DSİP üyeleri ve Hepimiz Göçmeniz Kampanyasından aktivistler Edirne Pazarkule sınır kapısındaki göçmenleri ziyaret etti.
Ziyaret öncesi, parti üyeleri ve aktivistlerden toplanan paralarla göçmenlerin ihtiyacı olabilecek malzemeler satın alındı ve sınır kapısında ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı.
Bir grup DSİP’li olarak sabah erken saatlerde İpsala Yeni Karpuzlu beldesine gittik, bu bölgede göçmen kalmadığını gördük, göçmenler genel olarak Edirne Pazarkule sınır kapısına yönelmiş durumda. Çünkü az sayıda kişinin sınırı geçmesi halinde Yunanistan güvenlik güçleri tarafından çok kötü davranışlara muhatap oluyorlardı, Yeni Karpuzlu’da üç gün önce bir kişi gerçek mermilerle vurularak öldürüldü. Bazı göçmenler av tüfeği mermisi ile yaralandı. Sınırı geçenlerin paraları, saatleri, telefonları hatta elbiseleri alındı, dövülerek geri yollandı. Bu durum pek çok göçmeni yıldırdı, hatta bir kısmı geldikleri illere geri döndüler. Sınırı geçmeyi denemeye devam etmek isteyenler Edirne Pazarkuleye gittiler.
Pazarkule sınır kapısı, göçmenlerin sınırı geçmek için en yoğun kullandıkları bölge. Tampon bölgede, yani Türkiye ve Yunanistan Sınır Kapıları arasındaki ağaçlı bölgede on bin civarında göçmen toplanmış durumda.
Göçmenler kurdukları derme çatma çadırlarla gece soğuğundan korunmaya çalışıyorlar. Gündüzleri sınırı geçmek için yapılan girişimler, Yunanistan güvenlik güçleri tarafından gaz bombası, plastik ve gerçek mermiler kullanılarak engelleniyor.
Ziyaretimiz sırasında da Yunanistan tarafından tampon bölgeye çok sayıda gaz bombası atıldığına şahit olduk. Ortamı çok yoğun bir gaz kokusu kapladı, hareket etmek bile zorlaştı.
Sınırdaki görüntüler Batı Şeria'da Filistinli gençlerle İsrail güçleri arasındaki çatışmaları andırıyor, göçmen gençler işi eğlenceye çevirmiş durumda.
Sınırda yemek problemi yok gibi, mesela bin kadar ekmek getiren bir yardım kuruluşunun desteği, Kızılay tarafından depolarda yer kalmadığı gerekçesiyle geri çevrildi. Ama barınma, tuvalet, temizlik konusunda çok problem var. Geceleri soğuk nedeniyle insanlar zor zamanlar geçiriyorlar.
Bir kısım göçmen umutla sınır kapısının açılmasını bekliyor. Diğer bir kesimi ise umudunu yitirmiş durumda, dönmek istiyorlar, ama nasıl döneceklerini bilemiyorlar, paraları tükenmiş durumda.
Göçmenlere bu şekilde eziyet edilmesi, vurulması, öldürülmesi AB üyesi bir ülke olan Yunanistan için insanlık suçu. Bunun hesabının mutlaka sorulması gerekir. Yunanistan güvenlik güçleri, sınırda göçmenlere karşı faşist gruplarla işbirliği yapıyor, av tüfekli bu faşist gruplar gözetleme, yakalama, hatta insanları av tüfekleri ile vurma görevini yerine getiriyorlar. 21. Yüzyılda Avrupa sınırları içinde faşist çetelerin devlet desteği ile insan avına çıkması ibretlik bir konu.
Türkiye’de yaşayan göçmenlerin Yunanistan sınırını geçerek Avrupa ülkelerine gitme isteği yakın zamanda gerçekleşecek bir konu gibi görünmüyor. Göçmenler konusunda atılacak en kalıcı çözüm, onlara mültecilik hakkının verilerek Türkiye içinde normal bir yaşam kurmalarının sağlanması olacaktır.