Barış bildirisini imzaladığı için üniversitelerinden ihraç edilen akademisyenler Ankara İl Nüfus Müdürlüğü’ne başvurarak pasaportları üzerindeki tahditlerin kaldırılmasını istedi.
Barış İçin Akademisyenler tarafından hazırlanan “Bu suça ortak olmayacağız” metnini imzaladıkları gerekçesiyle KHK ile üniversitelerinden ihraç edilen akademisyenler Ankara’da eylemdeydi. Ankara İl Nüfus Müdürlüğü’ne başvurarak pasaportları üzerindeki tahditlerin kaldırılmasını talep eden akademisyenler, dilekçelerini teslim ettikten sonra bir basın açıklaması yaptılar.
Basın açıklamasına KHK’li vekiller Ömer Faruk Gergerlioğlu (HDP) ve İbrahim Kaboğlu (CHP) da katıldı. Açıklamanın ardından KHK’li vekillerin yanısıra CHP milletvekilleri Gamze Taşcıer, Süleyman Bülbül, Ali Şeker ve HDP milletvekilleri Saliha Aydeniz ve Gülüstan Koçyiğit de kısa birer konuşma yaptı.
İhraç edilen akademisyenlerden Mülkiyeliler Birliği Başkanı Dinçer Demirkent’in okuduğu açıklama şöyleydi:
Pasaportlarımızı Geri İstiyoruz!
Olağanüstü Hal döneminde çıkarılan KHK’lerle ihraç edilmiş akademisyenler olarak, OHAL sona ermiş olmasına rağmen sürdürülen pasaport tahditlerinin derhal kaldırılmasını istiyoruz. Mahkeme ya da hâkimlik kararına dayanmayan pasaport tahditleri sadece biz akademisyenler için değil öğretmenler, mühendisler, doktorlar gibi farklı mesleklere sahip ihraç kamu çalışanları açısından da telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaratmaktadır. Bu tahditlerle eğitim, çalışma ve seyahat hak ve özgürlüklerimiz engellenmektedir.
Biz akademisyenler söz konusu tahditler nedeniyle yurtdışındaki bilimsel etkinliklere katılamamaktayız. Lisansüstü eğitimlerini henüz tamamlamamış olanlarımız yurtdışındaki eğitim olanaklarından faydalanamamaktadır. İhraç işleminden sonra yurtdışındaki üniversitelerden burs kazanmış ya da iş teklifi almış olanlarımız kariyerlerini bir üniversite çatısı altında sürdürme olanağından mahrum bırakılmaktadır.
Şunu vurgulamak isteriz ki, yurtdışına çıkışımızı yasaklayan bir hâkimlik ya da mahkeme kararı bulunmamaktadır. Sürdürülmekte olan pasaport tahditleri İçişleri Bakanlığı’nın idari bir kararına dayanmaktadır. Bu kararın meşru ve haklı bir nedeni yoktur. Öyle ki, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 15 Kasım 2018 tarihli oturumunda, pasaport tahditleri ile ilgili olarak kendisine yöneltilen bir soruya yanıt verirken şu ifadeleri kullanmıştır:
“Özellikle idari tahditler konusunda da elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, diğeri kanun meselesidir. Yani adli tarafın verdiği, mahkemelerin verdiği kararla ilgili düzeltmeyi mahkemeler yapmak durumundadırlar…”
Aynı konu üzerine gelen bir başka soruya ise şöyle cevap vermiştir:
“Bu konuda hemen hemen birçok mesele gerek istihbari gerek adli olarak vuzuha kavuşmuştur ve burada idari olarak bizim üzerimizde mümkün olduğunca pasaport şerhlerinin kaldırılması noktasında bir tavır sergilediğimizi ve bunu uzun zamandan beri yaptığımızı, bunun birçok örnekleriyle birçok arkadaşımızın da karşılaştığını bir şekilde ifade etmek isterim.”
Bu açıklamalara rağmen pasaportlarımız üzerindeki tahditler halen sürdürülmektedir. Bugüne kadar iktidara ve politikalarına eleştirel bir perspektiften karşı çıkan; akademik-bilimsel çalışmalarını insan, toplum ve doğa yararına sürdüren ve içinde barış bildirisi imzacısı biz akademisyenlerin de yer aldığı çok sayıda bilim insanının ağır bir hukuksuzluk ve haksızlıkla karşı karşıya olduğu açıktır. Akademisyen ihraçlarının başladığı 1 Eylül 2016 tarihinden bu yana 28 ay geçmiş bulunmaktadır. Bu uzun süre boyunca bir hâkimlik veya mahkeme tarafından konmuş bir yurtdışı yasağı yokken, pasaportlarımıza konulan şerhlerin ve yeni pasaport alma başvurularımızın gerekçesiz bir şekilde reddedilmesinin nasıl bir meşru nedeni olabilir? Pasaport tahditleri neden sürdürülmektedir
Bu gayri-hukuki ve gayri meşru tahditler kaldırılmalı, pasaportlarımız geri verilmeli ve yeni pasaport almak üzere yaptığımız başvuruların gereği yapılmalıdır.