31 Mart seçimlerinde beka stratejisinin hedefi olan ve siyasi tercihleri reddedilen Kürt seçmenler, tekrarlanan seçime günler kala hatırlandı.
İktidar cephesi: Binali Yıldırım'ın Kürdistan açılımını, PKK lideri Öcalan'ın HDP'ye yolladığı mektubun AA tarafından açıklanması izledi. Bitlis ve Bozova'da Kürtçe tabelalar AKP'li belediyeler tarafından indirilirken, Binali Yıldırım İstanbul'da Kürtçe kurslar açılacağı vaadinde bulundu. TV'de canlı yayına çıkan Erdoğan ise Öcalan ve Demirtaş arasında bir liderlik yarışı olduğunu söyledi. Hemen ertesinde, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi (IKYB) Başkanı Neçirvan Barzani'yle Dolmabahçe'de biraraya geldi. Erdoğan, 31 Mart mitinglerinde HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli'ye "Burada Kürdistan yok. Çok meraklı isen Irak'ın kuzeyinde var. Oraya defol" demişti. Son olaraksa Devlet Bahçeli, HDP'yi Öcalan'ı dinlememekle eleştirdi.
Muhalefet cephesi: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetede yayınlanan röportajında “Diyarbakır’a gidip ‘Kürdistan’ sözcüğünü kullanıyorlar ama Selahattin Bey aynı sözcüğü kullandığı için hapse atıyorlar. Bu aklın, mantığın alacağı bir şey mi? Ne işi var Selahattin Bey’in hapiste?” dedi. Oysa Demirtaş ve HDP'li vekillerin hapse konulması sürecini başlatan olay, Mayıs 2016'da milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasıydı. Seçimlere üç gün kala Demirtaş'tan bahseden Kılıçdaroğlu ve partisi, o gün iktidar blokunun anti-demokratik girişimine "evet" oyu vermişti.
İstanbul'da Ekrem İmamoğlu için kampanya yapan HDP, “İstanbul seçimlerine yönelik seçim stratejisinde ve taktik adımlarında bir değişiklik söz konusu değildir” açıklamasını yaptı.
İktidar ve muhalefet, İstanbul seçimlerini kazanmak için Kürt seçmenlerine seslenme yarışına girse de, iki taraf da Kürt sorununun demokratik çözümünü vaat etmiyor. AKP ve CHP'nin Kürt siyaseti, 23 Haziran'dan sonra sınanacak.