Silivri Cezaevi'nden mektup gönderen Yiğit Aksakoğlu, "Adalete olan toplumsal güvenin tesis edildiği bir ülke umut etmekten ise vazgeçmiyorum" diyor.
"Tutukluluğuma gerekçe oluşturabilecek bir argüman "delilleri karartma" şüphesiyse sorgu dosyasında delil diye bulunan, beş yıl öncesine ait ses kayıtlarını karartmamın ya da şayet yürütülen herhangi bir soruşturma varsa akışını etkilememin mümkün olmadığı ortadadır."
Bu sözler, sivil toplum çalışanı Yiğit Aksakoğlu'na ait.
Akasakoğlu, Kasım 2018'de, aralarında akademisyen ve sivil toplum çalışanlarının olduğu 16 kişi ile birlikte gözaltına alındı. İfadesi alınanların 15'i serbest bırakılırken, Aksakoğlu tutuklanarak Silivri 9 No'lu Kapalı Cezaevi'ne konuldu.
O günden beri tek kişilik hücrede tutulan Aksakoğlu, gönderdiği mektubunda, son üç aydır yaşadıklarını detaylı olarak anlattı.
"16 Kasım 2018 günü sabah 6.30'da gözaltına alındım. 17 Kasım gecesi benimle birlikte gözaltına alınan ve sorgulanan 16 kişiden yalnızca ben, 'toplantıların içeriğine ulaşılamamış ve karanlıkta kalan yönleri olsa da' diye başlayan akıl almaz bir gerekçeyle tutuklandım.
"O günden beri üç ayrı tahliye talebimiz de söz konusu toplantıların içeriklerini belgeleriyle aydınlatmamıza rağmen reddedildi. Yine üç aydır Silivri 9 Nolu Kapalı Cezaevi Müdürlüğü'ne verdiğim birçok dilekçeye rağmen tek kişilik hücrede, tecrit altında tutulmaktayım. Üç aydır ne somut bir suçlama var, ne de iddianame.
100 sayfalık soru listesi
"Gözaltındaki sorgu sürecimde karşıma işimle ve özel hayatımla ilgili konuşmalarımdan oluşan 150 farklı dinleme kaydını içeren 100 sayfalık bir soru listesi çıkarıldı. Dinleme kayıtları Haziran 2013 – Şubat 2014 tarihleri arasında, 5 yıl öncesine aitti. Konuşmalarım Gezi olaylarıyla ilgiliymiş gibi gösteriliyordu.
"Bu kayıtların hiçbirinde herhangi bir suç unsuru bulunmamaktaydı, hepsi yasal ve meşru sivil toplum faaliyetleriyle ilgiliydi. Aksine birbiriyle ilgisi olmayan konuşmaların sanki ilgiliymiş gibi gösterilmesi, kayıtlarda böyle bir ibare bulunmamasına rağmen ısrarla birilerinden talimat ve yönlendirme aldığımın iddia edilmesi, üzerinden beş yıl geçmesine rağmen dinleme kayıtlarının silinmemiş olması ve dinleme emrini ilk veren savcının firari oluşu bu soruşturmada asıl suçun aranması gereken alanları oluşturuyor."
"Kaçmak için değil çocuklarım için tahliye istiyorum"
Aksakoğlu, mektubunda, 1997 yılından beri gönüllü ve profesyonel olarak sivil toplum alanında çalıştığını ve o zamandan beri de hep barıştan yana olduğunu da vurguladı.
"Barışçıl ve şiddet içermeyen yol ve yöntemleri savundum. Hak temelli sivil toplum çalışmalarına destek verdim. Bu alanla ilgili akademik ve yarı akademik yayınlar yaptım. Son beş yıldır, 0-6 yaş arası çocuklar ve ebeveynlerine yönelik çalışmalara finansal ve teknik destek sağlayan bir vakfın Türkiye temsilciliğini yürütüyorum.
"Bu kapsamda üçü iktidar partisinden olmak üzere çeşitli ilçe ve büyükşehir belediyeleriyle işbirliği içinde çalışıyorum. Ve cebir ve şiddet yoluyla hükümeti devirmeye teşebbüs" suçundan, tek başıma, üç aydır tutuklu olarak yargılanmayı bekliyorum.
"Tutukluluğuma gerekçe oluşturabilecek bir argüman 'delilleri karartma' şüphesiyse sorgu dosyasında delil diye bulunan, beş yıl öncesine ait ses kayıtlarını karartmamın ya da şayet yürütülen herhangi bir soruşturma varsa akışını etkilememin mümkün olmadığı ortadadır. Ben kaçmak için değil, çocuklarımı okula bırakabilmek için tahliyemi talep ettim ve ediyorum.
"Yasal ve meşru, barışçıl ve şiddet içermeyen sivil toplum faaliyetlerinin tutuklanma sebebi, uzun ve gereksiz tutukluluk ile tutuklulukta tecridin cezalandırma yöntemleri olmadığı ve adalete olan toplumsal güvenin tesis edildiği bir ülke umut etmekten ise vazgeçmiyorum.
Bu süreçte ailemle ve benimle dayanışma gösteren tüm dostlara en içten selamlarımla."
(Bianet- Evrim Kepenek)