6 Haziran 2017'de Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç'ın tutuklanmasıyla başlayan ve ardından 5 Temmuz 2017'de Büyükada'da toplantı yapan 10 insan hakları savunucusunun gözaltına alınıp tutuklanması ile başlayan yargılama sürecinde sona gelindi. Asılsız iddialarla suçlanan insan hakları savunucularının hepsi 7 Kasım'da görülecek olan final duruşmasında beraat etmelidir. Uluslararası Af Örgütü, dava sürecinin nasıl geliştiğini özetledi.
Taner Kılıç ve Hak Savunucuları davası Türkiye’de sivil topluma yönelik baskıların ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırıların arttığı bir dönemde, adil yargılanma hakkının da alenen yok edildiği bir kriz durumunun örneği olarak hak mücadelesi tarihinde yerini aldı. 7 Kasım 2018 tarihinde görülecek olan son duruşmada hak savunucularına yönelik tüm suçlamalar düşürülmeli ve dava beraatla sonuçlanmalıdır, çünkü insan haklarını savunmak suç değildir!
Peki bugüne kadar neler olmuştu?
1- Taner Kılıç’ın tutuklanması:
6 Haziran 2017’de, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç İzmir’deki evinden alındıktan üç gün sonra, “Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği” ile suçlanarak tutuklandı ve Şakran Cezaevi'ne gönderildi. Suçlamanın temelini, davanın hiçbir aşamasında kanıtlanamayan, örgüt üyelerinin aralarında mesajlaşırken kullandıkları bir programın Taner’in telefonunda bulunduğu iddiası, bir bankada sıradan bir hesaba sahip olmak gibi deliller oluşturdu. İddialar hakkında hiçbir zaman somut kanıtlar gösterilmedi. Taner, avukatlık mesleğinden artan tüm zamanını sivil toplum çalışmalarına adamış, sadece Türkiye’de mülteci hakları alanında uzun yıllar emek vermiş bir hak savunucusuydu. Detaylı bilgi için: Taner Kim ve neden tutuklandı?
2- Büyükada toplantısı ve gözaltılar:
Takip eden ay, 5 Temmuz 2017’de, aralarında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser’in de bulunduğu çeşitli sivil toplum örgütlerinden hak savunucuları, çalışmalarını daha güvenilir ve etkin hale getirmek Büyükada’da bir otelde rutin bir toplantı için bir araya geldiler. Toplantı polis tarafından basıldı ve 10 hak savunucusundan sekizi, İdil Eser de dahil olmak üzere tutuklandı.
3- 10 Hak savunucusunun tahliyesi:
25 Ekim 2017’de İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada mahkeme Büyükada’da tutuklanan hak savunucularının tümünün tahliyesine karar verdi. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser ile beraber diğer 7 hak savunucusu, asılsız suçlamalarla cezaevinde geçirdikleri 104 günün ardından özgürlüğüne kavuştu!
4- Büyükada’da gizli (?) toplantı:
Taner Kılıç’ın yargılandığı davada ilk duruşma ise, hak savunucularının tahliyesinin hemen ardından 26 Ekim’de İzmir'de gerçekleşti. Mahkeme Taner'in tutukluluğunun devamına ve dosyasının 5 Temmuz'da gözaltına alınan 10 hak savunucusuna yönelik dava ile birleştirilmesine hükmetti. Davada daha sonra Taner’in bu toplantıdan “haberinin olduğu” iddia edilecekti. Ancak Taner, yaptığı savunmalarda, toplantıdan haberi olmadığını, olsa dahi iş arkadaşlarının yaptığı bir toplantıdan haberdar olmasının suç olarak kabulündeki tutarsızlığı ortaya koyacaktı.
5- #HakSavunucularınaÖzgürlük Kampanyası:
Uluslararası Af Örgütü Taner Kılıç ve İstanbul 10’a yönelik yürüttüğü Hak Savunucularına Özgürlük kampanyasında dünya genelinde 1 milyondan fazla destek imzası toplandı, on binlerce aktivist harekete geçti. Dünyanın değişik yerlerinde Türkiye Cumhuriyeti konsoloslukları önünde eylemler yapıldı. Taner Kılıç’a ve hak savunucularına dünyanın dört bir tarafından destek yağdı.
6- Taner Kılıç'ın tahliyesine itiraz:
Türkiye’deki adalet sisteminin içinde bulunduğu krizin bir örneği: 31 Ocak 2018’deki duruşmada Mahkeme önce Taner’in tahliyesine karar verdi. Dünya çapında gözleri duruşmada olan binlerce hak savunucusu, duruşma salonundakiler, avukatlar, izleyenler bu kararı sevinçle karşıladı. Ancak, ailesi ve arkadaşları Taner’in çıkışını cezaevi önünde beklerken, savcı tahliye kararına itiraz etti. Taner gözaltında bekletildi. . Ertesi sabah, bir gün önce tahliye kararı veren Mahkeme, Taner’in tutukluluk halinin devamına hükmetti ve bir sonraki duruşma için 21 Haziran 2018 tarihini verdi.
7- By-lock iddiası:
Taner Kılıç’a yönelik suçlamaların temel kaynağı olan telefonunda By-Lock uygulaması olduğu iddiası asla kanıtlanamadı. Çünkü Taner Kılıç By-Lock uygulamasını hiçbir zaman indirmedi ve kullanmadı. Dahası, Uluslararası Af Örgütü’nün Taner’in telefonuna yaptırdığı bağımsız iki teknik bilirkişi incelemesi uygulamanın indirildiğine ilişkin hiçbir iz bulunmadığını ortaya çıkardı. Nitekim Savcılık da bugüne kadar bu iddiayı destekleyen geçerli hiçbir kanıt sunamadı. 21 Haziran’da Taner Kılıç’ın telefonunda tartışmalı ByLock uygulamasının olduğunu gösterecek hiçbir iz tespit edilmediğini belirten polis raporuna rağmen, mahkeme ailesini, arkadaşlarını, gözlemcileri, göz yaşlarına boğan bir kararla Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devamına hükmedildi.
8- Taner Kılıç'ın tahliyesi:
Davanın son tutuklu sanığı olarak kalan Taner Kılıç, 15 Ağustos tarihli olağan tutukluluk incelemesi neticesinde bu kez tahliye edildi ve 432 günlük haksız tutukluluğu nihayet son buldu. Bununla birlikte, davada tutuklu sanık kalmadı.
(www.amnesty.org.tr/)