Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alınması tartışma yarattı.
Bu sabah (6 Temmuz) görevden alınan Çetinkaya’nın yerine yardımcısı Murat Uysal başkan olarak atandı.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kanunun 28. maddesinde görevden almanın detayları belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığı’nın kararına hukuki yönden karara itiraz edenler, TCMB kanunundaki hükümlerin, kanun hükmünde kararnameyle (KHK) aşılamayacağını söylüyor.
375 sayılı KHK ise “Cumhurbaşkanınca süreli atanan üst kademe kamu yöneticileri, ilgili kanunlarda öngörülen görevden alma gerekçeleri yanında kurumsal hedeflere ulaşılamaması nedeniyle de süreleri tamamlanmadan görevlerinden alınabilirler” diyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen otoriter yönetim, muhalefetten AKP içine uzanan birçok itiraz ve değişim talebiyle sorgulanırken, TCMB hakkındaki karar, yasalarla KHK’lar arasındaki çelişkiyi gözler önüne serdi.
Krizi tetikleyen olay
Çetinkaya’nın görevden alınma sebebi ise siyasi ve ekonomik tartışmalara yol açtı. Yaygın kanı, faizleri indirmeye yanaşmaması yüzünden görevden alındığı.
Küresel kapitalizmin hâkim ekonomik doktrinine göre, Merkez Bankaları hükümetlerden bağımsız olmalı. Merkez başkanlarına siyasi müdahalede bulunmaları ya da görev süreleri dolmadan işlerine son verilmesi kabul edilmiyor.
Birçok ekonomist, Beştepe’nin TCMB’ye müdahalesinin ürkütücü sonuçlar yaratabileceğini söylüyor.
2018’de krizi tetikleyen ve büyüten en önemli olaylardan biri kredi bulmak için İngiltere’ye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Mayıs akşamı Bloomberg televizyonunda söyledikleriydi.
Erdoğan, başkan olarak para politikalarında daha etkin rol oynayacağını vurgulayarak, yüksek enflasyonun sebebinin yüksek faizler olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı faizlerin indirilmesinden yana olduğunu da belirtti.
Bu sözler, yabancı sermaye kaçışını hızlandırırken, Erdoğan İngiltere’den kredi bulamadan Türkiye’ye döndü. Durumun kötüleşmesi üzerine, dünyaya TCMB’nin bağımsızlığı kanıtlanmak istendi: Merkez Bankası faizleri yüzde 13.5’tan, yüzde 16.5’a çıkardı. Bu da yetmedi. 7 Haziran’da faizler tekrar artırıldı ve Türkiye dünyanın en fazla faiz veren ilk üç ülkesinden biri oldu.
Yüksek faizler, dış yatırımcı şirketlere ve bankalara kazandırırken, yatırımların durmasına, iflaslara ve işten çıkarmalara yol açtı.
Karar verici
Bir başka iddia ise Çetinkaya’nın “ihtiyaç akçesi” denilen TCMB’deki birikmiş paranın Hazine’ye aktarılmasına karşı çıktığı için görevden alındığı. Reuters haber ajansına konuşan kaynaklar, TCMB'nin bağımsızlığını savunduğu için Erdoğan ve Berat Albayrak tarafından kovulduğunu ileri sürdü.
Sebep ne olursa olsun Erdoğan, TCMB’ye açıkça müdahale etti. Çetinkaya döneminde olduğu gibi bugün de, ekonomide ve para politikalarında karar verici merci bizzat Erdoğan. Yanlış müdahaleler ve kararlarla, Türkiye kapitalizminin en büyük krizini derinleştirdi.
Beştepe’nin TCMB’ye son müdahalesi, dış krediye bağımlı ekonomi de yeni hasarlar yaratabilir. Bu hasarlardan en fazla etkilenen, 2018’de olduğu gibi emekçi sınıflar olacak.