Türkiye'de darbelere karşı mücadele veren en önemli isimlerden biri olan Ahmet Altan, iki kez hakkında tahliye kararı verilen davada bir kez daha tutuklandı ve yeniden Silivri hapishanesine konuldu.
Tahliye kararına rağmen savcılığın tutuklama talebini onaylayan mahkemenin gerekçeli kararı, serbest kaldığı yedi gün zarfında Altan'ın yaptığı açıklamalara ve K24 sitesinde yayınlanan Kağıttan Flüt hikayesine işaret ediyor.
Ahmet Altan, özetle hapishaneleri dolduran binlerce masum insan olduğunu vurgulayarak adaletsizliği eleştirdi. Yazarın dava dışı konuşma ve eylemlerini suç unsuru olarak kabul eden mahkeme, onu tekrar hapse gönderdi.
Ahmet Altan'ın tahliye sonrası açıklamaları yersiz miydi? "Yargı reformu" ilan eden iktidar tutuksuz yargılamayı öncelikli kılacağını sözünü verdiği ve kısmi afla hapishanelerin boşaltılması hazırlıklarının yapıldığı bir sırada yeniden tutuklandı.
"Yargı reformu" belli ki Ahmet Altan gibi rejim muhaliflerini kapsamıyor.
Yargıdaki siyasallaşma, sosyal medyada "tutuklayın" diye tempo tutan çevrelerin nabzına dayanan popülizm devam ediyor.
Ahmet Altan'ın tekrar hapse sokulmasından sadece iktidar kanadındaki şoven milliyetçiler sorumlu değil. Kendilerine "solcu" ya da "muhalif" adını takmış, özünde rakipleri kadar milliyetçi olanlar da "tutuklayın" kampanyası yaptı.
Ahmet Altan'a karşı kurulan (iktidarın bahsettiği türden) bir "Türkiye ittifakı." Sırtını devlete dayayan bu ittifakın harcı olan milliyetçilik, sözde muhalifleri iktidara kolayca eklemliyor.
Gazeteci-yazar Ahmet Altan, hepimizin düşünce ve ifade özgürlüğü için özgür bırakılmalı.,
(Sosyalist İşçi)