Yargı paketinin beklenen adaleti getirmediği sesleri yükseliyor. Sosyalist İşçi gazetesi, meclisteki paketi yorumladı.
Yargı reformu denilerek ortaya sürülen paketin bir reform adını alması mümkün değil. İktidarın MHP’yle anlaşarak gündeme aldığı bu paketin reform olabilmesi için öncelikle çöpe atılıp, yeniden yazılması gerekir.
Bu yazım sürecinin ise bir adet baro başkanının dışında toplumun ezici çoğunluğunun görüşlerinin alınarak oluşturulması gerekir.
Örneğin, kendilerine karşı bir iç savaş ilan edilmiş gibi sürekli olarak öldürülen kadınların kadın cinayetlerine ses çıkartan örgütlerinin görüşlerinin alınması gerekir.
Örneğin, grevleri yasaklanan, eylem yaptıkları için haklarında dava açılan, yasaklara rağmen mücadelelerinde geri adım atmayan işçilere sorulabilir.
Nasıl bir yargı reformu istediği, KHK’yla işleri ellerinden alınan, pasaportlarına el konulan binlerce insana sorulabilir.
Barış için imza vermesi nedeniyle neredeyse vatan haini ilan edilip meslekleri, pasaportları ve zaman zaman da özgürlükleri ellerinden alınan akademisyenlere sorulabilir.
Öğrencilere sorulabilir. Demokratik ve bilimsel eğitim talep ettikleri için polis coplarıyla dövülen, gözaltına alınan, tutuklanan öğrencilere sorulabilir. Darbe girşiminin ardından ilan edilen OHAL’e yaslanan iktidarın kayyum atadığı 90’dan fazla belediyenin belediye başkanlarına, sokak hayvanlarının uğradığı şiddete karşı çabalayan aktivistlere, hakkında herhangi bir iddianame hazırlanmadan aylarca hapis yatan insan hakları aktivistlerine sorun.
Osman Kavala’ya sorun örneğin, nasıl bir yargı reformunun uygun olacağını, Selahattin Demirtaş’a sorun, AHİM’in hakkında verdiği hak ihlali kararına rağmen çeşitli “ayak oyunlarıyla” hapiste tutulan, cumburbaşkanı adayı olmuş ve milyonlarca insanın siyasi temsilcisi olan Demirtaş’a.
Yargı reformu, muhalefet üzerinde bir yıldırma aracına dönüşen yargı mekanizmasını baştan sona değiştirmelidir.
Yargı alanında yapılacak değişiklikler düşünce özgürlüğünü garanti altına almalıdır. Düşünce açıklamayı terör örgütüne üye olmadan onun propagandasını yapmakla ilişkilendiren tüm davalar düşürülmelidir. Düşünce özgürlüğünü ve düşünceyi ifade etme özgürlüğünü garanti altına almayan bir düzenlemeden, reform çıkmaz. Yargı alanında işleyen bürokrasinin işleyiş mekanizmasını yeniden yeniden tanımlamak değildir yargı reformu.
Böyle bir reform her şeyden önce iktidarın yargı üzerindeki “ağrılığını” kaldırmayı hedeflemelidir. Savcı gibi hakimlerle siyasi parti programı yazar gibi iddianame yazan savcıların yargı alanındaki ağırlığına son verilmelidir.
(Sosyalist İşçi)