Selahattin Demirtaş: “Bedel ödesek bile barışta ısrar edeceğiz”

25.02.2019 - 09:34
Haberi paylaş

T24’ten Şirin Payzın, uzun süredir cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la röportaj yaptı. Demirtaş, son döneme ve seçime ilişkin değerlendirmelerde bulunurken barışı savunmanın önemini vurguladı.

4 Kasım 2016’dan beri tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, T24’ten Şirin Payzın’a verdiği röportajda seçimde HDP’nin tavrını olumlu bulduğunu açıkladı. Barışı savunmanın hâlâ çok önemli olduğunu vurgulayan Demirtaş, CHP ve İyi Parti’nin de AKP kadar sertlik ve savaş yanlısı politikaları savunduğunu söyledi.

Demirtaş’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Bu böyle gitmeyecek ama toplumsal muhalefeti örgütlemeye kimse cesaret edemiyor”

“Ciddi bir karamsarlık ve umutsuzluk herkesi teslim almış gibi. Herkes bir kurtarıcıyı bekliyor, Godot’yu bekler gibi. Bunun böyle gitmeyeceğini herkes biliyor ve söylüyor; ama asıl kurtarıcı özne olan halkı ve halk hareketini merkeze alan bir toplumsal muhalefeti örgütlemeye kimse cesaretle öncülük yapmıyor. Ezilen bütün kesimlerin büyük öfkesi var aslında, fakat bu öfkeyi örgütleyerek değişimin taşıyıcı gücüne dönüştürecek öncülükten yoksun bir ortam var. Her seçim bunun için önemli bir fırsattır aslında, değerlendirilebilirse tabii ki önemli sonuçlar ortaya çıkacaktır”.

“HDP’nin seçim tutumu isabetli”

“Bildiğim kadarıyla HDP 7 büyükşehir ve şehirde aday çıkarmayacağını açıkladı. Bu kararın isabetli bir politik hamle olduğuna inanıyorum. HDP aday çıkarmama karşılığında hiçbir partiyle ne partisel bir çıkar, ne de işbirliği içerisine girdi. Buradaki temel çıkarımız Türkiye demokrasi mücadelesinin genel çıkarıdır. İktidarı ve devleti zorbalıkla, hukuk dışılıkla elde tutmaya çalışan bir gücü sınırlama, geriletme adına sistem içi başka güçlere dolaylı olarak imkân yaratmak bu dönem için doğru ve uygun bir taktik hamledir. Bu hamle ileride yeni ve samimi bir demokrasi bloğunun oluşmasına da zemin yaratabilir. Ama bu yerel seçimlerde faşist bloğun ilerleyişinin durdurulması adına akıllıca ve cesurca verilmiş bir karardır. Eminim ki, HDP tabanı da bu politik hamleyi ve sonuçlarını çok iyi anlıyor ve görüyordur. Bütün tabanımızın bu kararların arkasında tek vücut duracağına inanıyorum. Zaten AKP ve sözcülerinin HDP tabanına yönelik hakarete varan tehdit söylemleri, bu kararın kendilerini ne kadar paniğe sevk ettiğini gösteriyor. Hata üstüne hata yapıyorlar. AKP’nin yerinde olsam HDP’yi ve tabanını el üstünde tutar, toz kondurmazdım. Çünkü siyasi kaderiniz artık HDP’lilerin tavrına göre şekillenecek”.

“CHP de barış konusunda AKP kadar iradesiz”

“Biz CHP veya başka partiye oy verin demiyoruz, faşist bloğu sınırlamak ve geriletmek için oyunuzu stratejik bir amaç için kullanın veya demokrasinin gelişmesine bir şans tanıyın diyoruz. Hiçbir HDP’li arkadaşım, başka partileri veya partilileri asla düşman olarak görmemelidir. Asgari demokrasi ilkeleri çerçevesinde, birlikte yaşam mücadelesinden vazgeçilmemelidir. AKP ve MHP’yi geriletmek, kullanacağınız oyun etkili bir sonuç doğurmasına bağlıdır”.

“HDP’nin CHP’yi destekleme gibi bir kararı yoktur. CHP ile veya başka partiyle arasında ittifak ve işbirliği kararı da yoktur. HDP aday çıkarmayarak, siyasi dengeleri demokrasi lehine çevirme gayreti içerisindedir. Bu kararın AKP’ye yarayacağının spekülasyonunu yapanlar, HDP aday çıkarsaydı ne diyeceklerdi acaba, merak ediyorum.

Barış ve çözüm sürecine gelince. CHP yönetimi barış sürecini veya çözüm sürecini arzuluyor da biz mi haberdar değiliz? Biz Türkiye’nin tüm siyasi güçlerinin barış için ortaklaşmasını arzu ederiz. CHP de barış konusunda AKP kadar iradesiz ve isteksizdir. Bunu değiştirmek için mücadeleye devam etmeliyiz”.

“Cizre ve Sur’daki komutanların neredeyse tamamı şimdi darbecilikten tutukludur”

“İktidarın paralı borazanlığını, tetikçiliğini yapmak için her gece kanal kanal dolaşan pespaye tayfanın söylediklerini zerre kadar kale almıyorum. Bunun dışındaki her eleştiriyi anlamaya çalışarak saygıyla karşılıyorum. Elbette her zaman daha iyisi yapılabilirdi, bu benim için de geçerlidir. Fakat hendeklerle ilgili gerçekleri bilmeyenler, bu konuda yanılgılı yorumlar yapıyorlar. Size sadece bir örnek vereyim; Devlet Bahçeli’nin 13 Ekim 2018 tarihinde Hürriyet gazetesinde Ertuğrul Özkök’e verdiği mülakattaki ‘Güneydoğu’da olaylar başlayınca ben ‘hemen oralarda sıkıyönetim ilan edin’ dedim. Ama sonradan gördüm ki, iyi ki benim o sözümü dinlememişler. Çünkü biz orada o gün komutanlar terörle mücadele ediyor diyorduk, meğer darbe planı yapıyorlarmış. Bir de ellerinde sıkıyönetim yetkisi olsaydı facia olabilirdi’ ifadelerine bakın; bu itiraf tarihîdir aslında. Kürtlere, yerleşim birimlerine, yaşam alanlarına, orantısız, vahşice saldırının itirafıdır. Hendek bahanesiyle yüzlerce masum sivil Kürt’ü katlettirip, şehirleri yaktırıp yıktıran, sonra da 15 Temmuz’da bunu yapanların darbeci olduğunu anlayıp içeri tıkan AKP-MHP faşist bloğundan eleştiri ve özür istensin, benden değil. Biz hendek bahanesiyle ortaya konulan barbarlığı durdurmak için elimizden geleni yaparken, AKP-MHP, TBMM’de bunların işledikleri suçlar için dokunulmazlık yasası çıkardılar. Bu komutanların neredeyse tamamı şimdi darbecilikten tutukludur, ama hiçbir savcı bunlara Cizre’de, Sur’da acaba gereksiz yere, fazladan tek bir kurşun sıktılar mı diye soruşturma açmadı. Bunların TBMM’yi bombaladığına inanıyorsunuz da, kameraların giremediği, aylarca sokağa çıkma yasağının sürdüğü Sur’u, Cizre’yi fazladan yakıp yıktıklarına, orada katliam yaptıklarına niye inanmıyorsunuz? Yoksa darbeci de olsa, fazladan bir Kürt öldürmüşse, “eline sağlık” mı deniyor? Kimse o katliamların defterinin kapandığını düşünmesin. Bugün beni ve HDP’yi hendek, barikat diyerek sorumlu gösterebilirler, ama devran dönecek, orada yaşananların tüm hakikatiyle gün yüzüne çıktığını da göreceğiz. Asıl sorumlular mutlaka hesap verecekler. Hukuk hep zalimden yana işlemeyecek elbet”.

“Barışa dair arayışlardan vazgeçmek doğru olmaz”

“‘Özgür insan başka türlü karar verme imkânı olan insandır’ der Rosa Luksemburg. Tek adamın dizinin dibinde ve onun öngörüp emrettiği şekilde yaşayanlardan daha özgür olduğumuzu söyleyebilirim. Barış süreçleri her zaman başarıyla neticelenmeyebilir, ama buna rağmen barışa dair arayışlardan vazgeçmek doğru olmaz. Velev ki, bir zamanlar muhatabımız olanlar ilkesiz, ahde vefasız, samimiyetsiz çıkmış olsalar bile, barışa inanmaktan vazgeçmemeliyiz. Bunun için hapse atılmış olmamız, olsa olsa barış konusundaki kararlılığımızı bileyecektir. Savaşı, çatışmayı, ölümü kutsamayacağız, bedel ödeyeceğiz ama acılı, yoksul, fedakâr halkımıza daha fazla bedel ödetilmesine rıza göstermeyeceğiz. AKP’li mi, AKP’siz mi bunu ben bilemem, ama göreceksiniz barışta ısrar edenler bunu mutlaka sağlayacaklardır”

“Gelecek yıllar ne getirir ne götürür bilemeyiz; AKP iktidarda kalır mı gider mi, buna halk karar verecek. Ancak bugün AKP, ‘ben savaş politikalarından vazgeçtim ve kalıcı barışın samimi adımlarını atmak istiyorum’ derse ‘hayır bunu yapmana izin vermeyiz, savaşta ısrar etmelisin’ mi demeliyiz? Yoksa en az AKP kadar savaş ve sertlik yanlısı politikaları savunan İyi Parti'nin, CHP’nin iktidara gelmesini mi bekleyeceğiz?

Demek istediğim şudur; biz barışı savunurken, bunu herhangi bir partiye ya da kesime karşı düşmanlık ederek yapmıyoruz. İktidar odağı kimse, onu barışa çekmeye, barışa gelmiyorsa da seçimlerde iktidardan düşürmeye çalışıyoruz. Onun yerine de mümkün olan en demokratik, halkçı seçeneği iktidara taşımaya çalışıyoruz. Bu seçenek de HDP’dir. Bunu söylerken AKP’den bir beklenti, barış için bir umut içinde olunması için de söylemiyorum. AKP'nin böyle bir niyeti yoktur ve bizim de siyasi çıkarımız AKP’nin iktidarı kaybetmesindedir. Barış umudu ancak o zaman doğabilir”.

“Suriye’deki Kürtlere ABD, Rusya yerine Türkiye’nin destek olmasını tercih ederdim”

“Suriye’de Kürtlerin yok olmasını isteyen de; oradaki Arap’ın, Türkmen’in, Ermeni’nin, Sünni, Şii, Hıristiyan’ın yok olmasını isteyen varsa benim kardeşim falan değildir. Oradaki Kürt halkına ABD, Rusya yerine Türkiye’nin destek olmasını tercih ederdim. Ancak gelin görün ki, “terör” safsatası ve anti propagandası ile açık ve örtülü Kürt düşmanlığı yapmaktan kimsenin aklına Kürtlere destek olmak gelmiyor”.

Bültene kayıt ol