Sosyalist İşçi, 2018'de başlayan krizi ve bilançosunu değerlendirdi.
Türkiye kapitalizmi için krizin başladığı yıl 2018 oldu. Ağustos-Eylül döneminde sanayide yüzde 2,7, ekonominin genelinde ise yüzde 1,1 küçülme yaşandı. Ekim-Aralık dönemi verileri üç ay sonra açıklandığında krizin 2018 son çeyreğinde daha da hızlandığını göreceğiz. 2018 krizinin en belirgin sonuçları, iki çeyrek üst üstü küçülme yaşanması ve bu küçülmeye yüzde 25’lik bir enflasyonun eşlik etmesi. Ekonomide buna slumpflasyon, yani enflasyon içinde küçülme deniyor.
TL’deki değer kaybı, 2018 krizinin ilk aşaması oldu. Mayıs ve Ağustos aylarında iki defa TL ani olarak düştü. Eylül ayında ABD ile olan gerilimin azaltılması ile TL bir miktar değer kazansa da son bir yılda TL’deki değer kaybı yüzde 40’ı buldu. Bunun ilk etkisi enflasyonun patlaması oldu, yıllardır yüzde 10’larda seyreden enflasyon, Ekim ayında yüzde 25’lere fırladı. Açlık sınırı aylık 2000 TL’ye, yoksulluk sınırı 6400 TL’ye yükseldi. Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farkın halen çok yüksek olması, enflasyondaki yükselmenin önümüzdeki aylarda da devam edeceğini gösteriyor.
Faizler yükseldi, batık krediler arttı
TL’deki ani değer kaybı faizlerin aşırı yükselmesine neden oldu. Alım gücü daralan bireylerin ve üretimini kısan firmaların kredi kullanma talebi azaldı, ekonomik daralma hızlandı. KOBİ’lerin ve esnafın batık kredi oranı yüzde 7,3’e yükseldi, bu oranın 2019 yılında yüzde 10’ları geçeceği tahmin ediliyor. Normal koşullarda yüzde 1’lerde seyretmesi gereken bir orandan bahsediyoruz.
Konkordato ilan ederek borçlarını erteleyen firmaların önemli bir kısmı önümüzdeki aylarda iflas edebilir. Pek çok firma iflas durumunda olduğu halde konkordato sistemine sığınarak iflasını geciktiriyor. Sanayi sektörü ile bankacılık arasında borç yapılandırmaları devam ediyor, ama kredi sisteminin tekrar nasıl işler hale geleceği belli değil, çünkü bankacılık sektörü işlerin gidişatından tedirgin, krizin yükünü olabildiğince savuşturmak için ticari kredi musluklarını kapatmış durumda.
Sanayi daralıyor, işsizli artıyor, gelirlerimiz azalıyor
2017’nin son aylarında başlayan sanayi üretiminde daralma devam ediyor. Kasım ayında sanayide kapasite kullanım oranı yüzde 73,7 oldu. Bu oran en son Mart 2010’da bu kadar düşük olmuştu. Elektrik tüketimi son bir yılda yüzde 2,2 azaldı. Sanayi Eylül 2018’de bir önceki yıla göre yüzde 2,7 daraldı.
İşsizlik rakamları TÜİK tarafından üç ay gecikmeli olarak açıklanır, Aralık ayında açıklanan, ancak Eylül ayına ait olan rakamlara göre dar tanımlı işsizlik yüzde 11,4’e, genç işsizliği ise 21,6’ya çıkmış durumda. Dar tanımlı işsiz sayısı 3,8 milyon oldu. Geniş tanımlıları da katarsak Türkiye’de yaklaşık 7 milyon işsiz var. 2019 yılında bu sayının 8 milyona yükselmesi bekleniyor.
2019 yılında ekonomik krizin sonuçlarını daha da ağır bir şekilde yaşayacağız. Krizin faturasını ödemek istemiyorsak, emekçiler olarak taleplerimizi daha gür sesle söylemeye başlamalıyız: Asgari ücret 2800 TL olmalı, ücret zamları yüzde 25 olmalı.
(Sosyalist İşçi)