Selahattin Demirtaş: “AKP-MHP ve bir grup CHP'li ele ele verdi”

23.01.2019 - 15:15
Haberi paylaş

Yargılandığı dava duruşmasında hakkındaki suçlamara yanıt veren Selahattin Demirtaş, dokunulmazlıklarının anayasaya aykırı şekilde kaldırılması konusunda “Bir linç ortamında, AKP-MHP ve bir grup CHP'li ele ele verip, bizi politikleşmiş yargının önüne atmak için acele ediyorlardı” sözlerini sarf etti.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuklu yargılandığı Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam eden dava duruşmasında, savunmasına 18 No'lu fezleke üzerinde durarak devam etti.

Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS aracılığı ile katıldığı savunma yapan Demirtaş, “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2015 yılının 10’uncu ayında hazırlanmış ve TBMM’ne gönderilmiş. İçeriği itibariyle fezlekede dokunulmazlığımın kaldırılmasının istenmesinin nedeni şudur. Okumak istiyorum ki tam anlaşılsın. Bu fezlekede beni neyle suçluyor savcı, o açık olmadığı için yine de ben savunmamı fezlekeden anlaşılabildiği kadarıyla yapmaya çalışacağım. ‘Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ ve ‘Toplantı gösteri yürüyüşleri yasası 2911’e muhalefet etmek’ten hakkımda bir fezleke hazırlanmış” deyip, ardından savcının hazırladığı fezlekeyi okudu.

Demirtaş, 28 Temmuz 2010 yılında Barış ve Demokrasi Partisi’nin de katıldığı bir yürüyüşte yaşanan olaylara dair tutanaklarla fezleke hazırlandığını söyledi. Demirtaş, yaşanan olayların tutanaklarının yanı sıra fezlekeye emniyet tutanaklarının, görüntü CD’lerin de katıldığını belirtti.

2010 yılında Hatay’ın Dörtyol ilçesinde Kürt yurttaşlara yönelik saldırıya ilişkin yaptığı konuşmada sarf ettiği sözleri mahkeme salonunda yeniden hatırlatan Demirtaş, şunları söyledi: “Savcı dosyayı iyi hazırlayamadı diyelim, tamam. Peki TBMM ne yaptı? Fezlekeleri tek tek komisyonda ele alıp da mı dokunulmazlıkları kaldırdı? Hayır. Anayasaya aykırı bir şekilde, dokunulmazlıkları kaldırdı. Bir linç ortamında, AKP-MHP ve bir grup CHP'li ele ele verip bizi politikleşmiş yargının önüne atmak için acele ediyorlardı.Aceleleri vardı.” 

HDP’li siyasetçilerin tutuklanmasının siyasi saiklerle yapıldığını vurgulayan Demirtaş, devamında “Beni hapiste tutan yargı, bir buçuk milyon ödülle aranan IŞİD'li Ayşenur İnci'yi, adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Mahkeme, üst düzey IŞİD'liyi bir gün bile tutuklamayı ‘hak ihlali’ olarak görmüş. Ona yaklaşımınız bu, bana yaklaşımınız bu. Mevzu bu işte, mesele bu. IŞİD'li teröriste adli kontrol, Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ'a gelince tutukluluklarının devamına. Eyvallah” ifadelerini kullandı.

"Kayıtlara geçsin"

Demirtaş, savunmasında CHP’li eski vekil Eren Erdem'in yeniden tutuklanmasını da eleştirdi. Demirtaş, bu konuda “Mahkeme tahliye etti. Yargı tarihinde görülmemiş fırıldaklarla tahliye yazısı geciktirilerek cezaevinde tutulması sağlandı. Tahliyeye itiraz edildi, gece yarısı mahkeme toplandı ve tutuklanmasına karar verildi. Yargının durumu budur. Kayıtlara geçsin” diye konuştu.

Demirtaş, yine hakkıdaki iddialara yönelik savunma hazırlaması noktasında mahkeme heyetinin sergilediği tutumu da eleştirdi. Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: 

“Kayıtlara geçsin. Daha önce de söyledim. Bana cezaevinde incelemek üzere flash bellek içerisinde tebliğ ettiğiniz belgeler 10 binlerce sayfa. Bana cezaevinde haftada 4 saat bilgisayarda çalışma izni verilmiş. Tek tek haftada 4 saat her sayfayı sadece kısa bir bakarak geçsem 5 buçuk yıl sürüyor bu belgeleri incelemem. Avukat huzurunda incelememe izin verilmiyor. Yasa dışı bir şekilde bir siyasi rehin olarak tutukluluğuma devam kararı verdiğiniz için dosyaları incelemem, avukatlarla birlikte oturup çalışmam da mümkün olmadı. Ben bu dosyaları inceleyemedim, cezaevinde inceleme şansım yok. 10 binlerce sayfa, karma karışık evrağın içinden tek başıma çıkma şansım yok. Sadece Demirtaş savunma grubundaki avukat arkadaşlarım bu dosyayla ilgileniyorlar. Ama benim tek birini bile burada yanımda bilgisayar başında hukuki desteğini alarak savunma hazırlığı yapma şansım yok. O nedenle sana binlerce sayfa yüksek güvenlikli cezaevine gönderdik, inceleyip incelememen bizi ilgilendirmez deyip geçemezsiniz. Geçiyorsanız da siz bilirsiniz. Umurumda değil.

"Tek adamlığa karşı en büyük gösterilere katıldım"

Savunmasının devamında iddianamede yöneltilen suçlamalara ilişkin olarak “Ben yasa dışı gösteriden, korsan gösteriden kaçarken yakalanmış bir üniversite öğrencisi değilim” diyen Demirtaş, kendisine ‘Bu gösteriye katıldın mı, katılmadın mı?’ sorusunun yöneltilmesine tepki gösterdi.

Demirtaş, mahkeme heyetine dönüş eleştirilerinde “Ben gösterilerin en büyüğüne katıldım. Faşizme karşı, diktatörlüğe karşı, Erdoğan’ın tek adamlığına karşı en büyük gösterilere ben katıldım Türkiye’de. Bana soracaksanız onu sorun. Türkiye'nin en büyük mitinglerini yapmış partinin eş genel başkanıyım ben. ‘Diyarbakır’ın bilmem hangi sokağında molotoflu gösteri oldu, katıldın mı?’ Bilmem hangi sokakta görüntü mü var, onu sorun. Fotoğrafım varsa o dosyada gösterin. Ben gerçekten merakımdan sordum. Benim önümdeki çıktılarda, cezaevindeki dosyada Emrullah Nurcan’a dair çıktı yok. Avukatlarım buna gerek duymamış. Benimle alakalı değil. Siz okuyunca ve fotoğraflardan söz edince bana ait bir fotoğraf var mı izahta bulunmamı gerektiren diye sordum. Siz de diyorsunuz ki; ‘Biz sana tebliğ ettik baksaydın.’ Olmaz böyle şey. Avukatlarımın itirazı var ve haklı bir itiraz. Bana ait bir fotoğraf varsa ve tereddütteyseniz, bana sormanız gerekiyorsa sorun. Yoksa deyin ki; ‘Size ait fotoğraf yok. okuduklarınızdan ibarettir, geçelim’. Bugüne kadar tek bir ara kararı doğru verseydiniz sizi tebrik edecektim, tebrik etmeden geçiyorum” sözlerini sarf etti.

Demirtaş, savunmasının ilk bölümünde sözlerini şöyle sonlandırdı: “Şöyle bir cümle de belirteyim; 18 nolu fezlekede bir yürüyüş yapıldığına ve benim katıldığıma dair iddia bile yok. Ortada bir yürüyüş var, kim katılmış tutanak bunu da söylemiyor. Sadece Selahattin Demirtaş ismi geçiyor. Dolayısıyla kumpastır kumpas. 5 yıl sonra fezlekeyi hazırlayan Vural Balcı'nın, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısının, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hepsinin ortak kumpasıdır. Bu kadar.”

"Hayali suçlar"

Devam eden yargılamada Demirtaş’ın savunmasında suçlama konusu olan olaylarda çekilmiş fotosunun olup olmadığı ve kendisine gösterilmesi konusundaki talebi, mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

Salonda tepkiye neden olan bu duruma dair Demirtaş’ın avukatları itirazda bulundu. Avukat Mahsuni Karaman, müvekkili hakkında hazırlanan fezlekelerin hukuksal manipülasyona neden olduğunu söyledi. 

Karaman, “Fezlekede iki suç isnadı var. Biri ‘2911’e muhalefet’, ikincisi ise ‘terör örgütü adına suç işleme’. Savcı, hukuksal teknik açıdan var olmayan hayali suçlamalar bu dosyaya sızdırılmış. Bu iddianame geçerli değildir, gereksiz fuzuli bir belgedir” diyerek, fezlekeleri hazırlayan savcı Kurtça Eker hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinde bulundu. Av. Karaman tine tüm tutanakların dosyadan çıkarılmasını da talep etti.

"Duygularınızla karar veremezsiniz"

Avukat Aydın Erdoğan ise, savunmasında mahkemenin fotoğraf ve görüntüleri Demirtaş’a göstermemesinin açıkça “delillerin anlaşılır olması” hükmünün ihlali olduğunu ifade etti.

Heyeti tepkisel olmakla eleştiren Av. Erdoğan, “Bu duruşma gergin geçiyor ama duygularınızla hukuksal kararlar veremezsiniz” diyerek, varsa bu fotoğrafların Demirtaş’a gösterilmesi yoksa da ilgili belge ve bilgilerde Demirtaş’ın fotosunun olmadığı beyanında bulunmasını istedi.

Avukatların savunmasının ardından duruşmaya iki saat ara verildi. Aranın ardından duruşma Demirtaş’ın savunması ile devam edecek.

(Mezopotamya Ajansı)

Bültene kayıt ol