CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski CHP milletvekili Eren Erdem, iş insanı Osman Kavala, sivil toplum çalışanı Yiğit Aksakoğlu, gazeteci yazar Ahmet Altan ve avukat Selçuk Kozağaçlı’yı ziyaret etti.
Çakırözer, yoksul çocukların topluma kazandırılması projeleri yürüten ve 4 aydan fazla süredir tutuklu bulunan Yiğit Aksakoğlu’nun Gezi Parkı iddianamesi için “Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile de bir çalışma başlatmak üzereydik. Gözaltına alınmadan bir hafta önce kendisi ile görüştüm. Ama şimdi, hazırlanan iddianamede kendisi kabine üyelerinden oluşan müştekiler, şikayetçiler listesinin 6. sırasında. Bu nasıl çelişki?” değerlendirmesini aktardı.
HP PM üyesi Eren Erdem’in her gün tahliye dilekçesi verdiğini aktaran Çakırözer, yazar Ahmet Altan’ın ise “Beni burada iki buçuk yıldır tutuyorlar. Ama yazdığım kitapla bu cezaevinin duvarlarını yıktım” dediğini belirtti.
Silivri ziyaretinin ardından değerlendirmelerde bulunan Çakırözer, tutuklu aydınların sağlık durumlarının iyi, ancak tutukluluk koşullarının ağır olduğuna dikkat çekti.
Erdem: Hukuk devleti için işe bu dava ile başlanmalı
CHP’nin tutuklu PM üyesi Eren Erdem’in yargılandığı davada 4 yıl 2 ay hapisle cezalandırıldığını anımsatan Çakırözer, Erdem’in mesajını da şu ifadelerle anlattı:
“Her gün tahliye dilekçesi veriyorum. Benim kitaplarımla, yazılarımla FETÖ’ye ne kadar karşı olduğum ortada. Ama şimdi örgüte yardım etmekten ceza veriyorlar. Burada tutulmam tamamen haksız ve hukuksuz. Gizli tanığın, benim hakkımda iftiralarda bulunmaya zorlandığını söylemiş olmasına rağmen benim hala burada tutulmam yaşadığım adaletsizliği arttırıyor. Burada geçen her günüm özgürlüğümden, ailemden çalınıyor. Gerçek bir hukuk devleti olacaksak, yargı gerçekten bağımsız ve tarafsız olacaksa işe bu dava ile başlanması gerekir. Bir an önce özgürlüğüme kavuşmam gerekir.”
Kavala: Tüm iddialara kapsamlı bir yanıt vereceğiz
Gezi Parkı iddianamesi kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan iş insanı Osman Kavala’nın 16 aydır tutuklu olduğuna dikkat çeken Çakırözer, Kavala’nın “Hakim karşısına çıkacağımız ilk gün, 24 Haziran’da tutukluluğum 18 ayı geçmiş olacak. Hakkımızdaki iddianamenin tutarlı, mantıklı bir yanı yok. Tüm iddialar karşısında yakında, ilk duruşma gününü beklemeden kapsamlı ve hukuki bir yanıt hazırlıyoruz. Kamuoyuna da açıklayacağız” dediğini aktardı.
Aksakoğlu: Müebbet koşullarında tecritteyim
Aynı iddianame kapsamında hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi çalışanı ve Hollanda merkezli Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu ise Çakırözer aracılığıyla, “10 metrekarelik hücrede tecritteyim. Koğuşum ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan biri ile aynı koridorda. Onunla aynı koşullarda tutukluyum” mesajını verdi.
Temsilcisi olduğu vakfın Türkiye’de yoksul mahallelerde yaşayan yoksul çocukların eğitimleri, topluma kazandırılmaları için projeler ürettiğini belirten Aksakoğlu, “En fazla projeyi Beyoğlu Belediyesi ile yaptık. Sultanbeyli Belediyesi ile de çok fazla proje gerçekleştirdik. Parti ayrımı yapmadık, yoksul çocuklar için İzmir Büyükşehir Belediyesi, Sarıyer Belediyesi, Maltepe Belediyesi ile de projelere imza attık” dedi.
"Proje için görüştüğüm Fatma Şahin şimdi müşteki"
Bu belediyelerin yöneticileri ile projelerin hayata geçmesi için bizzat kendisinin görüştüğünü aktaran Aksakoğlu, “Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile de bir çalışma başlatmak üzereydik. Gözaltına alınmadan bir hafta önce kendisi ile görüştüm. Ama şimdi, hazırlanan iddianamede kendisi kabine üyelerinden oluşan müştekiler listesinin 6. Sırasında. Bu nasıl bir çelişki?” diye konuştu.
“‘Marc isimli şahıs’, benden önceki temsilci”
Çakırözer, Aksakoğlu’nun, iddianame ile ilgili olarak “Marc isimli şahısla irtibatlıdır’ deniyor. Marc, Bernard van Leer” Vakfı’nın benden önceki Türkiye temsilcisi. ‘Marc isimli şahıs’ ifadesi yabancı bir isim görüldüğü anda Türkiye’nin karıştırılmak istendiği sonucuna varıldığını ortaya koyuyor” değerlendirmesini yaptığını aktardı.
“Suç yok, neyi savunacağız?”
“Siddetsizeylem.org” sitesinin alan adını satın almasının iddianamede aleyhine delil olarak kullanıldığını belirten Aksakoğlu, “Gezi Parkı protestolarından etkilenmiştim, almıştık. Ancak sitede hiçbir şey yayımlamadık. Şiddetsiz eylem kavramı iddianamede, bu siteden daha fazla tanımlanıyor, anlatılıyor” ifadelerini kullandı. Aksakoğlu, Çakırözer aracılığı ile “İddianamede suç yok, neyi savunacağız. Garaj İstanbul’da bir toplantı yapılmış. Bu toplantıdan suç çıkarmaya çalışıyorlar. Osman Kavala ile 2012 yılında sadece bir telefon görüşmem var iddianamede. Kavala’nın da diğer sanıkların da bir suçu olduğunu düşünmüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Altan: Yazdığım kitapla bu cezaevinin duvarlarını yıktım
Yazar Ahmet Altan’ın da tutukluluğunun üzerinden 2.5 yıldan fazla zaman geçtiğini anımsatan Çakırözer, Altan’ın “Beni burada iki buçuk yıldır tutuyorlar. Ama yazdığım kitapla bu cezaevinin duvarlarını yıktım. Kitabım dünyanın dört bir yanında satış rekorları kırıyor. Anayasa Mahkemesi’ne 2 buçuk yıl önce yaptığımız başvuru 8 aydır da Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun önünde bekliyor. Yüksek Mahkeme’nin bu tutumu da temel bir hak ihlalidir. Hapsederek beni susturacaklarını sandılar ama burada yaşanan adaletsizliği artık tüm dünya biliyor” dediğini söyledi.
"En basit yargılama usulleri bile gözetilmedi"
Çakırözer, geçtiğimiz günlerde, KHK ile kapatılan ÇHD davasında 11 yıl 3 ay hapis cezası verilen avukat Selçuk Kozağaçlı'nın ise “En basit yargılama usullerini dahi gözetmeyen bir mahkeme heyeti tarafından yargılandık. Bu cezalar hukuksuzdur. Meslektaşlarımızın bizimle gösterdiği dayanışmaya teşekkür ederim. Aldığım ceza sonrasında ilk günde onlarca avukat ziyaretime geldi" dediğini aktardı.
Çakırözer: Aydınlara bir an önce özgürlük
Gezi Parkı direnişine yıllar sonra tekrar dava açılmasının, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının istenmesinin hukuk ayıbı olduğunu belirten Çakırözer, “FETÖ iddiaları ile görevlerinden alınan savcı ve polislerin yürüttükleri soruşturmaların ‘yeniden kıymetlendirme’ adı altında iddianameye dönüşmesi adaletsizliğin geldiği aşamayı gösteriyor. Örgüt üyeliği iddiası ile görevlerinden alınan, yargılanan, yurtdışına kaçan polis ve savcıların iddianameleri yıllar sonra nasıl ‘yeniden kıymetlendirilebilir? Haksız hukuksuz iddialar nasıl yeniden kıymetlenebilir” dedi. Silivri ziyaretinin ardından Çakırözer, “Siyasetçilerin, avukatların, iş insanlarının, aydınların, gönüllülerin yazdıkları, söyledikleri hatta sivil toplum faaliyetinde bulundukları için cezaevinde tutulmaları kabul edilemez. Aydınlarımızın artık daha fazla beklemeden, bir an önce özgürlüklerine kavuşması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
(T24)