Koronavirüs ortaya çıkıp önlemler alınmaya başladığında, evden çalışmalar, online dersler gündeme geldiğinde “Black Mirror dizisinde yaşıyor gibiyiz” denmeye başlandı bu dönem için.
Ben de bu benzerliği geçen hafta bir kez daha hissettim. Black Mirror’ın üçüncü sezonunun ″Nosedive″ adlı ilk bölümünün bu kadar hızlı hayatımızın bir parçası olabileceğini izlerken düşünmemiştim açıkçası. Bölümü izlemeyenler için minik bir Wikipedia açıklaması:
″İnsanlar, içinde bulundukları her toplumsal etkileşim için birbirlerine 1 ile 5 arasında puan verebildikleri bir ortamda yaşamaktadırlar.″ Kahramanımız puanını yükseltmeyi kendine amaç ediniyor. Dizide, düşük puan alanların sosyo-ekonomik durumları anlatılıyor.
Ben ise bu durumun bir tuhaf versiyonunu geçen hafta şöyle yaşadım:
İlkokul ikinci sınıfa giden oğlum için geçtiğimiz pazar Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzaktan eğitim sistemi olan EBA’ya giriş yaptım. İlkokul ikinci sınıflar için sadece pazar günleri sisteme girişi serbest bıraktılar ve bize gelen bilgiye göre mutlaka ama mutlaka siteme giriş yapmamız gerekiyor. ″Sayın veliler, öğretmenleriniz ve sizin girişleriniz kontrol ediliyor lütfen sisteme giriş yapın″ diye okulların kapandığı günden beri mesajlar, uyarılar alıyoruz. Sistemde neler olduğunu uzun uzun anlatmayacağım. İlk gözüme çarpan, TC kimlik numaranız ile girdiğiniz sistemde, adınızın altında puanınızın olması. “Ne ki bu puan?” diye biraz araştırayım diye hemen Google araması yaptım. İşte o aramada puan sistemini anlatan bir sürü habere rastladım. Hatta bazı haberler ″Ne kadar da güzel bir sistem kurulmuş, aynı sosyal medya mantığıyla işliyor ve puan alıyorsunuz″ şeklindeydi. Yani ne kadar ″like″ o kadar puan, ne kadar yorum o kadar puan.
Tabii ki hemen gençler “EBA’da nasıl puan kasabilirsiniz?” adlı videolar yayınlamaya başlamışlar. Biraz daha bakınınca aynı puanlama sisteminin sadece öğrenciler için değil, öğretmenler için de geçerli olduğunu fark ettim. Yani öğretmenlerin de öğrenciler gibi iyi eğitimci olduklarını göstermek için ″puan kasmaları″ gerekiyor. Öğretmenler için ″puan kasmak″ veri girişiyle de sağlanıyor tabii ki. Onlarca böyle haber ve Youtube videosu görmek mümkün. Ama dikkat edin, anlamsız bir rekabetin ve tuhaf bir yarışmanın ortasında bulabilirsiniz kendinizi.
Biraz düşününce EBA’nın bize eğitim sistemini en pürü pak şekilde özetlediğini gördüm. Bu puanlama sistemi de eğitim sistemimizin özü aslında. Tek fark, şimdi her şey daha bir özet ve online şekliyle gözümüzün önüne geliyor. İyi öğretmenin ve öğrencinin kriteri çok test çözdürmek, çözmek, en fazla özel dersi almak, vermek. Bu örnekler çoğaltılabilir. Eğitimin herkesin yeteneğine, ilgisine göre ve adil bir şekilde olması gerektiğini ama bunun kâr için yaşanan bir dünyada olmayacağını da biliyorum.
Yan yana gelip bir şey yapamıyoruz şu sıralarda doğru, ama yaptığımız online işleri kolektif olarak yapamaz mıyız? Belki enerjimizi, aklımızı, teknolojimizi böyle kullansak ortaya çok daha güzel şeyler çıkabilir. Bunun örneklerini çeşitli müzik gruplarında görebiliyoruz.
Şunu da söylemeden bitirmek istemiyorum aslında, hepimiz çok sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz, çocuklar da geçiyor. Hiç bilmedikleri, hiçbirimizin bilmediği bir durumla karşı karşıyayız. Ama bu kadar da eski değerleri korumak için çaba sarf etmek mi gerekiyor? Yenilikleri bu kadar mı eski ile çevrelemek gerekiyor.
Özden Dönmez