Covid-19 adı verilen yeni koronovirüs kaynaklı hastalık tüm dünyaya hızla yayılıyor.
Ölümcüllüğü konusunda çeşitli istatistikler olsa da aslında ölümlerin büyük çoğunluğu virüsün ölümcül olmasından değil sağlık sistemlerinin çökmesinden kaynaklanıyor.
Alınan önlemler de bu nedenle salgını durdurmak için değil zamana yayarak hastanelere yığılma olmasını ve sistemin çökmesini engellemek üzerine kurulu.
Çin’in Wuhan kentinde başlayan salgın aslında iki ay öncesinden biliniyordu ancak yerel bürokratlar ile rejim bunu ekonomik ve politik nedenlerle gizlemeyi tercih etti. Yeni bir virüsle karşı karşıya olduğumuzu ilk gören ve bu bilgiyi veren Doktor Li Venliang hakkında soruşturma açılmıştı ve Li bir ay sonra koronovirüs yüzünden hayatını kaybetti. Başarılı olduğu iddia edilen Çin yönetimi aslında bir salgının önüne çok daha önce geçebilirdi ama tek parti diktatörlüğü kriz patlayana kadar bunu sakladı ve tüm insanlık için bir felakete yol açtı. Aldığı diğer sert tedbirler ise pek çok defa işe yaramadı. Wuhan kentini karantinaya alsa da milyonlarca insan karantina öncesi kentten çıktı veya karantina sonrası kaçmayı başardı. Bugün başarı denen şey, aslında virüsün resmi rakamlarda açıklanandan çok daha yüksek bir şekilde yayılması sonucu toplumsal bağışıklığın artmasından kaynaklanıyor. Çin’in tek başarısı çöken sağlık sistemini yeni hastaneler yaparak, test kitleri üreterek yeniden ayağa kaldırabilmiş olmasında.
Çin’in ardından salgının yayıldığı İran’da ise ölümlerin ana nedeni sağlık sisteminin çökmesi. İran’a yönelik onlarca yıldır süren ABD ambargosu nedeniyle İran yeterli miktarda ilaca ve teçhizata ulaşamadı. Buna, İran rejiminin zaten 2018’den beri hem ekonomik hem de kitle gösterileri nedeniyle politik bir kriz içinde olması da eklendi. Ölümler bu nedenle arttı.
İtalya’da ölümlerin radikal bir şekilde artmasının hatta Çin’deki ölü sayısını dahi geçmesinin nedeni de yine sağlık sisteminin çökmesi. Avrupa’nın en yaşlı nüfusuna sahip olan İtalya’da hükümet salgının hızla yayılmasını engelleyemediği gibi hastanelerde tanı ve tedavi için gereken teçhizatı da sağlamayı başaramadı. Hastalık en başta solunum yollarını etkilediği için yoğun bakıma alınması gereken hastalar için yeterli miktarda yoğun bakım ünitesi ve solunum yollarını açıcı cihazlar gerekiyordu. İtalya bunları sağlayamayınca ölümler hızla arttı.
Ülkeden ülkeye değişen nedenlerle salgının öldürücülüğü üzerine farklı istatistikler var. Genel ortalama %2-5 arası iken Çin’de %4, İran’da %7,5, İtalya’da %8,5 ölüm oranı. Ancak sağlık sisteminin çökmediği ülkelerde oranlar çok daha düşük. Almanya’da 20.142 kişide görüldü covid-19. Ölen kişi sayısı ise 70, yani ölüm oranı %0,3. İsveç’te 1.657 kişiden 16 kişi hayatını kaybetti, yani %0,9.
Bu durum bize sorunun bir matematik sorunu olduğunu değil sağlık sistemi sorunu olduğunu gösteriyor ki bu da elbette politik bir durum aynı zamanda.
Mücadelenin cephe savaşçıları: Sağlık çalışanları
Prof. Dr. Selim Badur, Çin’de yapılan bir araştırmada izlenen 80 bin covid-19 hastasının %4’ünün sağlık çalışanlarını olduğu belirtti. Sağlık çalışanları en önde salgınla mücadele edenler olarak gerekli tedbirler alınmadığı için hastalardan virüs kaparak enfekte oluyorlar. Bu çok yüksek bir oran ve sağlık çalışanları bu hızla etkilenecek olursa artık teçhizatınız olsa da sağlık sisteminin çökmesi kaçınılmaz. Aynı makalede bir önemli bulgu daha yer alıyor, o da hastane enfeksiyonları. Yani koronovirüs bulaşmış hastalarla henüz bulaşmamış hastalar aynı hastanelerde tutuluyor. Bu da başka hastalıklara sahip olan hastalara koronovirüs bulaşmasına neden oluyor.
Sağlık sisteminin çökmesini engellemenin üç ayağı var. Birincisi, yeterli sayıda yatak, izolasyon odası, acil destek ünitesi, suni solunum cihazı, ameliyathane ve diğer tıbbi malzemenin yeterliliğini sağlamak. İkincisi, yeterli sayıda doktor ve sağlık çalışanının olması. Üçüncüsü ise yayılması hızını azaltarak sağlık sistemini rahatlatmak ki Türkiye bir haftadır yapılmakta olan bu.
Çin 10 gün içerisinde 1000 kişilik bir hastane inşa etti. Hızla test kiti üretimine geçti. Böylece birinci ayaktaki eksikliğini giderdi. Aynı zamanda diğer ikisine yönelik de önlemler aldı. İtalya’dan sonra 25 bin vaka ile en fazla vakanın görüldüğü ülke olan İspanya ise sağlık sisteminin İtalya gibi çökmemesi için tüm özel hastaneleri özelleştirdiğini açıkladı. Ayrıca emekli sağlık çalışanlarını ve son sınıf tıp öğrencilerini de göreve çağırabileceğini duyurdu.
Türkiye’deki duruma baktığımızda ise sağlık sektörüne dair net bir plan yok. Türk Tabipler Birliği hastanelerde sağlık çalışanlarını koruyacak yeterli miktarda maske, eldiven, önlük, özel kıyafet olmadığını hatta hastane temizliği için dezenfektan stoklarının da azaldığını açıklamıştı.¹ Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Sezen de yaptığı bir açıklamada acil durumlar dışında önce aile hekimlerine ve sağlık ocaklarına gidin diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gereken tedbirler için de adım atması gerektiğini söyledi. Sezen sağlık ocaklarına birim başına sadece 3 adet maske gönderildiğini yaptıkları itirazdan sonra bu sayının 10’a çıkarıldığı söyledi. Sağlık ocaklarında doktorların kullandığı dezenfektanların ise devlet tarafından değil doktorların kendileri tarafından tedarik edildiğini söyledi.
Hükümetin açıkladığı önlemler arasında sağlık çalışanlarına ve hastanelerle, ocaklardaki sağlık koşullarının iyileştirilmesine dair çok az şey yapılmış durumda. Şimdilik yatak kapasitesi artırmak için özel hastanelerin de pandemik hastaneleri olarak ilan edilmiş olmasından öte bir durum yok.
Oysa hızla yapılması gerekenler var:
- Tüm özel hastaneler kamulaştırılmalı.
- Yoğun bakım, acil destek üniteleri artırılmalı.
- Suni solunum cihazları artırılmalı.²
- Sağlık çalışanı sayısını artırmak için KHK ile atılanlar geri çağrılmalı ve güvenlik soruşturmasının sonucu beklenen sağlık çalışanları da göreve çağrılmalı. Böylece sağlık çalışanlarının üzerine binen aşırı iş yükü hafifletilmeli.
- Durum daha da ağırlaşacak olursa sonuncu sınıf tıp öğrencileri de destek göreve çağrılmalı. Hatta İngiltere’de olduğu erken diplomaları verilerek hekim de yapılabilirler.
- Hastanelerin ihtiyacı için gereken hayati tıbbi malzemeleri ve dezenfektanları üreten şirketler kamulaştırılmalı ve hızla eksikler giderilmeli.
- Salgınla mücadelede kararları alan Bilim Kurulu’na sağlık emekçileri sendikalarının ve tabipler birliğinin temsilcileri de alınmalı.
- Hastane yönetimlerine sağlık çalışanları temsilcileri de alınarak bu süreçte çalışanların durumları hakkında sürekli bilgi edinilmesi ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi sağlanmalı.
Tüm bunların yanında bizim de yapmamız gerekenler var. Mahallelerde kurulacak dayanışma ağlarının hem kendi içerisinde etkin bir işbölümü ile dayanışma örmesi gerekiyor hem de mahallelerdeki koronavirüs dışı hastalıklarda ilk gidilecek birimler olan sağlık ocaklarındaki temel tıbbi malzeme ve dezenfektan eksikliğini giderme konusunda ocaklardaki sağlık çalışanları ile dayanışma örgütlemesi gerekiyor.
Özdeş Özbay
1. https://marksist.org/icerik/Isci/13579/TTB-Saglik-calisanlarini-koruyucu-onlemler-arttirilsin
2. Covid-19 üst solunum yollarında geliştiği için vakaların büyük çoğunluğu nefes alma sıkıntısı çekiyor. Ölümleri engellemek için de solunum cihazlarına ihtiyaç var. İtalya’da yeterli sayıda solunum cihazı bir türlü tedarik edilemediği için ölümler artıyor. Aslında geçtiğimiz hafta gazetelerde İtalya'da gönüllülerin, solumun cihazı vana sayısının yetmemesi sebebiyle sıkıntı yaşayan bir hastane için üç boyutlu (3D) yazıcıyla vana ürettiği yeralmıştı. Ancak vana üreten imalatçı şirket ise gönüllüleri dava açmakla tehdit etti! Şuanda 3D üretim yapılmıyor ve ölümler artıyor. İngiltere ise veteriner hekimleri ile tedarikçilerini suni solunum cihazlarını Ulusal Sağlık Servisi ile paylaşmaları için çağrıda bulundu.