Sosyalist İşçi gazetesi, “Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyasından Deniz Güngören’e 16 Mart eylemlerinin neden önemi olduğunu sordu:
"Muazzam sağcılaşan bir siyasi ortamdayız. Önümüzde yerel seçimler var fakat sağcı partilerden gösterilen solcu adayları konuşmak zorunda bırakılıyoruz. Senelerdir hiçbir engel tanımadan sokakta muhalefete devam edebilen tek güç olan kadın hareketinin dahi bu seneki 8 Mart yürüyüşü "ezanı ıslıkladılar" türünden iftira dolu saldırılarla engellendi.
Tüm bu ortamda hükümete sağdan muhalefet edenler ise sürekli Suriyelileri hedefe koyan ırkçı hezeyanlar üzerinden siyaset yapıyor. Böylesi bir muhalefet herhangi bir değişim getirmek bir yana dursun, hükümetin bekasının sigortası gibi çalışıyor.
Türkiye’de dört milyon Suriyeli yaşıyor, bu pek çok Avrupa ülkesinin toplam nüfusundan fazla. Bu insanlar senelerdir burada çalışıyor ve üretiyor üstelik bunu çok ucuza yapıyorlar. Dört milyon insanın hiçbir iş güvencesi olmadığı gibi hiçbir siyasi gücü de yok, yani yaşadıkları ve çalıştıkları yerin nasıl olması gerektiğine dair hiçbir söz hakları yok. Dahası, kendilerine yönelik saldırılara cevap verme şansları da yok.
Kültürel kutuplaşma üzerine kurulu bugünün siyasi kampları arasındaki çekişme hiçbir değişim vâdetmiyor. Aralarındaki denge değişse bile aynı neo-liberal ve sağcı politikaların başka tarz bıyıklı adamlar tarafından yürütülmesinden başka bir anlama gelmeyecek.
Milyonlarca Suriyeliye altın bilezik muamelesi yapan hükümet ve mikrop gibi gören muhalefetin tümüyle dışında, Suriyelilerle dayanışmayı ve onların eşit yurttaşlar hâline gelmelerini merkezine koyan, özgürlükçü ve ırkçılık karşıtı bir hareket bu iki kampa sıkışmış insanlara bir alternatif tahayyülü vermedikçe altında kaldığımız baskı azalmayacak.
Ayrıca sağa kayış ve ırkçılık su götürmez biçimde küresel bir mesele. 16 Mart ise tüm dünyada ırkçılık karşıtlarının, taleplerini en güçlü biçimde dile getirdiği bir uluslararası dayanışma ve eylem günü. Türkiye’de sıkışmışlık ve izole olmuşluk duygusu çok yaygın, bu yüzden meselenin uluslararası karakteri sıklıkla gözden kaçıyor. Bu yüzden yalnızca Suriyelilerle dayanışmak için değil, üzerimizdeki ölü toprağını silkelemeye başlamak ve tüm dünyada değişim isteyen, ırkçılığa geçit vermemeye kararlı milyonların parçası olduğumuzu hatırlamak açısından da 16 Mart’ın ses getirmesi çok önemli."