Hrant Dink için 13 yıldır adalet mücadelesi yürüten Hrant'ın Arkadaşları'ndan Bülent Aydın'a sorduk.
Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 13 yıl geçti. Bu 13 yılda devletin bu cinayeti ele alış biçiminde ne gibi değişiklikler yaşandı?
Bülent Aydın: Hrant Dink cinayeti davası 13 yıldır sürüyor. Cinayetle ilgili çoğunluğu kamu görevlisi 77 sanığın yargılandığı davanın 18 Şubat’ta 103. duruşması yapılacak. İlk günlerde bu cinayetin bir an önce aydınlatılması için sözler veren yöneticiler hâlâ iktidarda ama neredeyse davanın ilk başladığı yerdeyiz. Bugün gelinen aşama cinayetin hemen ertesinde de aşağı yukarı görülebiliyordu. Bu ise toplumsal vicdanı yaralayan utanç verici bir durum. Süreç içerisinde farklı amaçlar doğrultusunda soruşturmanın seyrinin değiştiğini gördük. Bütün bu süreç boyunca cinayetin aydınlatılması için gerçek bir adım atılmış değil. Bugüne kadar hazırlanan iddianameler önemli fakat cinayete dair tüm boyutları içermediği için bütünlüklü değil.
Hrant Dink’in ölümüne giden süreçte nefret söyleminin özel bir rolü olmuştu. Cenazenin ardından yüzbinlerce kişinin “Hepimiz Ermeni’yiz” diye sokaklara dökülmesi Dink’e yönelen nefret söylemlerine de cevap niteliğindeydi. Ermenilere ve diğer gayrimüslimlere yönelik nefret söylemlerinde bugün hangi noktadayız?
Maalesef bugün de Hrant Dink’in öldürüldüğü dönemden daha iyi bir yerde değiliz. Hatta nefret söyleminin hedefinin daha da genişlediğini söyleyebiliriz. Yaygın medyanın bu tür suçlara karşı kullandığı dil ve sosyal medyada yaygın olarak karşımıza çıkan nefret suçlarının cezasız kalması ve hatta zaman zaman kamu yöneticilerinin de bu tür söylemleri fütursuzca kullanması bu gerçeğin kanıtlarıdır.
Hrant’ın Arkadaşları ilk günden beri “Biz bitti demeden bu dava bitmez” diyor ve davayı takip ediyor. Gelinen noktada elde edilen kazanımlar ve talepler nelerdir?
“Hrant için Adalet için” diyerek 13 yıldır mahkeme kapısında ve her 19 Ocak’ta Agos’un önünde olan insanlar, adaletsizliğe karşı vicdanı temsil ediyor. Davanın ısrarlı takibi ve kamuoyunun ilgisi elbette sürüyor. Çünkü bu bir ırkçılık suçu ve göz göre göre ve örgütlü bir biçimde tezgahlandı. Hrant Dink’in öldürülmesine giden süreçte ve cinayette ihmal, kusur ve kasıtlı icraatı olan kamu görevlilerinin neredeyse 10 yıl sonra mahkeme karşısına çıkarılabilmesi çeşitli engellemelere rağmen bu ısrarlı takip sonucunda ancak mümkün oldu. Soruşturma ve yargılama aşamasında birçok önemli bilgi açığa çıktı. Bir grup tetikçinin şov yaptığı utanmazlıktan, devlet görevlilerinin yargılandığı aşamalara gelindi. Devlet görevlilerinin Hrant Dink cinayetinin işlenmesinde ağır sorumlulukları olduğu dava sürecinde de apaçık ortaya çıktı. Fakat Hrant Dink’i hedef hâline getirip cinayete giden yolun taşlarını döşeyenler başta olmak üzere suçluların hepsinin yargılanması bugüne kadar mümkün olmadı. Hatta tanıklardan bir türlü mahkemeye getirilemeyenler de var. Cinayetin üstünü örten perde henüz kaldırılabilmiş değil. Cinayetten 13 yıl sonra bile olsa bu cinayete yol açan ırkçılıkla hâlâ yüzleşebilmiş değiliz. Hrant Dink’in de yaşamı boyunca mücadele ettiği karanlık zihniyetle yüzleşmek için bugün de geç değil.
(Sosyalist İşçi)