"Hepimiz Göçmeniz - Irkçılığa Hayır" kampanyası Esenyurt'taki bir okulda yaşanan tacize karşı aşağıdaki yazılı açıklamayı yayımladı:
Esenyurt Belma Barut İlkokulu 4'üncü sınıftaki Suriyeli bir öğrenci, kendisini müdür yardımcısı olarak tanıtan sözleşmeli memur İsmail’in (soyadı belirtilmiyor) cinsel tacizine uğradı.
Eğitim Sen, 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yıl Sonu Eğitimde Cinsiyetçilik Raporuna göre, 2017’nin ilk 5 ayında 182 çocuk istismara uğradı.
Adalet Bakanlığı’nın 2015 verilerine göre de Türkiye’de yılda ortalama 17 bin istismar davası açılıyor.
Türkiye’deki cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor. Türkiye, cinsel istismara yönelik insan ticareti ve çocuk evlilikleri nedeniyle, Küresel Kölelik Endeksi’nde ve modern köle sayısında Avrupa’da birinci konumda yer alıyor.
Bu sefer tacize uğrayan çocuğun Suriyeli olması ayrıca önemlidir.
Çünkü, Suriyelilerin devamlı Türkiyeli çocuklara yaptıkları istismarla ilgili çıkan ve çoğu yalanlanan haberlerden de gördüğümüz gibi bu sorun sanki Türkiye’de hiç yaşanmıyor ve tüm kötülükler ‘dışardan’ gelen Suriyeliler tarafından yapılıyor perspektifi uzun zamandır yaygınlaştırılmıştı.
Bu anlamda bu perspektifin bir tür çarpık yansıması olabileceği ihtimalini de göz önüne alarak özellikle okullarda öğretmenlerin yakın gözlem altına alınması, sadece kameraları çoğaltmak anlamına gelmemelidir.
Çocuk tacizi ve istismarı çoğunlukla çocuğun tanıdığı ve belirli bir seviyede güvendiği büyüklerden geliyor. Çocuğun güvendiği büyüklerden en önemlileri de öğretmenler.
Çocuğun cinsel istismarı sadece fiziksel temas değil; duygusal, sosyal ve hukuksal boyutları olan, istismara uğrayanlarda kısa ve uzun dönemde yıkıcı etkilere sahip ciddi bir toplumsal sorundur.
Her taciz vakasından sonra, kamuya seslenen kanun koyucular ve kanun yapıcıların kadınlar ve kız çocukları hakkında kullandıkları dilin cinsiyetçi olmaması gerekir.
Cinsiyetçi sözler sadece kadın hakları örgütlerinin izlediği bir konu olmamalıdır.
Özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının dili yakından takip altına alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki bu tür tacizler en çok ailede yaşanmaktadır.
Suriyeli çocukların olduğu okullarda kendi dillerini konuşabilecekleri, bu konuda deneyimli rehber öğretmenler görevlendirilmelidir.
Okullarda hem çocuklara hem öğretmenlere taciz nedir eğitimlerinin verilmesi ve her öğretmenin bu konudaki tavırlarının yakından izlenmesi gerekir.
Hepimiz Göçmeniz - Irkçılığa Hayır
20.02.2020