Uluslararası Irkçılığa Karşı Eylem Günü kapsamında dünyanın 60'a yakın şehrinde yapılan etkinliklerle eş zamanlı olarak İstanbul'da da bir basın açıklaması düzenlendi.
Saat 14:00 ile 16:20 arasında Cezayir toplantı salonunda düzenlenen panelin ardından, "Hepimiz Göçmeniz - Irkçılığa Hayır" kampanyasının çağrısıyla Odakule'de bir basın açıklaması yapıldı.
Eylemde, Yeni Zelanda'da gerçekleşen katliamın korkunçluğundan bahsedilirken, bunun tüm dünyadaki göçmenlere yönelik bir girişim olduğunun altı çizildi.
"Yeni Zelanda bir daha asla!", "Sınırları açın, göçmenlere özgürlük", "Mültecilik haktır" ve "Göçmen işçilere sendika hakkı tanınsın" dövizleri taşıyan eylemcilerin ana pankartında ise tüm göçmenlere mültecilik hakkının tanınması talep edildi.
"Irkçılığa dur de" ve "Yaşasın halkların kardeşliği" gibi sloganların atıldığı eylemde Sibel Erduman'ın okuduğu basın açıklaması şöyleydi:
Irkçılığı durduralım, hepimiz göçmeniz!
Değerli arkadaşlar,
Haftalardır bugünkü etkinliğin örgütlenmesi için çalışıyoruz ve asli hedefimiz, göçmenlere yönelik ırkçı iklimin dünyada ve Türkiye’de geriletilmesini sağlamaktı. Bu eylem çok sayıda ülkede birden gerçekleşecek olan bir eylem hepimizin bildiği gibi. Fakat bizler dünyanın birçok ülkesinde sokaklara çıkıp sesimizi duyurmadan bir gün önce, Yeni Zelanda’da göçmenlere yönelik en vahşi katliam haberiyle uyandık. Yeni Zelanda’da ırkçı bir alçak, bilgisayar oyunu gibi formatlayarak, bir camide göçmenleri tarayarak öldürdü. Saldırıda tam 49 kişi öldü, 48 kişi ise yaralandı ve yaralıların bazılarının durumu ağır.
Camide ibadetlerini yapan, camiye sığınan göçmenler katledildi.
Yeni Zelanda’daki saldırı, tüm dünyada göçmenlere verilen bir gözdağıdır!
Bu saldırı, göçmenlerin yüreğine korku salmayı amaçlayan, göçmenleri çaresiz hissettirmeye çalışan ve gücünü ırkçılıktan, milliyetçilikten, siyasilerin ırkçılık, nefret söylemi dolu açıklamalarından güç alan bir saldırıdır.
Yeni Zelanda’daki saldırı hepimizi derin bir üzüntüye sürüklerken, bir yandan da göçmenlerle dayanışmanın ne kadar önemli, ne kadar acil ve ne kadar yaşamsal olduğunu gösterdi.
O yüzden bu hafta boyunca 22 ülkede 47 farklı şehirde eylem ve toplantılar düzenleyerek ırkçılığa karşı ses çıkartmamız çok ama çok önemli.
Değerli arkadaşlar,
Şunu bilmeliyiz ki, ırkçılık yalnızca hedefine aldığı topluluklara saldırmaz. Irkçılık yayıldıkça hepimizin nefes aldığı, güvende hissettiği toplumsal koşullar ortadan kalkar. Böyle bir dünyada hiçbirimizin huzuru olmaz. Eşitlik kendi haklarımızdan başkasına pay vermek değil hep birlikte daha güçlü durmak demektir.
Dünyanın pek çok yerindeki diğer insanlarla birlikte bizler de 16 Mart Uluslararası ırkçılığa karşı eylem gününde sokaktayız.
Göçmenlerle dayanışmayı insanca yaşamanın koşulu olarak görüyoruz.
Uluslararası dayanışmamızı tüm ırkçılar görsün istiyoruz.
Bugün dünyada yükselen ırkçılığın esas nedeni, göçmenlerin siyasi ve ekonomik olarak güçsüz bırakılmalarıdır. Bu yüzden ırkçılığı teşhir etmek için göçmenlerin başta eşit vatandaşlık ve sendikalaşma hakkı olmak üzere, her türlü ekonomik ve siyasal haklarının verilmesini talep ediyoruz.
Çünkü eşitlik olmadan özgürlük olmaz!
Mülteci hakkı insan hakkıdır!
Yeni Zelanda, bir daha asla!
Sınırlar açılsın! Göçmenlere özgürlük!