Mağdurlar İçin Adalet Topluluğu tarafından yapılan “İkinci yılında OHAL’in Getirdiği Bireysel ve Toplumsal Maliyetler Araştırması” raporu, Taksim Hill Hotel’de Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Bayram Erzurumluoğlu tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.
Hak ve Adalet Platformu tarafından geçtiğimiz yıl yapılan Olağanüstü Hal (OHAL) raporunun devamı niteliğindeki “İkinci yılında OHAL’in Getirdiği Bireysel ve Toplumsal Maliyetler Araştırması” raporu, Mağdurlar için Adalet Topluluğu’ndan ikisi de KHK’li olan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve sosyolog Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.
“15 Temmuz tek sıkıntı değil”
3776 kişiyle yapılan görüşmeler ile hazırlanan rapor, şu cümlelerle başlıyor:
“15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan meşum darbe girişimi bu milletin çektiği tek sıkıntı olmadı. O gün gerçekleştirilen darbe eylemlerinden 249 vatandaşımız hayatını kaybetti. Şüphesiz bu nefret edilecek bir olaydı. Ama ne acıdır ki, bu lanetli olay suçluların ve gerek kasıtlı olarak gerekse ihmalen sorumluları olanların ortaya çıkarılmasından çok, ülkeye yepyeni bir rejim getirmenin, anayasa ihlallerinin ve bütün bunlara siyasi ortam hazırlamak için sayıları artık milyonu bulmuş Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının akla hayale gelmedik zulümlere, programlı ve planlı sindirme ve yok etme kampanyalarına maruz bırakıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma sıfatlarının ortadan kaldırılacağı yeni düzene giderken halkın tepkisini soğutmak için muhalefetin ve belirli bir kesimin “düşmanlaştırıldığı”, tabiri caizse kolezyumlarda kalabalığın tezahüratı altında aslanlara yem edildiği bir sürece dönüştü”.
“250 bin birincil, 1 milyon 500 bin ikincil, 80 milyon üçüncül mağdur üretme noktasına yaklaşılıyor”
Raporda çocukların ve kadınların yaşadıkları mağduriyetlerden çalışma hakkına dönük engellemelere, tutuklamalardan intihar vakalarına kadar geniş bir çerçeve ele alınmış. Raporda öne çıkan çeşitli maddeler şöyle:
-Hukuk devleti olamamanın ülkeyi iki yılda getirdiği nokta, yalnızca, 250.000 birincil mağdur, 1.500.000 ikincil mağdur üretme sınırlarını çoktan aşmış ve 80.000.000 üçüncül mağdur üretme noktasına doğru hızla yaklaşmaktadır
- OHAL rejimi hak arama yollarını bilerek ve planlı olarak yavaşlatılıp sekteye de uğratmıştır. Nitekim mağdurların büyük çoğunluğunun, ihlal edilen haklarına, hukuki yollarla yeniden kavuşabilmeleri için, kendilerine, kullanmaları gereken mecburi istikamet olarak gösterilen “OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu”nun etkin bir yol olduğu son derece tartışmalıdır.
- Tüm OHAL/KHK mağdurları, iş bulma, iş kurma, yurtdışına çıkma engelleri ve üzerlerine yapıştırılan “stigmalar” nedeniyle, tam bir “sivil ölüm”, “sosyal güvencesizlik” ve “açlığa terk edilme” uygulamaları ile karşı karşıya bırakıldıklarından, maruz kaldıkları ağır ithamlar, muameleler ve mağduriyetler karşısında, birçoğunun, dayanma, ayakta kalma veya hayatta kalma güç ve yetileri zayıflamış ve yaşadıkları ağır mağduriyetlerin getirdiği travmalara dayanamayan çok sayıda mağdur ve yakınları intihar edebilmiş, yeni hastalıklara yakalanabilmiş veya yeniden nükseden, ağırlaşan hastalıkları sebebi ile çok büyük sıkıntılar çekmiş veya çok sayıda ölüm vakaları yaşanmıştır.
-Yüksekokul ve üzeri okul mezunlarının Türkiye ortalaması %17 iken OHAL mağdurlarının %98,7’sinin yüksekokul ve üzeri okul mezunları oldukları, ayrıca %25’inin yüksek lisans ve doktora mezunu oldukları dikkate alındığında, Türkiye'de yaşadıkları travmalar sonrasında, yurtdışına çıkmak fırsatı verilmiş olsa, %83,9’unun, yabancı bir ülkeye gitmek ve orada yaşamak isteyecek hale getirilmeleri Türkiye Cumhuriyeti için çok büyük bir sosyal sermaye, sosyokültürel güç kaybının işaretidir.
- OHAL’de kurban seçilenlerin tamamı, sosyal ve siyasal baskılarla yalnızlaştırılmış̧, tümünün psikolojik, fiziksel, ruhsal ve varoluşsal olarak egemen irade karşısında sindirilmeleri veya çökertilmeleri hedeflenmiş görülmektedir.
“Sabırla ve asla vazgeçmeden çalışmaya devam edeceğiz”
Raporda, OHAL ve devamında yapılan eylem, işlem ve uygulamaların hiçbirinin sivil toplumda ve modern hukukta yeri, karşılığı ve dayanağı olmadığı vurgulanırken, rapor sunuşu “Bizler Türkiye’de ve dünyada üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün geçerli ve yürürlükte olduğu, hak, hukuk ve adaletin hâkim olduğu günlerin bir an önce gelmesi uğrunda, cesaretle, sabırla ve asla vazgeçmeden çalışmaya devam edeceğiz” cümleleriyle sona erdi.
Raporun tamamına ulaşmak için: https://magdurlar.myfreesites.net/2-yilinda-ohal-i%CC%87n-toplumsal-mali%CC%87yetleri%CC%87
(Fotoğraf: Yıldız Önen)