıçrayarak tekrar yayılmasına yol açacacağı konusunda uyarılarda bulunurken, iktidar 11 Mayıs itibarıyla adım adım "normallleşme planını" uygulamaya karar verdi.
Bilim Kurulu'nun haberi yok
Sağlık Bakanlığı bünyesindeki koronavirüsle ilgili Bilim Kurulu üyesi Prof. Pınar Okyay, "normalleşme" kararının kendilerini de “şaşırttığını” söyledi.
Halk sağlığı uzmanı olan Prof. Okyay, TV'deki canlı yayında sanki salgının tükenmeye doğru gittiği ve her şey olmuş bitmiş gibi bir davranış sergilendiğini , bunun riskli sonuçlar doğurabileceğini belirterek, şunları söyledi:
“Biz daha çok 19 Mayıs sonrası bu konuyu masaya yatırırız diye bakıyorduk. Bir-iki hafta daha beklense iyi olurdu...”
Patronların istekleri yerine getiriliyor
İktidarın ise beklemeye niyeti yok. Açıklanan plana bakıldığında, halk sağlığını korumak için değil bütünüyle ekonomik olduğu, yani patronların isteklerinin yerine getirildiği görülüyor.
- 11 Mayıs'ta otomotiv sektöründeki ana fabrikalar açılacak. Metal sanayi patronları, ihracat durduğu için üretimi durdurmuş ancak birçok fabrikada işçiler enfekte olmuştu. Ücretsiz izin dayatması ve işsizlik tehdidi ile metal işçilerini eve yollayan patronlar, şimdi çalışmaya çağrıyor.
- AVM’ler de açılıyor. Salgının hızla yayıldığı dönemde, AVM'lerin kapatılmasını engellemeye çalışıp geciktiren AVM patronları, isteklerine ulaşmış gözüküyor. Kapalı mekanda klima sistemleriyle havalandırılan AVM'lerin enfeksiyonun yayılması için en riskli yerler olduğu dünyadaki deneyimlerden anlaşılmıştı. Buna rağmen AVM'ler açılıyor.
- Turizm patronlarının isteğiyle tatil alanları da faaliyete geçiriliyor.
- "Normalleşme planının" ikinci aşamasında 12 Haziran itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamalarının kademeli olarak kaldırılması, camilerde cuma namazının dış mekanda topluca kılınmaya başlanması planlanıyor. Spor müsabakalarının da seyircisiz olarak başlarken, pandemi hastanelerinin sayısı da azaltılacak.
- Sinema, tiyatro ve açık hava konserler gibi toplu etkinliklerin Temmuz'da başlaması hedefleniyor.
- 1 Eylül itibarıyla okulların açılması planlanıyor.
- 31 Aralık 2020’de kamu tam kapasite olarak çalışacak. Kapalı alanda konser, düğün gibi etkinlikler de başlayacak.
- İktidara göre 2021 yılı ocak ayının ilk haftasında hayat artık tam olarak normale dönecek.
Odağında patronlar çıkarları ve bozulan ekonomiyi sermaye merkezli toparlama arzusunun yer aldığı bu planının ilan edilmesiyle birlikte, bireysel önlemlerin gevşetilmesi, 'salgını atlattık' fikrinin de yaygınlaşmasına kapı açılmış oldu.
Erdoğan yönetimi başından itibaren salgınla mücadele ederken, üretime devam edilmesini ve küresel durum içinde Türkiye kapitalizminin çeşitli fırsatlar elde edeceği görüşünü dile getiriyor. Bilim Kurulu'na sorulmadan hazırlanan "normalleşme planı" bugüne kadar alınan bir dizi kararda görüldüğü gibi tepeden inme ve günü kurtarmanın aceleciliğini yansıtıyor.
Hazine'nin kasası boşalırken, sosyal yardımları devam ettirmeme eğilimi de alttan alta belirleyici oluyor.
Kâr değil insan!
Metal işçileri, AVM çalışanları, turizm işçileri, sporcuların risk altına sokulması ile birlikte, iktidarın bu planı salgına karşı alınan önlemlerde elde edilen başarıları yok edebilecek ve halk sağlığını köklü olarak bozabilecek sonuçlar yaratabilir.
Bir salgının ortasında, halk sağlığı deneme tahtası olamaz.
Bilim insanları, sağlık meslek örgütleri ve sendikaları, işçi-memur konfederasyonları, risk altında çalışmaya zorlanan işçiler bu gidişata hep birlikte karşı çıkmalı.