Uluslararası Para Fonu (IMF) geçtiğimiz hafta 2019 Yılı Dünya Ekonomik Görünümü Raporunu yayınladı. Sinyalleri 2018’in son aylarından beri ortaya çıkan küresel ekonomik daralma riski bu raporda açıkça “yavaşlayan büyüme” başlığı ile sunuluyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde 2019 yılının hemen başında Dünya Ekonomik Forumu zirvesinde küresel bir krizin sinyallerinin arttığını söyleyerek “fırtınaya hazır olun” demişti. Lagarde ile aynı zirvede konuşan Nobel ödüllü iktisatçı Prof. Paul Krugman da 2019 ya da 2020’de ABD’de bir resesyon beklenebileceğini belirtmişti.
2018 yılında Avrupa’nın üçüncü büyük ekonomisi İtalya resesyona girerken, Çin de 2018 yılını büyüme rakamlarında yaşanan gerileme ile tamamlamıştı. Türkiye, Arjantin, Venezuela gibi ülkelerde ise kriz yaşandı.
IMF geçtiğimiz hafta 2019 Yılı Dünya Ekonomik Görünümü Raporunu yayınladı. Sinyalleri 2018’in son aylarından beri ortaya çıkan küresel ekonomik daralma riski bu raporda açıkça “yavaşlayan büyüme” başlığı ile sunuluyor. IMF’ye göre 2018’in ikinci yarısından itibaren başlayarak küresel ekonomide sorun yaşanıyor. Bunun ana nedeni dünyanın en büyük iki ekonomisi olan Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşları. Bu durum küresel ticaret hacminde bir daralmaya yol açtı. Dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olan AB’nin de yaşadığı Brexit gibi krizler Avrupa ekonomisinde düşüşe yol açtı. Bu küresel gelişmeler dış borca bağımlı ekonomilerin kaynak bulmasını zorlaştırdı ve bazı ülkelerde kriz başladı. IMF’nin dünya için 2019 büyüme beklentisi yüzde 3,3. Bu oldukça düşük bir büyüme oranı.
IMF raporunda Türkiye’nin yüzde 2,5 küçüleceğini, enflasyonun yıllık yüzde 17,5 olacağını ve işsizliğin yüzde 12,7 olacağı öngörüyor ki bu senaryoda seçimlerin belirsizliği ve Suriye sınırında muhtemel bir operasyon gibi etkenler hesaba katılmıyor.
İşsizlik rakamları daha şimdiden 14.7’ye yükselmiş durumda. Bu rakamlar 2008-2009 kriz dönemi işsizlik rakamlarına ulaşılmış olduğu anlamına geliyor. Gençler arasında işsizlik ise yüzde 26,7.
Tüm bu gelişmeler iktidarın krizle baş edebilmek için çok sert bir kemer sıkma programı ilan ederek yatırımcıları çekmeyi çalışacağı anlamına geliyor. Geçen hafta ilan edilen “reform paketi” aslında yatırımcıların beklediği agresif politikaları içermiyordu ancak buna rağmen işçilerin hayatını zindan edecek kıdem tazminatı ve bireysel emeklilik taslaklarını içeriyor. Sert bir ekonomik saldırı, karşısında sert bir işçi direnişi bulacaktır. Şimdi krizin faturasını ödememek için işçi sınıfının birliğini sağlamak gerekiyor.